Konyaaltı ilçesi Geyik Bayırı’ndan sonra Çağlarca köyü yol ayrımından stabilize yol ile ulaşılabilen Sinan Değirmeni, masal köylerini andırıyor. Ziyaretçilerini, yaklaşık 900 metre rakımda yan yana dizili ahşap tahıl ambarları ve değirmeniyle Geç Osmanlı döneminde zamanda yolculuğa çıkaran bölge, son yıllarda ilgi odağı haline geldi. Doyran Mahallesi sınırlarındaki Sinan Değirmeni tahıl ambarlarının, antik Likya bölgesinin lahitlerinden esinlenerek yapıldığı tahmin ediliyor.
Hiç çivi kullanılmadan yapılmış
Bölgede günümüze kadar ulaşabilen 86 tahıl ambarı, tarım kültürü ve sivil mimarinin de önemli örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Çivi kullanılmadan, tahtaların birbirine geçirilmesiyle inşa edilen tahıl ambarlarının sedir ağacından yapılmasının amacı ise reçinesinin kokusu nedeniyle böceklenmenin engellenmesi.
En az 250-300 yıllık
Bölgenin en yaşlı bireyi 90 yaşındaki Mevlüt Uygun, Sinan Değirmeni ve tahıl ambarlarının en az 250- 300 yıllık olduğunu belirtti. Uygun, “Herkesin kendine ait bir ambarı vardı. Bu ambarlara buralardaki arazilerde yetişen arpa, buğday ve un koyuyorduk. O zamanlar yol yoktu buralarda” dedi.
Günümüzde pek çok ziyaretçinin bu ambarları görmeye geldiğini söyleyen Uygun, bölgenin şimdi turistik bir alan olduğunu kaydetti. Bölgede üç ambarı bulunduğunu da anlatan Uygun, ziyaretçilere bir de kısa zeybek oyunu gösterisi sundu.
2013 yılında korumaya alındı
Bölgenin önemini ve mimarisini değerlendiren mimar Sebahat Çevik, Sinan Değirmeni ve tahıl ambarlarının 2013 yılında geniş bir koruma çevresi ile birlikte Antalya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nca tescillendiğini belirtti. Olağanüstü bir coğrafya ve doğa içinde vadide saklı, orijinalliğini hala koruyan bir yerleşim olan Sinan Değirmeni’nin, adını köydeki eski değirmenden aldığını ifade eden Çevik, bölgedeki derenin kuzey yanının Doyran’a, güney yanının ise Geyikbayırı’na ait olduğunu söyledi. Çevik, “Geçmişte tüm çevre yerleşimlerdeki köylüler burada cuma günleri toplanır ve yörenin o zamanki tek camisine gelirmiş. Aynı zamanda burası merkezi bir pazar yeri olarak kullanılırmış. Köylüler alacak ve satacaklarını burada sağlarmış. Dinsel, ticari ve sosyal bir buluşma yeriymiş” dedi.
Likya lahitlerinden etkilenmişler
Tahıl ambarlarının mimarisinin antik Likya bölgesindeki lahitleri andırdığını anlatan Çevik, şunları söyledi:
“Bu yapılarda geleneksel yapıların ahşap teknikleri ve formlarında bölgenin klasik dönemine kadar inen derin bir geçmişin yansımalarını görürüz. Çivi kullanılmadan geçme yöntemi ile üretilen sivil yapı taklidi bu ahşap depoların korunması ile bu gelenek yaşamaya devam edecektir. Bölgede ahşap depolarla birlikte yerleşimi oluşturan geleneksel konutlar da var. Taş ve ahşap kullanılarak yapılan geleneksel konutlarda ise Geç Osmanlı dönemindeki inşaat tekniği görülüyor.”
Sinan Değirmeni’nin yerleşiminin depo, evler, değirmen ve çevresiyle korunarak açık- hava müzesine dönüştürülebileceğini de sözlerine ekleyen Çevik, “Yerleşimi, otantik olmayan sonradan eklenmiş uyumsuz beton yapılardan arındırıp, değirmen, depo ve evlerde temizlik ve güçlendirme çalışması yaparak uygun işlev kazandırılabilir. Odağında bir değirmen olan yaşayan bir köy haline getirebiliriz. Bize düşen geleneksel yapıya saygılı kullanılabilir özel bir köy oluşturmak” diye konuştu.