Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Biyokimya Merkez Laboravutarı Sorumlusu Prof. Dr. Erel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bilimin, her gün kendini yenileyen ve yeni araştırmalar yapılması gereken kapsamlı bir alan olduğunu söyledi.
Tüm bilim alanlarında son 60 yılda yayımlanmış makaleler arasında 5 ve daha fazla makalesi olan, 7 milyona yakın yazarın değerlendirildiği ve en üst yüzde 1,5 dilimindeki bilim insanlarının listelendiği uluslararası çalışmanın, “PLOS Biology” dergisinde yayımlandığını anlatan Erel, çalışmanın koordinatörlüğünün Stanford Üniversitesi tarafından yapıldığını aktardı.
Erel, “Çalışma ile tüm bilim alanlarında dünyadaki en etkin 100 bin bilim insanının çalışmaları ve faaliyetleri ölçülüyor. Şimdiye kadar 3 farklı parametre ile değerlendiriliyordu, şimdi yeni kriterler de ortaya kondu. Bilim insanlarının yaptığı yayın sayısı, atıf sayısı gibi kriterler mevcuttu. Yeni olarak tek isim yayın sayısı, tek isim yayının aldığı atıf sayısı gibi 35 farklı ölçüt daha belirlendi.” bilgisini verdi.
“Çalışmaların 10’u somut ürünlere çevrildi”
Prof. Dr. Erel, bu çalışmanın içinde bu yıl çok sayıda Türk bilim insanının da yer aldığını ifade ederek, “Dünyanın en etkili 100 bin bilim insanı listesinde, Türkiye’den tüm alanlardan 196 bilim insanı girdi. Bunun 30’unu tıp alanında çalışmalar yapan bilim insanları oluşturdu. Tıp alanında da en yüksek sıralamada ismim yer aldı.” diye konuştu.
Bu başarıyı almasında en önemli etkenin, yılmadan çalışmak olduğunu dile getiren Erel, sözlerine şöyle devam etti:
“Bugüne kadar 436 uluslararası alanda tam metin olarak makalem yayımlandı. Bunlara yapılan 16 binin üzerinde atıf var. Ayrıca, bu çalışmaların 10’u somut ürünlere çevrildi. Çalışmalar dünyanın en iyi dergilerinde yayımlanırken, çok sayıda atıf alırken aynı zamanda bazıları ürüne de dönüştürüldü. Ürünler, araştırmacılar tarafından kullanıldı, endüstriye uygulandı, endüstriyel üretim gerçekleştirildi, yerli ve milli olarak üretildi ve şu anda 25 ülkeye ihraç ediliyor.
Bu ürünlerden biri, dünyada ilk ve tek olan ‘oksidatif stres’ diye isimlendirilen, vücuttaki kimyasal stresi ölçen bir test kiti. Böyle bir kitin dünyada bir örneği yoktu, bunu yerli ve milli kaynaklarla geliştirdik, icat ettik, yayımladık, ürüne dönüştürdük.”
Prof. Dr. Erel, bunun yanı sıra yine vücuttaki çeşitli kimyasalları ölçen farklı bir kit geliştirdiklerini anlatarak, bunun da uluslararası yayınlarda yayımlandığını ve endüstriyel olarak da üretiminin yapıldığını söyledi.
“Bilimde de Türkiye’nin yükselişi artmaktadır”
Bilim insanı olmanın bir hayat tarzı olduğunu ve büyük fedakarlık gerektirdiğini, ancak aynı zamanda mutluluk verici bir duygu olduğunu belirten Erel, tüm gençleri araştırma, geliştirme çalışmalarının içinde olmaya çağırdı.
Erel, “Asistanların çoğunda bilimsel isteği zayıf buluyorum. Bunu artırmamız lazım. Araştırmalar mutlaka inovasyona kaydırılmalı. Sadece çalışmalar okunup atıf alınmasıyla sonuçlanmamalı ve ürüne dönüşerek katma değer ve sosyal fayda sağlamalı, bireye, topluma fayda getirmeli.” diye konuştu.
Ar-Ge faaliyetlerinin çok keyifli olduğu kadar sabır da istediğini vurgulayan Erel, şunları kaydetti:
“Bugün bir Türk bilim insanı, 20-30 sene önceki ülkenin tüm potansiyel üretiminden daha fazla bilim üretme sayısına ulaşmış bulunmaktadır. Ülkemizin bu alanda imkanları, teşvikleri çok fazladır. Bilimsel çalışma yapmak isteyen için hiçbir engel yoktur. Bu alanda Türkiye çok hızlı ilerlemektedir. Yerli ve milli olarak geliştirilen ürünler marketlerde görülecektir. Diğer alanlarda olduğu gibi bilimde de Türkiye’nin yükselişi artmaktadır.”