MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, yazılı bir açıklama yaparak Afganistan‘da yaşanan gelişmeleri kıymetlendirdi. Taliban’ın ülkede idaresi ele geçirmesine ve bölgede bulunan askerlerimizin durumuna ait açıklamalarda bulunan Bahçeli, “Afganistan’ın bugünkü alacakaranlık tablosunun yegane müsebbibi, bu ülkenin özgürlük ve demokrasi getirme argümanıyla toplumsal istikrar ve bedelleriyle oynayan emperyalist ülkeler olmuştur.” dedi.
Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:
“Dünya coğrafyasının kilit ve stratejik noktalarından birisi olan Afganistan gitgide karmaşıklaşan, günbegün çatallaşan meçhul ve kaotik bir ortamın içine sürüklenmiştir. 2001 yılında ABD işgaliyle fitili tutuşturulan yıkım süreci etaplar halinde genişleyip derinleşerek nihayetinde çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.
Taliban’la gayret propagandasıyla 20 yıldır Afganistan’da bulunan ABD, tıpkı 1975 Vietnam Saygon tahliyesini andıran imgelerle diplomatik misyonunu ve başka ögelerini bu ülkeden çekmiştir.
“KABİL TEPSİ İÇİNDE TESLİM EDİLDİ”
Kısa sayılabilecek bir vakit diliminde Kabil düşmüş, üstelik Taliban ele geçirdiği hiçbir meskun mahalde rastgele bir direnişle karşılaşmamıştır. Adeta tek bir kurşun atılmadan altın tepsi içinde Kabil teslim edilmiştir. Geçmişte DEAŞ’ın müessir olduğu devirlerde, benzerlerine Irak coğrafyasında da şahit olunan bu aciz, korkak ve tavizkar eğilimin kuşkusuz bedeli ağır olacaktır. Taliban’ın Kabil’i denetim etmesi üzerine Afganistan Cumhurbaşkanı ülkeden kaçmış, hükümet dağılmış, pamuk ipliğine bağlı siyasi mimari çökmüştür.
Afganistan’ın bugünkü alacakaranlık tablosunun yegane müsebbibi, bu ülkenin özgürlük ve demokrasi getirme teziyle toplumsal istikrar ve bedelleriyle oynayan emperyalist ülkeler olmuştur. ABD’nin geri çekilmesiyle doğan boşluk Taliban’ın müdahalesiyle doldurulmuştur.
Gelişmeleri stratejik bir akılla yorumlamak, bir adım sonrasını isabetle okuyan ve tahlil eden güçlü bir fikir mirasına ve zeki bir siyaset becerisine tartışmasız muhtaçlık olduğu açıktır. Afganistan’ın iç barışa, toplumsal huzura ve siyasi istikrara kavuşması Türkiye için vazgeçilmez değerdedir. Bu ülkeye sırt dönülmesinin, hadiselerin akışının uzaktan seyredilmesinin bilhassa ulusal çıkarlarımıza ve hatta ulusal güvenliğimize yönelik ek tehditlere neden olacağı herkesçe bilinmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin Afganistan siyasetinin temel parametrelerini, dikkate alınmasını istek ettiği bariz beklentilerini şu ana başlıklarla tabir etmek mümkündür:
1– Türkiye’nin Afganistan’daki varlığı yasaldır, dostanedir, barışçıdır, bu ülkenin istikrar ve güvenliğine takviye mahiyetlidir. Bu nedenle askeri unsurlarımızın Afganistan’ı terki düşünülemeyecektir. Türkiye ile Afganistan’ın yüz yıllık tarihi, kültürel ve inanç bağları Kabil’deki mevcudiyetimizin mazereti ve mesnedidir. Afganistan’a yüz çevirmek, tarihin ve coğrafyanın gerçekleriyle aykırıdır. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Lideri’nin teklif ve temennileri ya cehaletinin ya da cüretkar korkaklığının sonucudur. Afganistan’dan dönmek demek Anadolu coğrafyasını tehlikeye atmak demektir. Kılıçdaroğlu’nun aklı da, anlayışı da, siyaset kavrayışı da bunu idrak etmeye kafi değildir.
2– Afganistan Müslüman bir ülkedir ve tüm Afganlarındır. Bu tartışılmaz gerçeğe hürmet duymak, gerek ve icaplarına riayet etmek insanlık onurunun bir farikası, bir faziletidir.
3– Afganistan, farklı etnik kümelerin mecmuundan ibarettir. Nüfusun yüzde 40’ı Peştun, yüzde 24’ü Tacik, yüzde 15’i Hazara Türk’ü, yüzde 11’i Özbek, yüzde 4’ü Türkmen, yüzde 3’ü Aymak, yüzde 2’si Beluci, yüzde 1’i de öbür etnik ögelerden mürekkeptir.
Afganistan’ın yeni siyasi dizaynında bütün kümelerin adil ve eşit temsiline dayalı bir idare muhtevasının sistematik teşekkülü ülkenin geleceği ismine mutlak bir zorunluluktur. Sayıları 8 milyona ulaşan Türk varlığı Türkiye’ye inkar edemeyeceği sorumluluklar yüklemektedir. Bu sorumluluğun ifa ve icrası için Kabil Milletlerarası Hamid Karzai Havalimanı’ndaki varlığımızın sürdürülebilir nitelikte olması kuraldır.
Türkiye’nin Kabil’deki duruşu muharip gayeyle değil, dostluk ve kardeşlik temeliyle matuftur. Kılıçdaroğlu’nun başını çektiği zillet korosunun karamsarlık aşılaması, bir kaşık suda fırtına koparan sorumsuz ve şaibeli siyaseti Türkiye’nin önünü kapayan, etrafından koparan mefluç ve müflis bir siyaset düşkünlüğüdür.
4- Hali hazırda, Mezar-ı Şerif ve Herat Başkonsoluklarımız çalışmalarını Kabil Büyükelçiliğimizden idame ve yönetim etmektedir. Türkiye’nin diplomatik misyonunu Afganistan’dan çekmesi için hiçbir mecburi ve zorlayıcı sebep görülmemektedir. Kabil Büyükelçimiz ve öbür diplomatlarımız Afganistan’daki varlığını kararlılıkla ve kucaklayıcı bir vasıfla sürdürmelidir.
5- Afganistan’daki yeni idareyle sistemsiz göçün önlenmesi konusunda kesinlikle surette muahede, temas ve fikir birliği temin edilmesi kuraldır. Taliban’la görüşmek dahil her seçenek dikkate alınmalıdır.
Sıcak çatışma ortamının Afganistan’a bir fayda sağlamayacağı, bu prestijle Taliban’ın bütün Afganları ülkelerinde yaşamaya teşvik ederek kucaklayıcı bir siyaset izlemesi elzemdir.
“TÜRKİYE’NİN AFGANİSTAN KAYNAKLI GÖÇÜ HAZMETMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Kin, nefret ve intikam hissinin devamı halinde toplumsal parçalanmışlık vahim seviyelere tırmanacak, hakikaten Afganistan’dan geriye bir şey kalmayacaktır. Kaldı ki Taliban, kendi insanına sahip çıkarak göçe mani olmalıdır. Öteki yandan Türkiye’nin Afganistan kaynaklı sistemsiz göçü hazmetmesi mümkün değildir. Hudut güvenlik önlemlerimiz bu kapsamda alarma geçirilmiş haldedir.
“BAŞKALARININ HUZURU İÇİN ULUSAL HUZURUMUZDAN ÖDÜN VERMEYİZ”
Afganistan’da bulunuyor olmamız, tıpkı vakitte büyük bir tehlike olarak karşımızda duran ve milletimizi kaygılandıran sistemsiz göçün engellenmesi konusunda bir fırsat sunacaktır. Türkiye göçmen kampı, göçmen barınağı, göçmelerin geçiş ve yuvalanma merkezi olamayacak, bu türlü de değerlendirilemeyecektir. Oburlarının huzuru için ulusal huzurumuzdan asla ödün veremeyiz.
Hudutlarımıza yığılan Afganların ülkelerine güvenliklerini de gözeterek motamot iadeleri, ülkemizde bulunanların da hızla tespitinin yapılarak geldikleri üzere gönderilmeleri aziz Türk milletinin haklı bir talebidir. Milliyetçi Hareket Partisi de bu görüştedir. Fetihle girdiğimiz Anadolu coğrafyasını hiç kimseye peşkeş çekemeyiz, çektirmeyeceğiz.
“6 MİLYON AFGAN AKINIYLA YÜZ YÜZE KALABİLİRİZ”
Önümüzdeki süreçte, 1,25 milyon Afgan’ın İran’a, 1,2 milyon Afgan’ın da Pakistan’a geçmesi beklenmektedir. Türkiye’nin hem Afganistan, hem İran, hem de Pakistan’la esaslı alakaları vardır ve bilinmektedir. Bu üç ülkeyle anbean irtibat ve diyalog kurularak sistemsiz göçün önüne kaynağında geçilmelidir. Pakistan’ın, Afganistan hududunda tedbirler aldığı, 2700 km’lik hududunun yüzde 90’ına duvar çektiği, 50 bin kişilik güç konuşlandırdığı ve göçmen kampları inşa ettiği anlaşılmaktadır. İran’ın da benzeri önlemlere müracaat ettiği gelişmelerle sabittir. Şayet sistemsiz göç akının önü alınmazsa Türkiye 6 milyona yaklaşan Afgan akınıyla yüz yüze kalabilecektir.
Ülkemiz bu vahametin şuurundadır. Bu karşı yapılan uğraş de bedelli, istikrarlı ve dirayetlidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Afganistan’ın siyasi istikrarını, iç güvenliğini, toplumsal mutabakat ve huzurunu sonuna kadar desteklediğimiz bilinmelidir.
“TÜRKİYE BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR ÜLKEDİR”
Lakin hepsinden değerlisi düşüneceğimiz, uğruna her şeyi feda edeceğimiz bir ülkemiz, bir milletimiz, bir vatanımız vardır. Köşesi ve çizgisi kalmayan Türkiye muhaliflerinin bu hassasiyetlerimizi anlamasını beklemek boş bir niyet, boşuna bir emektir. Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir.
Doğal afetlerin açtığı yaralar, salgından kaynaklı hasarlar etap aşama telafi edilirken, ulusal huzur ve istikbalimizin koruma çabası de kahramanca devam edecektir. Cumhur İttifakı tarihin, milletin ve coğrafyanın müşahitliğinde sahip olduğu muazzam vatanseverlik şuuruyla Türkiye’yi sonuna kadar savunacaktır.
“AFGANİSTAN’DAN DÖNMEK, ANADOLU’YU TEHLİKEYE ATMAK DEMEKTİR”
Aziz milletim müsterih olsun, gecenin karanlığı kutlu bir şafakla dağılacaktır. O muştuyla ve muvaffakiyetle perçinlenmiş günler ise uzak değildir. Afganistan’ın iç barışa, toplumsal huzura ve siyasi istikrara kavuşması Türkiye için vazgeçilmez değerdedir. Askeri unsurlarımızın Afganistan’ı terki düşünülemeyecektir. Afganistan’dan dönmek demek Anadolu coğrafyasını tehlikeye atmak demektir.”
