Antalya Diploması Forumu’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya gündemine ait açıklamalarda bulundu. Rusya tarafından işgal edilen Ukrayna’nın memleketler arası toplum tarafından yalnız bırakıldığını söyleyen Erdoğan, ”Komşumuz ve dostumuz Ukrayna yalnız bırakıldı, memleketler arası toplum gerekli hassasiyeti göstermedi” sözlerini kullandı.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
”Antalya Diplomasi Forumu’nun ülkelerimize güzel olmasını diliyorum. Salgın kurallarına karşın geçen yıl birinci toplantıyı muvaffakiyet ile icra ettik. Sancılı bir periyotta Antalya’dan verdiğimiz dayanışma bildirilerinin foruma çok değerli bir mana kattığına inanıyorum. Forum yakında global diplomasinin kalbinin attığı yere dönüşecek. Foruma iştirak eden hükümet ve devlet liderleri, devlet temsilcileri yapacakları katkının yanı sıra, ortalarındaki temasları da değerli görüyorum. Foruma yönelik ağır ilgiyi memnuniyet ile karşılıyorum.
“AÇLIK VİRÜSÜ KORONAVİRÜSTEN DAHA FAZLA CAN ALIYOR”
Bilimde, endüstride, teknolojideki onca ilerlemeye karşın insanlık olarak temel sıkıntılarımızı hala tahlile kavuşturamadığımızı görüyorum. Sıcak çatışma, iç savaşlar, terörizm, açlık, kıtalar ortasındaki adaletsizlik ne yazık ki sürüyor. Ekonomiler büyürken, gökdelenler yükselirken, birilerinin cüzdanları şişerken, çabucak yanı başımızda çocuklar açlıktan ölmeye devam ediyor. Açlık virüsü her yıl dünyada koronavirüsten daha fazla insanın canına mal oluyor. Dünyada her gün 10 saniyede bir çocuk bir lokma ekmek ve su bulamadığı için ölüyor. Beşerler yurtlarını terk etmek zorunda kalıyor. 2014’ten bu yana Akdeniz’de 25 binden fazla umut yolcusu hayatını kaybetti.
“TARİH DERS ALMAYANLAR İÇİN TEKERRÜR EDER! UKRAYNA ÖRNEĞİNDE GÖRDÜK”
800 milyon insanın temel besin hususlarına erişemediği bir dünyada yaşıyoruz. Kabul edelim ki, bu türlü bir dünyada hayal ettiğimiz kalıcı barış, huzur ve istikrar temin edilemez. 10 yıldır süren çatışmaların bile sona erdirilemediği bir dünyada kimse kendini inançta hissedemez. Söndüremediğimiz her yangının, durduramadığımız her savaşın bizi de yakacağını bilmeliyiz. Bunu Suriye’de, Libya’da, Yemen’de ve birçok kriz bölgesinde gördük, şahit olduk. Birçok bayan ve çocuk milyonlarca sivil bu çatışma bölgelerinde hayatını kaybetti. Milletlerarası kuruluşlara inanç tabana vurdu. İnsanlığın ortak kültür mirası olan kentler enkaz yığınına döndü. Kimi vakit coğrafik, kimi vakit kültürel nedenlerden görünmeyen yerlerin bedelini daima birlikte insanlık olarak ödüyoruz. Tarih ders almayanlar için tekerrür eder. Acılar da tekrarlanır. Ukrayna sorunu bu hakikatin son örneğidir.
“KIRIM’A SES ÇIKARSANIZ BUGÜN BU OLUR MUYDU?”
Komşularımız ortasındaki tansiyonun sıcak çatışmaya dönüşmesinden rahatsızız. En çok bizi endişelendirdi. Saldırgan aksiyonları asla maruz göremeyiz. Kırım’ın ilhakı başta olmak üzere Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yönelik taarruzları ve tavrı biz reddediyoruz. Bunu her yerde açıkça lisana getirdik. Gerek Rusya gerek Ukrayna ile yaptığımız görüşmelerde bunu gündemde tuttuk. Şayet 2014’te Kırım’ın işgaline tüm Batı, tüm dünya ses çıkarsa bugünkü tablo ile karşı karşıya kalır mıydık? Lakin Kırım’ın işgaline sessiz kalanlar artık bir şeyler söylüyorlar. Yeterli de adalet bu yarım kürenin bir yerinde geçerli öteki yarısında değil mi? Bu nasıl bir dünya.
“BİZ YENİ HÜLAGÜLER İSTEMİYORUZ”
Yangına körükle gitmenin, ateşe akaryakıt dökmenin kimseye bir yararı olmayacaktır. Rus kültürü ve Rus beşerlerine yönelik faşizan uygulamalar da asla kabul edilemez. Almanya’da bir orkestra şefi Putin’in arkadaşı olduğu için vazifeden alınıyor! Öbür tarafta bir öteki Avrupa ülkesinde Dostoyevski yayınları, yapıtları yasaklanıyor. Biz bunu neye benzetiyoruz biliyor musunuz? Bir vakitler Irak’ta Hülagü’nün yakıp yıktığı kütüphanelere dönüş olarak görüyoruz. Biz yeni Hülagüler istemiyoruz. Türkiye olarak can kayıplarının önüne geçmek, barış ve istikrarı temin etmek için efor harcıyoruz. Silahların bir an evvel susması ve itidalin sağlanması en büyük temennimizdir. Bir dostum dedi ki, bir SİHA bizim ülkemize düştü. Demek ki hiç ilgisi alakası olmayan bir ülkeyi de bu savaş vuruyor. 25-30 önder ile görüşmem oldu ve devam ediyor. Bakan arkadaşlarım görüşmelerine devam ediyor. Tahlil tekliflerimizi muhataplarımız ile paylaşacağız. Montrö mukavelesinin ülkemize verilen yetkileri kullanmak dahil her şeyi kullanmaya devam edeceğiz.
“BU NASIL BİR ADALET! BM’NİN SİSTEMİ İFLAS ETMİŞTİR”
Sıkıntıları büyüten, bu noktaya getiren sebepleri gözümüzden kaçırmamalıyız. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan müesses nizam bunun ardındadır. BM üyesi 193 ülkenin yazgısını 5 ülkenin mukadderatına bırakan bu sistemin adaletsiz olduğu sizlerin de malumudur. Ukrayna krizi ile birlikte çok daha büyük açık ve yapısal sorunların olduğu da ortaya çıkmıştır. Çatışanlardan biri daimi üye olunca sistem iflas bayrağını çekmiştir. Alınan kararların bağlayıcı istikameti olmayınca çatışmaları sonlandıracak hiçbir adım atılamamıştır. 141 üye 2 üyeye karşı oy kullanırken sonuç alınabildi mi? Alınamadı! Bu türlü bir adalet olur mu? Dünya 5’ten büyüktür diyerek günümüz kaidelerine nazaran ıslahat edilmelidir. Veto yetkisini elinde tutanlar gücü paylaşmaya yanaşmadığı için ıslahat yapılamıyor. 15 tane süreksiz üye, 5 daimi üye. Bunlar komik geliyor. Süreksiz üye olabilmek için lobi yapıyorlar. Ya olsan ne müellif, hiçbir yararı yok. Asıl o iş 5’ten birinde. O 5’ten biri ne derse o oluyor!”
Detaylar geliyor…
Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset, Dünya, Şimdiki, Haberler
