Kalın, Azerbaycan Devlet Televizyonunda (AZTV) video konferans yöntemiyle katıldığı bir programda Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini değerlendirdi.
Cumhurbaşkanları Recep Tayyip Erdoğan ile İlham Aliyev arasında çok güzel kardeşlik hukuku ve ilişkisi olduğunu belirten Kalın, bunun Türk ve Azerbaycan halkları arasındaki yakın bağın bir tezahürü olduğunu ifade etti. Dünyada “tek millet, iki devlet” ilkesiyle hareket eden başka iki devletin olmadığına dikkat çeken Kalın, Türkiye ve Azerbaycan’ın birlik ve beraberliğinin birçok alana yansıdığını kaydetti. İki ülke arasındaki ilişkilerin sözde değil özde olduğunu gösteren somut emareler bulunduğunu vurgulayan Kalın, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ekonomik ilişkileri, kültür, güvenlik ve enerji alanında birlikte atılan adımları, TANAP projesini örnek gösterdi.
Kalın, Türkiye ve Azerbaycan’ın iyi günde de kötü günde de her zaman birbirinin yanında olduğunu vurgulayarak, “Azerbaycan, son 30 yılda zor günler de yaşadı. Hocalı katliamını yaşadı, Ermeni saldırılarına uğradı, toprakları işgal edildi. Tüm bu zor dönemlerde Türkiye her zaman Azerbaycan’ın yanında oldu. Biz biliyoruz ki Azerbaycan halkı kendi iradesiyle bu zorlukları aşabilecek güçtedir. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edecektir. Her tür düşmana karşı ittifakımız, her tür dosta karşı ortak adımlarımız devam edecektir.” dedi.
Dağlık Karabağ sorununun çözüm sürecini yürüten ve eş başkanlığını ABD, Rusya ve Fransa’nın yürüttüğü AGİT Minsk Grubu’nun arzu edilen neticeyi üretmediğini söyleyen Kalın Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılması yönünde bir katkı sağlamadığını kaydetti.
Türkiye’nin yaşanan çatışmalarda gereken tüm uyarıları yaptığını hatırlatan Kalın, “Sorunun Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde barış yoluyla çözülmesini destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Bu haksız işgalin bir an önce sona erdirilmesi sadece Azerbaycan açısından değil, Kafkaslarda barış ve istikrarın kurulması açısından da büyük önem arz ediyor. Ermenistan bu konularda devlet aklıyla, sağduyuyla, aklıselimle hareket etse bu işgali derhal durdurur. Bölgede diğer ülkelerle ilişkilerini normalleşme yoluna gider. Türkiye ve Azerbaycan’ın yakaladığı bu büyük gelişme trendini o da yakalar.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin önceliğinin Karabağ sorununun barış yoluyla çözülmesi olduğunu vurgulayan Kalın, “Bir saldırı olduğunda Türkiye bütün imkan ve kabiliyetleriyle Azerbaycan’ın yanında olmakta en ufak bir tereddüt göstermez. Müzakerenin dışında yollara başvurmak bizim hiçbir zaman birinci tercihimiz değildir. Kimsenin toprağında gözümüz yok. Ama kimsenin de toprağımıza göz dikmesine müsaade etmeyiz. Bu ilke Türkiye için de geçerlidir, Azerbaycan için de geçerlidir. Eğer Azerbaycan herhangi bir saldırıya uğrarsa, Türkiye bütün imkanlarıyla Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edecektir.” şeklinde konuştu.
“TATBİKATLAR, HERHANGİ BİR ÜÇÜNCÜ ÜLKEYİ HEDEF ALMIYOR”
Kalın, Türkiye ve Azerbaycan’ın gerçekleştirdiği geniş kapsamlı ortak askeri tatbikatlara da değinerek şunları söyledi:
“Bu tatbikatlar, herhangi bir üçüncü ülkeyi hedef alan tatbikatlar değil. Bunlar iki ülkenin askeri imkan ve kabiliyetlerini artırmayı hedefleyen, ortak stratejik hedefler çerçevesinde gerçekleştirilen tatbikatlardır. Son dönemde Ermenistan’ın saldırgan tavırları karşısında Azerbaycan’ın tedbir alması onun en doğal, uluslararası hukuktan kaynaklanan en temel hakkıdır. Türkiye de Azerbaycan’ı her platformda sonuna kadar destekleyecektir.”
Minsk Grubu üyelerinin üzerinde önemli bir görev olduğunun, bu görevi 1992’den beri yerine getirmediklerinin, ihmal ettiklerinin altını çizen Kalın, Dağlık Karabağ sorununun dondurulmuş bir sorun haline getirilip burada sürekli sorun üreten, gerilim üreten, bölge insanının enerjisini tüketen bir kriz olarak muhafaza etmelerinin doğru bir yaklaşım olmadığına dikkat çekti.
ABD, Rusya ve Fransa gibi büyük ve güçlü ülkelerin bir araya geldiklerini fakat sorunu çözemediklerini aktaran Kalın, şöyle konuştu:
“Burada o zaman sormak lazım. Neden çözemiyorlar. Bir tarafsızlık sorunu mu var, tarafsızlık sorunu mu var, stratejik bakış açısı sorunu mu var. Herkes Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’ın işgali altında olduğunu biliyor. Çözümün yolu belli. Bu yola neden gidilmiyor, Ermenistan’a neden yeteri kadar baskı yapılmıyor, bu soruları sormak da bizim en doğal hakkımız. Demek ki statükoyu muhafaza ederek bu kriz ve işgalden kendilerine menfaat elde etmek isteyen ülkeler ya da aktörler var. Bizim bunlara karşı da doğru mesajları vermemiz son derece önemli. Azerbaycan uluslararası hukuk zemininde hareket ediyor. Kendi hakkını savunuyor. Karabağ’ın işgali sona ererse Kafkaslarda barış, huzur ve istikrar herkes için mümkün hale gelir.”
Türkiye’nin Ermenistan sınırını açıp açmayacağı sorusuna ise Kalın, “Türkiye’nin bu konudaki tutumu son derece açıktır. Azerbaycan’ın kabul etmeyeceği, onaylamayacağı hiçbir planı, anlaşmayı kabul etmeyiz. Azerbaycan’ın hilafına bir müzakere süreci içerisinde olmadık, olmayız. Ancak Azerbaycan onay verirse Ermenistan’la normalleşme yoluna gidebiliriz. Bu da barış ortamının sağlanmasıyla olabilir. Bunun için de Dağlık Karabağ’ın işgalinin sona ermesi gerekiyor.” yanıtını verdi.