Spor Arena/Uğur MELEKE – 1990’daki Bolu-Beşiktaş karşılaşması yayıncılıkta devrim yaptı. 1988’deki G.Saray-Neuchatel karşılaşması kulüpler bazındaki uluslararası başarıların yolunu açtı. 2000’deki G.Saray-Arsenal maçı UEFA Kupası’nı getirdi.
Dün Ertuğrul Abi (Özkök), dünya futbol tarihini değiştiren 8 maçı kaleme almıştı. Ben de bugün Türk futbol tarihini değiştiren 8 müsabakayı seçmeye çalıştım. İçlerinde yaşım tutmadığı için şahit olamadıklarım var. Ve de listeyi 8’e indirgerken üzülerek elediklerim… Mesela A Milli Takım’ın 1956’daki Macaristan zaferi, Fenerbahçe’nin Manchester City, Beşiktaş’ın Barcelona galibiyetleri gibi bazı maçları dışarıda bırakmak zorunda kaldım. Bu listede olmayı hak eden bence en az 8 maç daha vardı, onlarla ilgili şimdiden af diliyorum sizlerden.
BiR ASRIN GURUR VESiKASI
17 MART 1954, İSPANYA-TÜRKİYE
Yirminci asırda aldığımız tek Dünya Kupası vizesi. Elemenin ilk ayağında Madrid’de 4-1 kaybediyoruz. Üç gün sonra Mithatpaşa’daki rövanşta ilk 11’imizde 8 değişiklik yaparak 1-0 kazanıyoruz. O günlerde futbolda ‘gol averajı’ kaidesi hayata geçmediği için üçüncü maç, tarafsız sahada, Roma’da oynanıyor ve 2-2 sonuçlanıyor. 11 yaşındaki İtalyan futbolsever Franko’nun çektiği kurayla Türkiye, tarihindeki ilk Dünya Kupası biletini alıyor. Not: 90 yıllık Dünya Kupaları finalleri tarihinde maç başına 2 gol ortalamayı bulan yalnızca 4 ülke var: Brezilya, Almanya, Macaristan ve Türkiye… Katıldığımız iki turnuvada toplam 10 maç oynadık ve 20 gol attık.
YÜKSELME DEVRİNİN BAŞLANGICI
9 KASIM 1988, GALATASARAY-NEUCHATEL
Türk futbolunun çeyrek asırdan fazla süren duraklama devrini bitiren maç. Galatasaray’ın 3-0’ın rövanşında 5-0 kazandığı, Levent Özçelik’in ‘bahardan kalma bir gün’de radyo anlatımıyla efsaneleştiği bir şaheser. Daha sonra yargıya taşınan maçın sonucu aynen tescil edilmiş, ancak Galatasaray aldığı cezalar nedeniyle Monaco ile Almanya’da, Steaua ile İzmir’de oynamak zorunda kalmıştı.
FUTBOL YAYINCILIĞI DEVRİMİ
4 ŞUBAT 1990, BOLUSPOR-BEŞİKTAŞ · BOLUSPOR
Başkanı Yılmaz Becikoğlu’nun Türk futbolunda bir devrime imza attığı gün. Becikoğlu, kendilerine tüm sezon için yalnızca 15-20 bin dolar gibi cüzi bir ödeme yapan TRT kameralarını stada sokmayarak, bugünkü 500 milyon dolarlık yayın anlaşmalarının temelini atmıştır. Not: Beşiktaş’ın 5-1 kazandığı maçta Feyyaz Uçar’ın attığı bir gol, o günkü kaos ortamı nedeniyle çekilememişti. Feyyaz, kaydedilemeyen bu sayısını, kariyerinin en güzel golü olarak tarif eder.
ALTIN ÇAĞIN ANAHTARI
27 EKİM 1993, TÜRKİYE-POLONYA
Amerika’94 elemeleri sırasında Sepp Piontek’in görevinden ayrılmasının ardından, Fatih Terim yönetiminde çıktığımız ilk maç. San Marino’ya ilk gol ve ilk puan sevinçlerini yaşattığımız bu elemelerde, son iki prestij maçında Terim’in göreve gelmesiyle Türk futbolunun altın jenerasyonu da mesaiye başlamıştı. Daha sonra birlikte büyük başarılara imza atacak bir neslin parçalarından Abdullah Ercan, Emre Aşık, Ertuğrul Sağlam ve Bülent Uygun’un ilk milli maçları buydu. Sahadaki bunca yeni ve genç isme rağmen 2-1 kazanmayı başarmıştık.
FUTBOL TARİHİMİZİN ZİRVESİ
17 MAYIS 2000, GALATASARAY-ARSENAL
Peşi sıra Avrupa Süper Kupası’nı kazanacak, Euro 2000’de çeyrek final, 2002 Dünya Kupası ve 2003 Konfederasyonlar Kupası’nda yarı final görecek şahane bir neslin altın madalyası. Türk futbolunun Avrupa kupalarındaki zirvesi. Galatasaray’ın penaltılarla 4-1 kazandığı bu maç, Türk futbolcularının Avrupa’nın 5 büyük ligine dağılmasının da fitilini ateşleyecekti. Kısa süre içinde Emre-Okan Inter’in, Ümit Milan’ın, Fatih Mallorca’nın, Hakan Ünsal Blackburn’ün yolunu tutacaklardı. Not: Bu kupa sonrası Türkiye, 2001’de ilk kez UEFA ülkeler sıralamasında yedinci basamağa çıktı. Ve Avrupa kupalarına 6 takım gönderdik.
TEL ÖRGÜLERE VEDA
13 AĞUSTOS 2000, DENİZLİSPOR-GALATASARAY
Türk futbolunda ‘tel örgüsüz tribün’ devriminin yapıldığı maç. Bu devrimin yurt sathına yayılması zaman almış, 2003’te Avni Aker’in de tel örgülerinin kaldırılmasıyla direnç kırılmıştı. Not: 31 Temmuz 2003 tarihli Sabah gazetesinde Trabzon’da tel örgülerin kaldırılmasıyla ilgili fikri sorulan spor yazarlarının hemen hepsi, devrime karşı. Hatta birisi, “Tel örgüler kaldırılmasın, aksine elektrik verilsin” görüşünde.
GÜNEY KIBRIS GARABETiNiN SONU
26 TEMMuZ 2005, ANORTHOSIS-TRABZONSPOR
Türkiye A Milli Futbol Takımı’nın tarihte Güney Kıbrıs ile maçı yok. Avrupa kupalarında da 1986’daki BeşiktaşApoel eşleşmesinde misafir takım sahaya çıkmamıştı. O yüzden Trabzonspor’un resmi olarak tanımadığımız, direkt uçuş dahi olmayan bir ülkeye yaptığı seyahat ve oynadığı o ilk maç değerli. Bordo mavililer, özel koşullarda oynanan karşılaşmayı 3-1 kaybetmişti.
STAT DEVRİMİNİN ATEŞLEYİCİSİ
16 ŞUBAT 2002, FENERBAHÇE-GALATASARAY
Bugün Türkiye, tek başına Avrupa Şampiyonası düzenleyecek tesislere sahipse, 3-5 yılda bir kıtanın büyük finallerinden birine ev sahipliği yapıyorsa, bunda Şükrü Saracoğlu Stadı’nın 53 bin kapasiteye çıkarılma adımının büyük rolü var. Aziz Yıldırım ve yönetiminin 6.5 yıl süren çabalarıyla kademe kademe yenilenen stadın açılışı 2002 kışındaki Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla yapılmıştı. 2006 kışındaysa stat, tam kapasiteyle devreye girmişti. 4 kırmızı kartlı maçın galibi ise Fenerbahçe olmuştu (1-0).
BiR DE BONUS: GERi DÖNÜŞÜN KRALLARI
15 HAZiRAN 2008, TÜRKiYE-ÇEK CUMHURiYETi
Puan, averaj ve gol sayısı eşitlenen iki takımın bir Avrupa Şampiyonası’nda ilk kez uygulanacak direkt penaltılar için dakika saydığı sırada gelen Nihat’ın golüyle kopan bir kasırga. Bu maç sonrası İsviçreli Blick gazetesi, Türk Milli Takımı için ‘geri dönüşün kralları’ manşetini atmıştı. İsviçre ve Hırvatistan karşısında 1-0’dan, Çekler karşısında 2-0’dan geri dönen Türkler, Almanya karşısında da direkten dönmüştü. Bu maç sonrası Türk futbolu 10 yıllığına duraksadı, ta ki şu Merih’li-Çağlar’lı-Cengiz’li jenerasyonu yakalayana kadar.