ABD basınında, Adalet Bakanlığı’nın Google hakkında inceleme başlatacağının yayınlanmasının ardından adı geçmeye başlayan diğer teknoloji şirketleri de bu kervana dahil olabilir. Fakat henüz hangi şirketlerin inceleneceği konusunda bir netlik yok. Google, 2017 yılında da Avrupalı otoritelerce incelenerek çevrimiçi arama pazarındaki hâkimiyetini kötüye kullandığı gerekçesiyle 2,72 milyar dolar ceza almıştı. ABD Federal Ticaret Komisyonu ise Google’a karşı bir anti tröst soruşturması başlatmış ancak 2013 yılında dosyayı kapatmıştı.
Google reklam gelirleri her geçen gün artıyor
Dijitalde var olmanın yolu, Google arama motoru sıralamasında bir numara olmaktan geçiyor algısı artık hepimize yerleşti. Neredeyse her şeyi Google’a göre düzenliyoruz. emarketer’ın 2019’un tahminlerine göre, Google’ın dijital reklamda geliri dünya genelinin %31,1’ini kapsıyor. Facebook ise %20, 2 ile onu takip ediyor. Halbuki reklam sektörüne baktığımızda pek çok farklı oyuncu var ancak çoğunun ismini bile bilmiyoruz.
Google reklamları kullanıyorsanız, milyon milyon ziyaretçiniz yoksa, kazancınız komik bir düzeyde kalıyor. Açıkçası attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değmiyor. Bu yüzden de dijital sayfalar daha fazla reklam gösterebilmek adına reklama boğuluyor. Bu da hem okuyucu açısından sevimsiz hem de yayıncı açısından sıkıntılı oluyor. Doğal olarak gelir düştükçe içeriğin kalitesi de düşüyor. Buna bir de neyi nerede yayınlaması gerektiğini bilmeyen, sadece tıklansın da kim tıklarsa tıklasın diye bakan markalar eklenince ortam daha da tuhaflaşıyor.
Ticaret bahane siyaset şahane
Google konusunda ABD basınına yansıyan haberler daha çok ticari faaliyetler konusunda yoğunlaşıyorsa da siyasi endişelerin bu incelemede etkisi olduğunu görmek mümkün. Seçim dönemlerinde yayınlanan spekülatif haber ve videolar bu konuda rol oynuyor olabilir. Konu hakkında siyasilerin de açıklamaları görüyoruz. Özellikle yakın zaman önce videosu değiştirilerek yayınlanan Nacy Pelosi konuya ilişkin attığı twit’te, “ABD demokrasisi ve ekonomisi açısından bu devlerin, halka zarar verip vermediğinin anlaşılacağı gecikmiş bir inceleme başlatılacak” dedi. Senatör Elizabeth Warren ise blog yazısında, 1990’lı yıllarda Federal Hükümet’in Microsoft’a tekel karşıtı yasaları ihlal ettiği için açtığı davayı hatırlattı. Dava sonuncunda Microsoft ile anlaşmaya varıldığına değinen Warren, “Demokrasimizdeki güç dengesini geri kazanmak, rekabeti teşvik etmek için bu büyük teknoloji şirketlerimizin ayrılma zamanı geldi.” diyor. Kastettiği ayrılık, teknoloji devlerinin satın alarak büyüdükleri şirketlerden ayrılması yönünde. Warren, bu birleşmelerin tekelleşmeye gittiği ve inovasyona sekte vurduğunu savunuyor.
Öte yandan bu büyüme aynı zamanda teknolojik gelişmelerin de hızla artmasına zemin hazırlıyor.
Anlaşılan o ki teknoloji şirketlerinin hızlı büyümesi ve güç oluşturması endişe yaratıyor. Tüm bu gelişmeler taşları yerinden oynatacak gibi görünse de teknoloji devleri de ellerindekilerden kolayca vazgeçmeyeceklerdir. Bakalım hangi noktada buluşacaklar.
Serap TORUN
twitter.com/seraptorun73