Antalyaspor Teknik Direktörü Tamer Tuna, Türkiye liglerinde geçmişten günümüze hep tartışılan futbolun yavaş oynanmasına yönelik çözüm adına neler yapılabileceği konusunda çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. Avrupa liglerinde topun oyunda kalma süresinin Türkiye liginin her zaman üzerinde olduğuna dikkati çeken Tuna, önceki dönemlerde Avrupa’da top 55-60 dakika oyunda kalırken, Türkiye’de bu sürenin 45-50 dakika aralığında yer almasının, futbolda yüzde 10’luk dilimin oynanmadığı gibi sonuçlar ortaya çıkardığını belirtti.
Futbolda oynanan süre azlığının heyecanı, coşkuyu ve özellikle futbolcunun fiziksel, zihinsel, her türlü saha içi konsantrasyonu etkilediğini belirten Tuna, oyunu hızlandırmanın teknik direktörlerin elinde olduğuna dikkati çekti. Teknik direktörlerin oyun anlayışının önemini vurgulayan Tuna, kendisinin görev yaptığı takımlarda hep hızlı futbol oynatmayı felsefe edindiğini söyledi. Futbolda geçen süre azlığı ve yavaş futbol oynanmasında topun oyunda kalma süreleri, faullerden sonraki geçen süre, kalecilerin topa sahip olduğu anlar, hakemlerin oyuna etkisinde yavaş oynatma ya da bekletme, bazen teknik direktörlerin tempo düşürme gibi durumlarıyla karşılaşıldığına değinen Tuna, bu durumun oyun anlayışındaki değişiklikle düzelebileceğini dile getirdi.
Avrupa liglerindeki maçlarla Türkiye ligindeki müsabakalarda faul sayısının birbirine yakın olduğunu anlatan Tuna, “Faulden sonraki reaksiyonlar, bekleyiş, atışı kullanma, top oyun dışındayken özellikle taç, korner atışlarında bekleme süreleri, VAR sistemi ile bekleme sürelerinin uzaması her şey etki. Ama en önemlisi oyun yavaş oynandığı için fizyolojik ve zihinsel açıdan oyuncular oyuna etki adına vermek istediklerini verememe, bizler için de futbolu takımlar anlamında ileri taşıma, bireysel performansları artırma adına da Türkiye’de bu zararı hepimiz görüyoruz” diye konuştu.
Türkiye’de futbolun yavaş oynanmasının hep tartışıldığını anlatan Tuna, şunları söyledi:
“Biz de öyle antrenmanlarda bile oyunu durdurduğumuz oluyor. Basit oyun tamam. Antrenmanda karşısında arkadaşı var. Pası oynamıyor, tekrar arıyor, arıyor. Yani en iyiyi yapma düşüncesi ya da en iyiyi arama düşüncesi hepimizde var ama bu özelliklerimiz de oyunu yavaşlattığımızda oluyor. Yani anlayışı değiştirdiğimizde ya da oyuncunun pas hızını oyun anlamında hızlandırdığımızda zaten oyun hızlanmış oluyor. Hem taktikte istediklerimizi alabiliyorsunuz. Çünkü hızlı düşünmemizi sağlıyor ama bunun tek taraflı hiçbir yönü yok. Ben kişisel anlamda zaten bu farkları yaşamış bir teknik direktörüm.”
“YABANCILAR FUTBOLU HIZLANDIRDI”
Futbolun hızlı, tempolu ya da coşkulu, pas olmadan oynanmadığına değinen Tuna, “Pasta bile yavaş davranan ya da öyle hareket eden bir anlayıştayız. Son zamanlarda biraz daha dinamikleşti, değişti. Oyun süreleri 50 dakikaların üzerine çıkmaya başladı. Bir de hep eleştiriyoruz ama yabancı oyuncuların dinamik, fiziksel anlamda biraz daha ileri oluşları ligimizde futbolu hızlandırdı gibi ama kaliteyi nasıl etkiledi, bu tartışılır” dedi.
Futbolcuların sakatlanmasının ardından tedavi sürecinde teşhis ve sonraki dönemlerine önemini vurgulayan Tuna, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Bizde maalesef futbolcular, tam hazır olmadan, kas parametreleri, sakatlık sonrası iyileşme süreci, performans olarak ya da fizyoterapi olarak geçiş süreci gibi bu aşamalardan geçmeden takıma dahil edilebiliyor. Bazen fiziksel olarak oyuncu kendini iyi tanımıyor. Teknik adam tam iyi tanımıyor. Bunların da etkileri var. Aslında takımın oyuncusu, sağlık ekibi ve biz teknik adamlarla olan bu süreci doğru değerlendirmesiyle ilgili. Biz de bazen oyuncuların sabırsızlığına bakarak, onları sahaya hemen alarak maalesef bazen iyileşme sürelerini geciktiriyoruz. Yeni sakatlıklara sebep olabiliyoruz.”