Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, transfer çalışmaları, TFF ve MHK’nın yapısı, ligdeki performansları ve futbol gündemindeki konuları yayıncı kuruluşta katıldığı programda değerlendirdi.
Aslında aradan fazla bir zaman geçmedi 3 sene geçti ama kendi camiamız içerisinde 3 asır gibi algılanmaya başlandı. Yönetime geldiğimiz gün yüz yüze olduğumuz koşulların neler olduğu unutuldu. Bu zaten Trabzonspor’un sıkıntısı değil Türk sporunun sıkıntısı. Yaşadığınız sıkıntıları yapılan yanlışları çok çabuk unuttuğunuz zaman ileriye dönük olarak yapacağınız hamlelerde de hata yapma şansınız ya da şanssızlığınız artıyor. Geldiğimiz zaman bunu defalarca ifade ettik. Yine ifade etmenin gereği var mı yok mu ama şöyle ki hatırlamakta da yarar var. İlk kulübün kapısından içine girer girmez yapılacak ödeme 85 milyon biz nisan ayında göreve geldik haziran sonuna kadar da bir 185 milyon daha neresinden bakarsanız bakın 300 milyona yakın bir ödeme yükü ile karşı karşıya olan oyuncularına 7 aydır maaş ödemeyen icrada 132, FIFA’da 36 dosya, transfer yasakları… Böyle bir kaosun içindeydi
TÜRKİYE KUPASI VE SÜPER KUPA’YI ALDIK
Bu 3 yıllık süreç içinde geçen sene Türkiye Kupası’nı ve Süper Kupa’yı aldık. Bu ikisine teneke muamelesi yapıldı. Bir şey çok çabuk unutuldu. Son 10 sene içerisinde bu kulübün kapısının içeriye bırakın kupa girmesini 4 sene önce borçlarından dolayı müzesindeki kupalarına haciz gelen bir kulüptü Trabzonspor kulübü. Onun için bazı şeyleri hazmede hazmede gitmemiz gerekiyor. O yüzden gerçek Trabzonspor taraftarı, Trabzonspor sevdalıları çok iyi niyetliydi. Ama doğal olarak başarıyı kovalayan başarıyı arzulayan başarıya aç bizim camiamız. Bazen sonuçlar istediğiniz gibi gitmediği zaman kendi kişisel bencil çıkarlarını ön planda tutan insanların manipülasyonuyla yaşananları çok farklı şekilde algılayıp değerlendirebiliyorlar. Onun için özellikle son zamanlarda her puan kaybedilen maçtan sonra yapılan o tür eleştirileri ben hep bu çerçevede değerlendiriyorum
3 BÜYÜKLERLE ARADAKİ EKONOMİ FARKI
Trabzonspor’un geliri 100 ise Galatasaray ve Fenerbahçe’nin 400, Beşiktaş’ın 350. Zaten borçlara bakarsanız, borçlar da aynı oranda. Trabzonspor’a bakarsanız 850-860 milyon lira borcu var. Diğer kulüplerimize baktığımız zaman 3-4 milyarlar telaffuz ediliyor.
BİR KURUŞ BORCU YOK
Bugün itibarıyla Trabzonspor’un hiç kimseye bir kuruş borcu yok. Vadelenmiş borçları var. Oyuncuların maaşları ayın birinde yatar. Ayın biri hafta sonuna denk geliyorsa ay tamamlanmadan, yani cuma günü yatar. Primleri asla ikinci maça kadar uzamaz.
Yetiştirdiği ve geliştirdiği oyuncularla yarışın içerisinde olan ve transferlerle para kazanan bir Trabzonspor var. Yusuf örneğinde olduğu gibi… 375 bin euro verip kiraladığımız Sörloth örneğinde olduğu gibi… Bugün gündemde olan Uğurcan, A. Ömür, A. Parmak…
YUSUF YAZICI’NIN SATIŞI…
Yusuf’un satışı 17-18 milyon euro ve bugün bana göre Türkiye’nin en iyi stoperlerinden birisi Edgar Ie geldi. Edgar Ie pozisyonundaki bir stoperi, bugün siz 5-6 milyon euro bonservis ile ancak alabilirsiniz.
Ekuban’ı aldığımız zaman 300 bin euro ödüyorduk. 1 milyon euro’ya bonservisini aldık ikinci sene opsiyon hakkımızı kullandık. Bugün bonservisi farklı rakamlarla telaffuz ediliyor. Bizden önceki dönemde ödenmemiş menajer komisyonu 17 milyon euro’ydu. Şu andaki Trabzonspor kadrosunun gideri de 17-18 milyon euro
ÖDEME ŞANSIMIZ YOK
Bizim Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’ın oyuncularına ödediği parayı oyunculara ödeme şansımız yok, ödenmiyor da ödenemiyor da. Bunun en güzel örneği 2016-17 ve 18’de yaşadık. İsmini veremeyeceğim; bir oyuncunun bonservisi, menajer komisyonu ve kendine ödene paranın Trabzonspor’a 3 yıllık maliyeti 21 milyon Euro. Sizin sabit gelirinizin bugünkü rakamlarla baktığınızda 21 milyon euroyu olduğu yerde siz bir oyuncuya bu parayı nasıl verebilirsiniz? Veremezsiniz. Onun için meşakkatli ama sabretmemiz gereken yolu seçmemiz gerekiyor. Burada da belirli ölçüde başarılı olduğumuza inanıyorum.
ERTESİ GÜN MEN CEZASI GELİYOR
Biz Türkiye Kupası’nı alıyoruz, ertesi gün Avrupa kupalarından men cezası geliyor. O da kamuoyuna yanlış anlatıldı. Mutabakat anlaşması 2016 – 2018 arasını kapsıyordu. O mutabakat anlaşması ihlal edildiği için Trabzonspor, Avrupa kupalarından men cezası aldı. Pandemi sürecinde bizim gelir kaybımız %40 civarında. Bunu sadece seyirci, ürün satışı olarak değerlendirmeyelim. Bunun içerisinde tabii ki naklen yayın gelirlerindeki düşüş var. Seyirci geliri sıfır. Ürün satışı %60’a yakın azaldı.
UĞURCAN İÇİN TEKLİFLER VARDI
Uğurcan ile alakalı geçen sene yapılan birkaç teklif vardı. Tabii bu pandeminin etkisinde olan kulüplerde şimdi şöyle söyleyeyim pandemi olmasaydı Sörloth 20 değil 35 milyon euro’ya giderdi. Uğurcan’a yapılan her iki teklifte Uğurcan’la da konuştuğumuz zaman bir değerlendirme yaptık çocuğun kendisi de gitmek istemedi. Benim değerim bu değil dedi. Orada da kendisi çok dik ve uzlaşıcı durdu. Yani kulüp tarafında durdu. Bu çok önemli. Bir oyuncuyu satacağınız zaman eğer oyuncu alıcı kulüp tarafındaysa orada eliniz baya zayıflıyor. Uğurcan kulüp tarafında durdu. Kulübün çalışanı gibi hareket etti. Kulübün çalışanı evet. Profesyonel oyuncusu ama finansal anlamda da CFO gibi davrandı. Geçen seneki teklifler bizim beklentimizin %30 altındaydı. Şu anda konuşulan rakamlar bir anlamda bizim beklentilerimizle örtüşüyor
BİR EKOLÜN TEMSİLCİLERİ
Netice itibariyle Çakır’a baktığımız zaman bir Trabzonspor penceresinden bakacağız. Türkiye Süper Ligi penceresinden bakacağız. Diğer taraftan da Dünya Kupası elemelerinde var Avrupa Kupası finallerine giden Dünya Kupası elemelerinde de 7 golle 6 puanla Lider konumunda olan bir ülkenin 1 numaralı kalecisi. Değerlendirmeye aldığımız ama bunları değerlendirmemiz lazım bizim. Diğer taraftan şunu söyleyeyim. Uğurcan Çakır veya Yusuf Yazıcı veya Abdulkadir Ömür bunlar sadece Trabzonspor Kulübü’nün futbolcusu olarak değerli futbolcusu olarak pek doğru bakış açısı olmaz. Yusuf, Abdulkadir ve Çakır bunlar bir felsefenin temsilcisi aslında. Bir ekolün temsilcileri. Bir hikayenin kahramanları. Trabzonspor gerçeğinin kahramanları. Trabzonspor altyapısının yetiştirdiği, Trabzonspor altyapısından yetişip kulübüne ve ülke futboluna hizmet eden ülke futboluna değer katan oyuncular olarak değerlendirmek lazım. Bir de sık sık özellikle son zamanlarda medyada bir hayli konuşuldu, tartışıldı. Diğer kulüplerin futbolcularıyla karşılaştırılmalarını ben doğru bulmuyorum. Bu yönüyle baktığımız zaman bu oyuncuları bizim çok farklı ve ayrı bir yere koymamız lazım.
BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ
Adalet mi istiyoruz yoksa adaletsizlikten pay mı istiyoruz? Ona yapıldı bana da yapılsın mı, ona çalındı bana da çalınsın mı? Yoksa ikimize de değil mi? O düdük ortaya çalınsın, bu kararlar ortaya verilsin. Bu kurallar bütün kulüplere eşit olarak uygulansın. Birlik olun, birlik olalım, birlikte hareket edelim. Kulüplerimizin çok enteresan, biz de dahil. Maç bitiyor, canınızı sıkan bir şey varsa geçiyorsunuz kameraların karşısına adalet istiyoruz, doğru yönetim istiyoruz, haksızlıkların önüne geçilmesini istiyoruz… Kulüpler Birliği toplantısında dedim ki, galiba hepimiz bunu istiyoruz. Hepimiz adalet istiyorsak, hepimiz futbolun bir düzen içerisinde, adil rekabet kuralları içerisinde oynanmasını istiyorsak o zaman birlikte hareket etmemiz gerek.
FIFA’ya yapmış olduğumuz başvuru şu; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir kararı vardı. Bu yanılmıyorsam 2010 yılında açılan bir dava 10 yıllık bir süreç içerisinde sonuçlanıyor. Yapılan araştırmalar ve incelemeler neticesinde Türkiye Futbol Federasyonu’nun kurullarının bağımsız olmadığına hükmediyor.
FIFA’NIN BİR TALEBİ ZATEN
TFF’nin sürekli olarak söylediği bir şey var. Biz özerkiz bize kimse karışamaz veya kurulların vermiş olduğu karar yargıya taşınamaz. Doğru, orada bir sıkıntı yok. Biz yargıya taşımadık zaten. Orada yalnız sizin, yani idari ve mali yönden TFF’nin özerk olması FIFA’nın bir talebi zaten. FIFA diyor ki, eğer üye olmak istiyorsan önce idari ve mali anlamda özerk olmalısın. Sana ülkende senin çalışmalarına hiç kimse müdahale edememeli
KAÇ MHK DEĞİŞTİ?
Son 2 sene içerisinde kaç MHK değişti? Yusuf Namoğlu, Sabri Çelik, Zekeriya Alp, Serdar Tatlı. Tartışmalar bitti mi? Bitmedi. Niye? Sistem bozuk çünkü. Yapı bozuk. Daha önce de ifade ettiğim gibi, arabanın motoru bozuk. Sen tekeri değiştirdin, araba yürümüyor. Prizde elektrik yok, sen fişi neden değiştiriyorsun? Sıkıntı sistemde, tamamen bağımsız olması lazım. Adil rekabet düzeninin sağlanabilmesi için, kulüplerin bağımsız kurullarının oluşturulması yönünde bir mücadele vermeleri lazım. Kurullar oluşturulurken, içeriye adam sokayım mücadelesi olmamalı. Seçim olduğunda, işin o tarafı unutulacak.
