Enerji kaybı, motivasyon eksikliği, diğerlerine karşı negatif tutum ve kendini geri çekme şeklinde ortaya çıkan tükenmişlik sendromu, çoğunlukla depresyonla karıştırılabiliyor.
Tükenmişlik sendromunu depresyondan ayıran en önemli özelliğin çalışma hayatıyla ilgili olduğunu belirten uzmanlar, “Depresyon, çalışma hayatıyla ilişkili bir kavram değildir ve her türlü yaşamsal olaydan kaynaklanabilir. Oysa tükenmişliğe neden olan sadece iş yaşamıdır” uyarısında bulunuyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Gülçin Şenyuva, tükenmişlik sendromu ile Enerji kaybı ve motivasyon eksikliği
Tükenmişlik sendromunun “profesyonel bir kişinin mesleğinin anlamı ve amacından kopması, hizmet verdiği insanlar ile artık gerçekten ilgilenemiyor olması” biçiminde tanımlandığını belirten Gülçin Şenyuva, “Tükenmişliğin ana özellikleri enerji kaybı, motivasyon eksikliği, diğerlerine karşı negatif tutum ve aktif olarak diğerlerinden geri çekilmeyi içerir. Tükenmişliğin duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlık hissi olmak üzere üç boyutu bulunmaktadır” dedi.
İlgili haberimiz: Tükenmişlik sendromu ve depresyon birbirinden farklı
Tükenmişlik sendromunun depresyonla karıştırabildiğini kaydeden Gülçin Şenyuva,
depresyon ve tükenmişlik sendromunun benzer belirtileri olmasına rağmen farklı sorunlar olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Tükenmişlik sendromu ve depresyon arasındaki ilişki araştırıldığında tükenmişliğin depresyonla ilişkili olduğu ancak kendine özgü özelliklerin olduğu ve tükenmişliğin depresyonun bir alt tipi olmadığı belirlenmiştir.
Depresyonu tükenmişlikten ayıran en önemli özellik, depresyonun çalışma hayatıyla ilişkili bir kavram olmaması ve her türlü yaşamsal olaydan kaynaklanabilmesidir. Oysa tükenmişliğe neden olan sadece iş yaşamıdır.
Çalışmalarda duygusal tükenme ile depresyon arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir. Kişide var olan depresyonun iş ortamını olumsuz yönde etkileyerek tükenmişliğin daha da artmasına neden olabileceği bilinmektedir.”
Depresyon belirtileri
Depresyonun, tüm yaş gruplarında en sık rastlanan psikiyatrik rahatsızlıklardan biri olduğunu kaydeden Klinik Psikolog Gülçin Şenyuva, depresyonun bilişsel, fizyolojik-davranışsal ve duygusal olmak üzere 3 farklı grupta belirtileri olduğunu ifade etti.
- Bilişsel belirtiler: Konsantrasyon sıkıntıları, kararsızlık, öz saygının azalması, umutsuzluk, intihar düşünceleri gibi belirtiler
- Fizyolojik ve davranışsal belirtiler: Uyku ve iştah problemleri, psiko-motor problemler, yorgunluk, hafıza problemleri
- Duygusal belirtiler: Üzüntü, çöküntü, durgunluk, isteksizlik, umutsuzluk, karamsarlık ve çaresizlik hissi
Belirtiler iki hafta sürüyorsa dikkat!
Belirtilerin en az iki hafta süreyle hemen hemen her gün olması durumunda depresyon tanısı konulabildiğini kaydeden Klinik Psikolog Gülçin Şenyuva, depresyonun uygun bir tedavi sonucunda kişilerde %80-90 arası başarılı sonuçlar elde edildiğini söyledi.
Gülçin Şenyuva, “Depresyonun tedavisi için farmakolojik tedaviler, elektro konvülsif tedaviler ve psikoterapiler yer almaktadır. Psikoterapi sürecinde çeşitli kognitif ve davranışçı teknikler kullanılarak bilişsel, duygusal ve davranışsal depresif yapılanma değiştirilir. Kanıta dayalı araştırmalar, KDT’nin depresyon tedavisinde etkili bir terapi olduğunu göstermektedir” dedi.
Depresyon, tedavi edilmelidir
Depresyon belirtilerinin olması ve kişinin yaşamını belirgin olarak etkilemesi halinde mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini kaydeden Gülçin Şenyuva, “Tedavide amaç akut dönemde iyilik halinin sağlanması, sürdürme döneminde iyilik durumunun devamı, idame döneminde yeniden hastalanmasının engellenmesidir” dedi.