“Raporun en büyük eksikliği, AB’nin bu süreçte kendi sorumluluk ve taahhütlerine yer vermemesidir” ifadesini kullanan Kaymakcı, gazetecilere yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
POPÜLİST BAKIŞ AÇISI
“Bu rapor AB’nin kendi varoluşsal krizlerini yansıtmaktadır. AB ülkemize maalesef tarafsız yaklaşamamakta, Türkiye’deki durumu tespit edememektedir. Popülist bakış açısı kurumlara sirayet etmiştir. AB ile ilişkilerimizin temeli tam üyeliğe dayanmaktadır, AB çıkarlarına hizmet eden bir ilişkiden yana değiliz. Raporda Türkiye’nin AB’den uzaklaştığına dair geçersiz bazı ifadeler var. Türkiye sapasağlam yerinde. Türkiye Avrupa’nın parçasıdır. Türkiye, Avrupa’dır. Şunu da görüyoruz ki, AB’yi Avrupa değerlerinden uzaklaştırmaya çalışan, AB’yi aday ülke Türkiye’den uzaklaştırmaya çalışan bazı çevreler de var. Biz bunlara Türkiye ve Avrupa’nın lehine gelişmeler olmadığı için itibar etmek istemiyoruz.”
GÜMRÜK BİRLİĞİ ÇAĞRISI
“AB, Türkiye’ye yaklaşmak istiyorsa, Gümrük Birliği’ni güncelleme müzakerelerini süratle başlatabilir. Özellikle siyasi kriterler, yargı ve temel haklar faslına ilişkin bölüm raporun, belli çevrelerin iddialarını yansıtmaktan öteye geçemediğini göstermektedir. Türkiye, karşı karşıya olduğu tehditlere rağmen özgürlük-güvenlik dengesini sağlamak için yoğun çaba sarf etmektedir. Türkiye, önlemlerini de hukukun üstünlüğü, Avrupa Sözleşmeleri ve uluslararası hukuk çerçevesinde almış ve hukukun üstünlüğünü her zaman koruma gayreti içinde olmuştur.”
FETÖ TEPKİSİ
“AB, karşı karşıya kaldığımız tehditlerin mevcudiyetini teslim etmekle birlikte, tehditlerin boyutlarını ve tedbirlerin ne denli elzem olduğunu anlamaktan uzak görünmektedir. Raporda terör örgütü PKK’nın, AB’nin terör örgütleri listesinde yer aldığının ve FETÖ’nün ülkemiz tarafından terör örgütü tarafından görüldüğünün vurgulanması önemlidir. Ancak metinde FETÖ terör örgütünden sivil toplum örgütüymüş gibi ‘Gülen hareketi’ şeklinde bahsedilmesi kabul edilemez.”