◊ “Rocketman” filminde sizi Taron Egerton canlandırdı. Ve siz, Cannes’da verdiğiniz bir röportajda “Filmi izlerken Taron Egerton’u değil, Elton John’u gördüm” dediniz…
– Elton John: Başkasının beni portrelemesini izlemek garip geldi. Ama izlediğim kişi bendim, bir aktör beni canlandırmıyordu. Taron’un yeteneği için söyleyebileceğim en büyük övgü bu olmalı. Gerçekten zirvede bir oyunculuk sergiledi. Performansı beni hayrete düşürdü.
◊ Filmde süperstarlığa doğru yükselişinizi izlerken, hayatınızın üzücü anlarına da şahit olduk. Neden hayatınızın iki tarafını da tüm dünyayla paylaşmak istediniz?
– Elton John: Beni anlatan bir film yapmak istediklerini söylediklerinde, “Eğer yapacaksak her şeyi dürüstçe anlatmamız gerek” dedim. Başarı harikaydı ama ben başa çıkamadım. Üstesinden gelemedim. Dolayısıyla insanlar eğer Elton John’un müzikal biyografisini izleyecekse, sadece iyiyi değil kötüyü de görmeliydiler. Bu benim hayatım. Bunlar benim yaşadıklarım. Benim için izlemek kolay mı, çok zor. O sahneleri izledikçe “Şükürler olsun ki kurtulabildim” diyorum. Asla geri dönmek istemediğim günler…
– David Furnish: Elton çok zor bir dönem yaşadı. Bağımlılık ve ruh sağlığı, toplumumuzda hâlâ konuşmaktan utanılan şeyler. Evet, çok korkunç ve acı veren konular ama bağımlılıktan kurtulan birinin yaşadıklarını paylaşması da bence ilham ve umut verici.
– Elton John: Korkunç bir durumda olduğum halde çalışmaya devam ettim. Aşırı derecede uyuşturucu kullanıyordum. Ama o halde bile çalışmaya hiç ara vermedim. Albüm yaptım, konser turlarıma devam ettim. Müzik beni hayatta tuttu. Eğer çalışmayı bıraksaydım, bugün burada olmazdım. Hayatta kalma sebebim müzik oldu.
◊ Filmde anne ve babanızla ilişkinizi de izledik. Mutsuz bir çocukluk geçirmişsiniz. Yaşadıklarınız, çocuklarınıza davranışlarınızı etkiledi mi?
– Elton John: Benim annem ve babamla ilgili en büyük talihsizlik, evlenmiş olmaları. Asla evlenmeme-liydiler. Birlikteyken mutlu değildiler. Onların mutsuzluğu beni de mutsuz bir çocuk yaptı. Tek yaptıkları benim hakkımda tartışmaktı.
İkisi de aşkı ikinci evliliklerinde buldular. Bunu düşünmek bile beni mutlu ediyor. Benim çocuklarıma olan tavrıma gelirsem… Çok daha farklı. Onlara karşı açık ve anlayışlı bir babayım.
David Furnish: Ben Elton’ın aksine sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Bana sevildiğimi hissettiren ve saygı duyan bir ailem vardı. Elton büyürken bunlara sahip değildi. Onun çocukluk hatıraları korkudan ibaret. Ne zaman evde olsa yanlış bir şey söylemekten, babasının onaylamadığı bir şey yapmaktan korkarmış. Biz çocuklarımızın “korku” hissini yaşamasını istemiyoruz. Onları özgür bırakıyoruz.
– Elton John: Benim çocukluğumda her şey farklıydı. 1950’ler, oldukça tutucu bir dönemdi… Annemle babam boşanmaya karar verdiklerinde, annemin erkek kardeşi “Hayır boşanamazsınız, komşular neler düşünür biliyor musunuz!” demiş. Büyüdükçe daha iyi anladım, benim için, iyi bir eğitim almam için birbirlerine katlandılar. Bunun için onlara minnettarım. Ama onlar ayrılmadıkça her şey daha da kötüye gitti. Kabus dolu günler yaşadık. Kereviz sapı yerken ses çıkarsam, babam azarlardı. Çocukluğun korku içinde geçince kendini rahatlatacak bir şeyler arıyorsun. Müzik benim kaçışım oldu. Bir de büyükannem.
AIDS VAKFINI RUHUMU TATMİN İÇİN KURDUM
◊ AIDS konusunda yaptığınız yardımlar önemli. Açıkçası ben filmi izlerken “Acaba Elton John AIDS’e yakalanmadığı için şanslı hissediyor mu?” diye düşündüm.
– Elton John: Çok şanslıydım. 80’lerin AIDS salgınında birçok arkadaşımı kaybettim. Çalışmak, her zaman sahnede olmak benim şansımdı. Yaptığım yardımlara gelirsem… Bağımlılıktan kurtulduktan sonra bu konuda bir şeyler yapmaya karar verdim. Çünkü 80’lerde yeterince yardım yapmadım. 87’de lezbiyen ve gay toplumunun organize ettiği büyük Act Up yürüyüşlerine katılmadım. Sadece Stevie Wonder ile bir şarkı yaptım ve yardım için Elizabeth Taylor’la birkaç davet düzenledim. Gay bir adam olarak ön saflarda yer almadım. Almalıydım. 1992’de Atlanta’da ruhumu tatmin etmek ve kendime saygı duymak için Elton John AIDS Vakfı’nı kurdum. Artık ihtiyacı olan insanlara yardım etmeliydim. Bu vakıf ve yardım faaliyetleri benim rehabilitasyonum için de önemli bir nokta oldu. Başkalarına yardım etmek kendimi daha iyi hissettirdi.
O SAHNENİN FİLMDE OLMASI BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ
◊ Gelelim filmdeki cinsel içerikli sahnelere…
– Elton John: Bu sorunun geleceğini biliyordum.
◊ John Reid ile seks sahnenizi izlerken, aklınızdan neler geçti?
– Elton John: O sahnenin filmde olması için resmen savaştık! Dürüstçe her şeyi anlatmaları gerektiğini söylemiştim. Ben o güne kadar bakir bir adamdım. Çaresizce sevilmek istiyordum. Biri bana dokunsun, bir ilişkim olsun istiyordum. O gece San Francisco’da John’la yaşadım ilk deneyimimi. Gay bir adamım. Bunlar benim yaşadıklarım. Olmamış gibi gösteremem. O gece John’un kollarındayken yüzümde gülümsemeyle içimden “Normalim, seks yapabiliyorum” dedim. 23 yaşına kadar hiçbir cinsel ilişki yaşamamıştım. Çocukken babam “Mastürbasyon yaparsan kör olursun” demişti. 13 yaşında gözlerim bozuldu, gözlük takmaya başladım. “Babam haklı, gerçekten kör olacağım galiba” diye korkmuştum. (Gülüyor) Bu sahnenin çekilmesi konusunda Paramount’un arkamda durması da mühim. İlk defa büyük bir stüdyo filminde gay seks sahnesine izin verilmesi benim için çok önemli. Bazıları beğenmeyebilir. Onları da anlıyorum ama bu benim hayatım.
O GÜNLERİ HATIRLAMAK CANIMI YAKTI
◊ Cannes’da filmi izlerken gözyaşlarınıza hakim olamadınız. En çok hangi sahneleri izlerken zorlandınız?
– Elton John: En acı veren, Bernie’nin rehabilitasyonda beni ziyaret ettiği sahne oldu. O dönemde tutunduğum tek şey, Bernie ile arkadaşlığımdı. Ama o da uzaklaşmıştı, çünkü katlanamıyordu bana. Sonra tedavi sırasında ziyaret etmesi beni çok etkilemişti. Bunların dışında bağımlılığımı izlemek acı verdi. Ne kadar berbat bir durumda olduğumu hatırlamak canımı yaktı.
◊ Ben de izlerken oldukça üzüldüm. Hem bağımlılığınızı hem de yaşadığınız travmaları tedavi etmeye çalışırken kim bilir neler yaşadınız…
Elton John: İyileşmek için çok çabaladım. Resmen yeniden yürümeyi öğrendim. Yeniden insan olmayı, başkalarının tavsiyelerine kulak vermeyi öğrendim. Çünkü kendi kendime başa çıkamıyordum. İyileşebilmek için deli gibi uğraştım. Sonuçları aldıkça daha iyi insan olmaya başladım. İçimde hâlâ beni karanlığa çeken bir parçam duruyor. Yaratıcı insanlarda var olan bir şey bu. Bazı günler uyandığımda dünya kapkaranlık geliyor. David ve çocuklarım çekiyor beni o karanlıktan.
ÖDÜLLERİ DEPOYA KALDIRDIM O DÖNEM BENİM İÇİN BİTTİ
◊ Müzik dehası olmanızdan bahsedelim biraz da…
– Elton John: Yeteneklerim hakkında konuşup övünmüyorum. Elton John sahnede ve stüdyoda var olan bir adam. Yetenek sayesinde gelen şaşaayı yaşadım. Ödüller, konserler, dünya turneleri… Hepsini gördüm. Ödülleri depoya kaldırdım. O dönem bitti benim için. Bu arada yeteneğimden şüpheye düştüğüm dönemler de yaşadım. Kendine saygı duyan hiçbir sanatçı “Ben harikayım” demez. Diyemez.
– David Furnish: Elton ne zaman yeni albüme başlasa, stüdyoya girdikten iki-üç gün sonra “Olmuyor, albüm yapmanın hiçbir anlamı yok. Dünya yeni bir Elton John albümü beklemiyor” diye söylenir. Kendinden şüphe duyar. Vazgeçer. Ne zaman ki istediği beste çıkar, işte o zaman her şey yoluna girer…
◊ Filmde beste yapma yeteneğinize de şahit oluyoruz. Nasıl bu kadar hızlı beste yapabiliyorsunuz?
– Elton John: Çünkü başkasının sözlerini besteliyorum. Bernie (Elton John’un çoğu şarkısının söz yazarı Bernie Taupin) ve ben kendi alanlarımızda Tanrı vergisi bir kabiliyete sahibiz. Bernie söz yazar, ben de melodisini yaparım. Genelde yarım saat içinde yaparım. Melodi nereden geliyor, nasıl beste çıkıyor hiçbir fikrim yok. Ellerimi piyanonun tuşlarına koyuyorum, kendi kendine bir şeyler oluyor.
Elton John, “Rocketman” filminde kendisini canlandıran Taron Egerton ile.
PRENS HARRY’NİN ÇOCUĞUNA PİYANO DERSİ VERMEYECEĞİM
◊ Prens Harry ve Meghan Markle’ın çocuğuna ileride piyano dersi vereceğinize dair söylentiler var. Doğru mu bu söylentiler?
Elton John: Tamamen yanlış. Başkalarına öğretmekte iyi değilim. Bir çocuk piyano dersi alacaksa, öncelikle kendi istekli olmalı. Anne-babanın isteğiyle, zorlamayla olacak bir şey değil. Benim çocuklarım piyano dersi alıyor. Çok seviyorlar. Benim gibi olacaklarını zannetmiyorum ama çalmaktan zevk alıyorlar. Onları mutlu ediyor piyano çalmak. Önemli olan şu; ben onlara dayatmadım, kendileri gelip piyano dersi almak istediklerini söylediler…
◊ Siz nasıl başladınız?
Elton John: 4 yaşımda kulaktan dolma çalmaya başladım. Duyduğum her şarkıyı çalabiliyordum. Sonra annemle babama eğitim almak istediğimi söyledim. Royal Academy of Music’te (Londra Kraliyet Müzik Akademisi) burs kazandım. Bach, Mozart, Chopin çalmaya başladım. Ellerim klasik müziğe uygun değil ama ben yine de çalıyordum. O yüzden de bestelerimde klasik müzik etkisi her zaman oldu.
Elton John, filminin Cannes’daki gösterimine eşi David Furnish ile katıldı.
EN SEVDİĞİM ŞARKIM
◊ En sevdiğiniz şarkınız?
– “Sorry Seems to be the Hardest Word”… Avrupa’da 1 numaraya çıksa da Amerika’da ses getiren bir şarkı olmadı. Avrupa’daki şovlarımda söylemeyi çok sevdiğim şarkılarımdan. Ama bu soruyu haftaya sorarsan, büyük ihtimalle cevabım farklı olur. Sabit bir favorim yok.