Son dönemde yapılan birçok araştırma tüm kuşaklar içerisinde “kendini en yalnız hisseden” kuşağın Milenyaller yani Y Kuşağı olduğunu söylüyor.
Peki, bu nesli bu denli yalnız yapan tam olarak ne?
İnternet tabanlı araştırma şirketi YouGov'un geçtiğimiz aylarda yaptığı araştırmaya göre, Y kuşağından ankete katılan gençlerin %30'u kendini yalnız hissediyor.
Dijital olanı ve sosyal medyayı elinde güce dönüştürebilen bu neslin kendini yalnız hissetmesi dışarıdan şaşılacak bir şey gibi dursa da…
Durumun şaşılacak pek de bir yanı yok. Facebook, Twitter, Instagram kısacası sosyal medya üzerinden artan arkadaş sayıları elbette gerçek hayata her zaman tezahür etmiyor.
Bu kuşağın çevresi sosyal medyayla genişlese de genişleyen çevre içerisinde gerçek bir bağ kurabilmek daha zor hale geldi.
Eklemeler, beğenmeler, yorumlaşmalar ve etiketleşmeler üzerinden gelişen arkadaşlıklar pekişmediği gibi çoğu zaman bir tıkanmaya da yol açıyor günümüzde.
Zira sosyal medya platformlarında düzenli olarak yorumlaşmalarda bulunulan bir 'arkadaşla' gerçek hayatta düzenli olarak bir araya gelme olasılığı ne kadar yüksek?
İçinde bulunduğumuz şartlar altında bu olasılık oldukça düşük durmakla beraber düzenli iletişim kurulan insanı yabancıdan öteye taşıyamıyor. Bu noktada sosyal medyada oldukça aktif olan bu neslin gerçek hayatta kendini oldukça yalnız hissetmesinde aslen olağandışı bir şey aramak zor.
Beraber gülüp ağlayıp, dert paylaşabileceğiniz bir dostu sosyal medya aracılığıyla kazanmış olmak mümkün olsa da bu ilişkiyi yalnızca sosyal medya üzerinden yürütmek kişiyi yalnızlık hissiden kurtarmıyor.
Peki tüm suçlu dijitalleşen yaşam ve sosyal medya mı? Elbette değil. Şu an 1980 ve 2000 arası doğanların dahil edildiği milenyalleri yalnızlaştıran bir diğer etmen…
daha önce tüm nesillerde olduğu gibi elbette yaş ve yaş almak.
Yaş, insan hayatındaki akışın en önemli belirleyicilerinden biri desek abartmış olmayız.
Kişilik farklılıklarını da göz önünde bulundurmakla beraber kimi yaş sosyallik getirirken kimisi izolasyon getiriyor.
Bu noktada milenyaller için belki de negatife dönüşen durum içinde bulunulan teknolojik çağın yaşla gelen izolasyona oldukça ivme kazandırabilir olması.
Başka bir deyişle, elin altında bulunan sayısız dizi, film, müzik vb. ulaşım imkânı insan hayatında belirli alışkanlıkların yerini kolayca almaya başladı.
Esasen bu yalnızlaşmanın temelinin dayanak noktası tamamen sistemin getirdikleriyle alakalı.
Bireysel olarak güçlenmenin beraber güçlenmeyi ister istemez etkilediği bu dönemde yalnızlaşmamak neredeyse mümkün değil.
Bu her zaman bireysel çıkarlar yüzünden olmasa da daha çok çalışmak zorunda kalmak, çalışma koşullarının yaşam ve arkadaşlık koşullarını belirlemesi gibi etmenler aslen milenyal nesli en çok etkileyen sebep olabilir.
Bu neslin birçok şeyi mahvettiğini düşünenler belki de önce bu çağın bu nesli mahvediyor olduğunu da göz önünde bulundurmalı…
Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Yorumlara bekliyoruz.