Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, çölleşme ve erozyonla mücadele konusunda Bakanlığın yaptığı çalışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de çölleşme ve erozyonla mücadele çalışmaları kapsamında 2011-2018 yıllarında 327 uygulama projesi yapıldığını ifade eden Pakdemirli, bunların genel olarak yukarı havza sel kontrolü, baraj havzalarında yeşil kuşak ağaçlandırma, çığ kontrol, heyelan tehlike haritaları, entegre havza rehabilitasyon, taş kaya yuvarlanması ile genel toprak muhafaza, ağaçlandırma ve yaban hayatı koridoru projeleri olduğunu söyledi.
Pakdemirli, bu yıl içerisinde yine söz konusu alanlarda 55 uygulama projesi hayata geçireceklerine işaret ederek, “Dünyada orman alanlarındaki azalma geçtiğimiz 10 yıl içinde yıllık ortalama 5,2 milyon hektar olurken, Türkiye son 10 yılda yaptığı ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve rehabilitasyon çalışmaları ile orman varlığını artıran ülkeler arasında üst sıralarda yer almıştır. Türkiye, son 30 yılda orman alanını yüzde 6, orman servetini ise yüzde 40 artırmayı başarmıştır. 2030 yılına kadar orman varlığını ülke yüzölçümüne oranını yüzde 30 düzeyine ulaştırmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
“Erozyonla taşınan toprak miktarını 130 milyon tona indirmeyi hedefliyoruz”
Pakdemirli, Türkiye’nin, Çin ve Hindistan’dan sonra dünyada en fazla ağaçlandırma yapan üçüncü ülke olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Tüm bu faaliyetlerimize bağlı olarak 1970’li yıllarda Türkiye’de erozyonla taşınan toprak miktarı yılda 500 milyon ton iken yapılan ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmaları, baraj havzalarının ağaçlandırılması, meraların iyileştirilmesi, aşırı otlatmanın önüne geçilmesi, zirai alanlarda gelişmiş sulama teknolojilerinin uygulanması neticesinde bu rakam 2018 yılı itibarıyla 154 milyon tona indirilmiştir. 2023 hedefi olarak bu miktarın, Bakanlığımızca geliştirilen erozyon tahmin ve bilgi sistemi sonuçlarına bağlı olarak tarım, orman ve mera alanlarında alınacak tedbirlerle 130 milyon tona indirilmesi hedefleniyor.”
Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünün çölleşme ve erozyonun takip edilmesi konularında izleme sistemleri oluşturduğuna işaret eden Pakdemirli, çölleşme takibi için Türkiye Çölleşme Modeli ve Risk Haritası oluşturulduğuna dikkati çekti. Pakdemirli, Türkiye’de çölleşmenin izlenmesiyle ulusal ölçekte çölleşme istatistiklerinin üretildiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Oluşturulan sistem sayesinde çölleşme açısından tedbir alınması gereken öncelikli alanlar belirlenmekte ve bu sayede, tahrip olan arazilerin iyileştirilmesi ve arazinin korunması ile sürdürülebilir kullanımı sağlanmış olacaktır. Çalışmalar sonucunda yüksek riskli bölgelerin Konya/Karapınar, Iğdır/Aralık, Şanlıurfa/Ceylanpınar ve Tuz Gölü havzası olduğu tespit edilmiştir. Orta-yüksek riskli bölgeler ise Konya/Ereğli, Karaman bölgesi, Şanlıurfa, Mardin, Batman hattı ile Eskişehir çevresidir.”
“Su erozyonu en fazla Fırat-Dicle havzasında yaşanıyor”
Bunun yanında, Türkiye Su Erozyonu Modeli ve İzleme Sistemi (DEMİS) ile Ulusal Dinamik Rüzgar Erozyonu Modeli ve İzleme Sistemi’nin (UDREMİS) geliştirildiğine işaret eden Pakdemirli, su erozyonu modeliyle yapılan izleme çalışmalarıyla Türkiye’de her yıl maksimum 642 milyon ton toprağın su erozyonu sonucu harekete geçtiğinin belirlendiği anlattı.
Pakdemirli, ortalama hektarda 8,24 ton toprağın her yıl su erozyonu sonucu yer değiştirdiğini belirterek, bu miktarın Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 60,28’sinde çok hafif, yüzde 19,13’ünde hafif, yüzde 7,93’ünde orta, yüzde 5,97’sinde şiddetli ve yüzde 6,7’sinde çok şiddetli erozyon olarak dağılım gösterdiğine dikkati çekti.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından akarsularda askıda taşınan toprak miktarının ise Akım Gözlem ve Sediment Gözlem istasyonları vasıtasıyla ölçüldüğüne değinen Pakdemirli, “Halen aktif ve daha önceki yıllarda aktif olarak kullanılan 300 istasyon verisinin ölçüm değerlerinin analiz edilmesiyle 154 milyon ton toprağın akarsularımız tarafından taşındığı belirlenmiştir. Bu da hektarda yılda yaklaşık 2 ton toprağın akarsular tarafından taşınması anlamına gelmektedir. Su erozyonu ile taşınan toprak miktarı en fazla Fırat-Dicle havzasıdır. Ülkemizde rüzgar erozyonuna en fazla maruz kalan alanlar ise Konya’nın Karapınar ile Iğdır’ın Aralık ilçeleridir.” değerlendirmesinde bulundu.