Sovyetler Birliği yıkılmadan önce şüphesiz dünyadaki en önemli ülkelerde biriydi. İşte Sovyetler Birliği’nin zamanının çok ötesinde bir vizyona sahip projesi.
80’ler Sovyetler için değişim zamanıydı.
Neredeyse her şey birer birer değişime uğruyordu.
Prestroika döneminde bilimsel araştırma enstitüleri Sovyet halkına yeni ve teknolojik bir yaşam sunmak üzere sayısız çalışmaların içine girdi. Bazıları fütüristik ancak heyecan verici cinstendi.
Bilimsel araştırmalar yapan Sovyet kurumlarının bir hayali vardı.
80’lerde evleri kablosuz ev aletleri ile donatmak, dizüstü bilgisayarlar, akıllı telefonlar, akıllı saatler… Tüm bu üstün teknoloji ürünlerini bir ev içinde tam bir sistem içinde ve tam uyumla çalıştırmayı amaçlıyorlardı ki buna biz bugün buna “akıllı ev” diyoruz.
Sovyet mühendisler tüm ev aletlerinin kusursuz bir uyumla bir arada çalışmasını istiyordu.
Televizyon, video oynatıcı, bilgisayar gibi tek başına çalışan ve çalışma mantıkları farklı olan ürünlerin tam uyumla ve tek bir merkezden kontrol edilerek kusursuz bir şekilde yer aldığı bir akıllı ev inşa etmek mühendislerin çalışma konusuydu.
O günlerdeki çalışma notlarından mühendislerin vizyonunu anlamak çok basit.
“Merkezi işlem ünitesi bilgileri dışarıdan, kablosuz bir şekilde, kablo şebekelerinden, fiber optiklerden, telefon şebekelerinden ya da kendi belleklerinden alacak. Bu geleceğin teknolojisi var olan tüm medya araçlarından daha farklı bir noktada olacak.”
İnanılmaz değil mi? Çalışma notlarında daha fazlası da var.
“Bir sonraki aşama her şeye uyumlu bir araç yapmak olacak. Bu araçlarda müzik, video, slayt, eğitim programları, oyunlar, metinler gibi farklı dijital dosyalar saklanabilecek. Bu her şeye uyumlu sisteme geçmek, ev elektronikleri tasarımı için eşsiz bir devrimin başlangıcı olacak.”
Üstün teknolojik ürünlerin birleşimi Sovyet mühendislerin istediklerini getirecekti.
Mühendislerin planı duvarların içinden yüksek teknolojili kabloları geçirerek elektronik eşyaları birbirine bağlamak ve onları ana işlemci ile ortak bir şekilde idare etmekti. Planlarına göre ana işlemciden alınacak datalar farklı odalarda bulunan TV ünitesine, oyun ünitesine gönderilecek; bilgisayara görevler verebilecekti. Hatta daha da ileri gidip, giyilebilir teknolojinin temellerini o günden atmışlardı. Zaman, vücut ısısını gösteren göstergeler ve bunun gibi bilgileri gösteren güneş gözlüğü tasarımlar arasındaydı. Google Glass’ın atasını bu projede bulabilirsiniz.
Prototipler hazırladılar.
Görselde de görüldüğü gibi ana işlemci bir uzay gemisine benziyordu. Bu ünitenin teknolojisi bugün yaygınca kullandığımız sabit disk, taşınabilir data ünitelerinin atası olarak düşünülebilir. Hem de bu ana işlemcinin kablolu ve kablosuz bağlantı seçenekleri de vardı.
Hiçbir detay atlanmamış.
Uzaktan kumanda tasarımında küçük bir ekran ve her şeyi idare edebileceğiniz tuşlar fütüristik bir tasarım içinde sunulmuş. Ayrıca bu uzaktan kumanda ünitesinde sesi algılayıp, komut alma yeteneği olan bir mikrofon da bulunuyor.
Sistemin karmaşık ve ciddi problemleri de çözmesi hedefleniyordu.
Mühendisler sağlık gibi bir konuyu da bu akıllı ev projesinde es geçmemişler. Her türlü sağlık bilgisini ara cihazlar ile işleyecek, ana işlemciye aktaracaklardı.
Maalesef bu hayaller sadece çizimlerde ve prototiplerde kaldı.
Bilinen bir gerçek var ki, bu ve buna benzer fütüristik tasarımlar ve fikirler Sovyet gazetelerinde endüstriyel buluşlar olarak yayımlandı. Ancak o dönemde ne yazık ki hiçbiri gerçek hayata yansıyamadı. Yansısa günümüz teknolojisi nasıl olurdu bilinmez, ancak bu proje yine de günümüz teknolojisine ilham vermesi açısından önemli.