Göcek, Marmaris ve Bodrum’dan kalkan tekneler yıllardır meraklılarını koy koy gezdirerek şahane bir deniz tatili yaşatır… Mavi turcuların yaklaşık yüzde 30-40’ı yerli turistler olur, gerisi yabancı. Ancak geçen yaz pandemi şartlarıyla bu rakamlarda değişiklikler oldu. 2020 yazında yurtdışına çıkışların yasaklanmasıyla yerli turist Türkiye’de kaldı. Yurtdışından geliş de yasaklanınca önce mart sonunda yurtdışı revervasyonları tek tek iptal edildi ve yat firmaları kan ağlamaya başladı; ta ki yurtiçinde kalan ve hijyen kaygılarıyla izole bir tatil tercih eden yerli turistlerin tekne tatilini keşfetmelerine kadar. Yazın yerli tatilcilerin akın etmesiyle aynı yat firmaları adeta bir günlerini dahi boş geçirmedi. Bu yaz için de durum farklı değil. Ocak ayının sonunda temmuz-ağustos rezervasyonları yüzde 80 doluluk oranına ulaşmış, haziran ayının ikinci yarısı için bir boşluk var. Mayıs ayının ilk haftasına denk gelen Ramazan Bayramı için rezervasyonlar gelmeye başlamış bile…
SSC Yacthing’den görüştüğüm İsa Kaptan 2021 rezervasyonlarında yabancı turistlerin payının eski günlerdeki gibi arttığını söylüyor; “Dünya genelinde aşılanmanın bunda etkisi büyük. Yabancı turist rotasını yeniden Türkiye’nin turkuvaz sularına çevirdi… Rezervasyonların yüzde 50’si Türk, yüzde 50’si yabancı tatilcilerden oluşuyor” diyor. Kaptanın söylediğine göre fiyatlar geçen yaza oranla yüzde 25 zamlanmış. Klimalı, konforlu 3 kamaradan oluşan ve çocukları olan 3 aileyi rahatça misafir edebilecek bir teknenin günlük fiyatı 4 bin 250 lira. Ayrıca tekneye binmeden önce tüm yiyecek ve içecek alışverişinizi bir marketten yapıp teknenin aşçısına teslim ediyorsunuz. Tatiliniz boyunca pişirip size servis etmek onların görevi… Bodrum, Göcek, Fethiye ve Marmaris kalkışlı birçok tekne firması mevcut. Konaklama süreniz, uğramak istediğiniz koylar ve kişi sayınız belirliyse, şimdiden rezervasyon yaptırmanızda fayda var. Tüm bu teknik bilgilerin yanı sıra uzun yıllar yaz tatilini teknede geçirmiş ve hatta İstanbul’da günübirlik tekne kiralama yöntemiyle kendini Filburnu’ndan suya atan biri olarak ilk kez gidecekler için işte deneyimlerim:
Rahat ve izole tatil
Önce avantajları…
Her sabah gündoğumuyla uyanıp yüzünüzü denizde yıkamak.
Sudan çıkar çıkmaz, hazır kahvaltı sofrasına oturmak.
Öğlen, 5 çayı ve akşam yemeklerinde ne yesek, nerede yesek derdinin olmaması.
Her günü başka bir koyda batırmak ve teknenin üstünde yıldızları seyrederek uyumak.
Plajların gürültüsü ve kalabalığından uzak, şezlong kapma yarışı olmadan sevdiğiniz kişilerle tatil yapabilmek.
Gecenin bir yarısı dahi denize girmek için sadece 1 dakikaya ihtiyaç duymak.
Koca bir bavul yerine iki mayo, şort ve tişörtten oluşan minik bir çantayla yola çıkmak.
Pandemi şartlarında riski minimuma indirmek.
Kimseye küsemezsin
Bunlar da dezavantajları…
Market alışverişinizi eksik yaparsanız tekrar küçük botlarla karaya dönmek gerekir. Artık tekneler arası yüzen marketler dolaşsa da gecenin bir yarısı ihtiyacınız olan bir şeyi bulmak güç.
Tatile çıkacağınız kişilerle uyumunuz önemli çünkü olası bir anlaşmazlıkta biraz uzakta vakit geçirmek için alan yok.
Koylar şahane, sessiz ve sanki sadece size aitmiş gibi ancak bayram ve belirli dönemlerde bazı koylar tekne akınına uğruyor. Sakin zamanları ve koyları tercih etmekte fayda var.
Çocuklarla tekne tatili otele göre daha zor. Kafa dinlemek istediğinizde onları gönderebileceğiniz bir çocuk kulübü yok. Ancak tüm gün denizde yorulup geceleri erken uyuduklarını söyleyebilirim.
Ne zaman gitmeli?
Bu yıl Ramazan Bayramı sebebiyle tekneler mayıs ayından itibaren tura çıkıyor ancak bayram dönemleri hep çok kalabalık olur. Temmuzun ortası da keza aynı şekilde… Ağustos ayı şahane bir takvimdir ama benim için ‘Sarı Yaz’ diye bilinen ekim ayında denizde olmak gibisi yoktur. Yaz henüz bitmiş olsa da doğadan elini ayağını çeken turistlere inat deniz suyu muhteşem bir ılıklığa ulaşır ve geceleri kamarada ecel terleri dökmezsiniz. Denizin dinginliği sizi içine alır ve yaz bitti derken size kucak açan bu tatil sonbahara şahane bir başlangıç yapmanızı sağlar. Bu dönemde tatile çıkmanın sezona oranla neredeyse yarı yarıya ucuz olması da cabası…
Eğitimlere hoca ve tekne yetiştiremedik
Çevrimiçi eğitim vermese de 1998’den beri yatçılık okulu olarak çalışan Kechi Sailing’i aradım. Uzak yol kaptanı ve okulun IYT Koordinatörü Tarık Şimşekalp’in, pandeminin denize olan ilgiyi ne kadar arttırdığına ilişkin gözlemi çok netti: “Pandemi başladı, ilk üç ay telefon çalmadı. 1 Haziran’dan itibaren kademeli olarak normalleşirken 98’den beri yapmadığımız ciroları yaptık. Kasım ayına kadar sürdü bu yoğunluk. Hoca ve tekne yetiştiremedik.” Kechi’de tekne sahipleri kendi tekneleriyle eğitime katılabildiği gibi İstanbul’daki okulun tekneleriyle de eğitim yapılabiliyor. 36 saatlik eğitimin 12’si teori, 24’ü pratik. Çevrimiçi eğitim talebi olursa açtıklarını, ancak çoğunlukla marinada yüz yüze eğitimlerini pandemi önlemlerine uygun şekilde sürdürdüklerini söylüyor. Sadece hafta sonu kısıtlamaları olduğu için dersler hafta içi. Duruma ve gruplara göre esnek bir program hazırlayabiliyorlar. Daha fazla bilgi için: www.kechisailing.com
Sosyal medyada dalga dalga büyüyen gruplar
Denizcilik hevesi ve sevgisi sosyal medyada da dalga dalga büyüyor. Özellikle Facebook’taki binlerce üyenin olduğu gruplarda tecrübeli kaptanlar ve deniz sevdalıları, yeni başlamak isteyenlere yol gösteriyor. Tavsiye veriyor. Pandemiyle birlikte üye sayıları biner biner artan gruplardan @Amatör Denizci Hareketi @Amatör Denizci Belgesi @Yelken Dünyası @Denizcilik Bilgileri gibi Facebook gruplarını takip edebilirsiniz.