Selçuk Pehlivanoğlu, TED tarafından COVID-19 nedeniyle eğitim alanında yaşanan kayıplara dikkati çekmek için ‘Geleceğimiz Tehdit Altında Okula Dönmek Zorundayız’ sloganıyla başlatılan kampanyanın detaylarını anlattı. Bireyin sağlığı ile geleceği arasındaki dengenin sağlanmaması durumunda bir neslin felaketine yol açılabileceğini belirten Pehlivanoğlu, salgın sürecinde bütün dünyada, birçok alanda olduğu gibi eğitimde de öğrenme kriziyle karşı karşıya kalındığını söyledi.
‘ÖĞRENME KAYIPLARI BİR FELAKETE YOL AÇABİLECEK NOKTAYA GELDİ’
Özellikle 15 yaş altı, aile geliri düşük ve erişim imkanları zor olanlar ile özel eğitim görmesi gereken çocuklar gibi dezavantajlı gruplar için eğitimdeki adaletsizlik uçurumunun artık kapatılamaz bir noktaya geldiğini belirten Pehlivanoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Daha önce yaşanan öğrenme krizi artık bir öğrenme yoksulluğuna dönüştü. Afrika ve Orta Doğu’daki ülkeler, Güney Amerika’daki birkaç ülke ile Türkiye’nin dışında COVID-19 ile mücadele sürecinde okulları tamamen kapatan ülke olmadı. Okullar bütün ülkelerde en son kapatılan yerler oldu ve geleceğe ait sorumlulukların yerine getirilmesi için yüz yüze eğitime devam edilmesi gerekiyor. Eğitime erişim imkânının yanı sıra konsantrasyon sorunu yaşayan öğrencilerin var, bu öğrenme kayıpları artık sınıra ve bir felakete yol açabilecek noktaya geldi. Salgın sürecinde eğitim alanında yaşanan sorunlar arasında çocukların sağlığı ve ülkelerin geleceğine etkisi gibi durumlar yer alıyor. Önerimiz şu, okullar ve yükseköğretim 15 Şubat’ta tamamen eğitime başlamalı. Başlayamıyorsa Sağlık Bakanlığımızın ‘Hayat Eve Sığar’ uygulamasından yararlanılabilir. Pandeminin yüksek olduğu yerlerde okulları açamayabilirsiniz ama köylerde ilçe bazlı bir yönetime gidilebilir. Bu ne demek? Ankara’dan aldığımız kararla bütün okulları kapatmak değil, ilçeler bazında aldığımız bir yönetişimle okul yönetimini yapmalıyız.
10 YAŞ ALTI İÇİN 2 YILA YAYILACAK YENİ MÜFREDAT YAPILMASI LAZIM
Salgının yoğun olmadığı yerlerde okulların yüz yüze eğitime tam kapasiteyle açılması gerekiyor. Bir okul 100 gün eğitim yapıp bir okul 80 gün eğitim yapacaksa işte orada yaz aylarından yararlanmalıyız. Çünkü Almanya, İngiltere gibi Avrupa’nın birçok ülkesinde yaz tatili altı hafta, bizde 13 hafta. Gerekirse fedakarlık yapıp yaz aylarında eğitime devam etmeliyiz ki çocuklarımız geçmiş gibi yapmasın. 10 yaş altının, yaşanan eğitim kaybını kapatması imkânsız. Onun için ‘Bu sınıfı geçmişlerdi’ gibi bir yaklaşım kolaycılık ve riskli bir yaklaşım olur. 10 yaş altı için iki yıla yayılacak yeni bir müfredat yapılması lazım ki COVID-19 sürecinde öğrenemediklerini iki yıllık süreçte kazansınlar. Kampanyanın ana maddelerinden biri de öğretmenlerin öncelikle aşılanması önerisi. Okulları açmazsak bugünkü nesli yarın kaybetme riskimiz çok yüksek ama bu eğitimi verecek öğretmenlerimizin de sağlıklı olduklarından emin olması lazım. Çocukların bulaştırıcılık riskinin öğretmen tarafından taşınmaması gerekiyor. Onun için TED olarak önerimiz, A2 birinci grubuna öğretmenlerimizin alınması. Dünya genelinde ülkeler sağlık ile gelecek arasındaki ekonomik dengeyi korumaya çalıştı ancak bunu yaparken ‘gelecek’, ‘çocuk’ ve ‘öğrenci’ kavramlarını ikinci plana atmadı. İyi bir planlamayla okullarımızı bir an önce açalım. TED olarak hep şunu söylüyoruz, okul sokaktan daha güvenli. Çocukları sokakta başıboş, kontrolsüz şekilde COVID-19 ile karşı karşıya getireceğimize, okulda kontrollü, öğretmenin, müdürlerin, müdür yardımcılarının gözetiminde eğitimlerine devam etmelerini sağlayalım.”