Türk meyve suyu endüstrisinin dünya genelinde önemli ve saygın bir yere sahip olduğunu belirten Diren, endüstrisinin yönetim ofisleri ve üretim tesisleriyle Türkiye’nin dört bir yanına yayıldığını, dönemsel ihtiyaçlara da paralel olarak 60 ile 100 bin kişi arasında değişen bir istihdam hacmi oluşturduğunu bildirdi.
Türkiye’nin yaklaşık 20 milyon ton düzeyinde gerçekleşen yıllık meyve üretiminden yıllık bazda 1,3 milyon ton işlendiğini dile getiren Diren, bunun yüzde 25’inin iç pazar için, yüzde 75’inin de ihracat pazarına sunulan ürünler için kullanıldığını aktardı.
Kişi başı meyve suyu tüketimde Türkiye’nin henüz yıllık 10 litre ile düşük bir seviyede olduğunu belirten Diren, “Dünyaya baktığımızda, kişi başına düşen meyve suyu tüketimi, ülkemize kıyasla 2 ila 4 kat daha fazladır. AB ülkelerinde tüketim ortalaması yılda kişi başına 18 litre düzeyinde, Almanya’da ise 30 litreye ulaşıyor. Türkiye’de görece düşük kalan tüketimde, ÖTV yükünün de payı var. ÖTV uygulaması, nektar ve meyveli içecek kategorisini olumsuz etkiliyor. Meyve içeriği ve tüketicinin damak zevkine uygunluğu ile kategorinin pazar payı en yüksek ürünü nektarların, tüketiminin artmasının tarıma ve ekonomiye değer daha yüksek fayda sağlayacağı görüşündeyiz.” ifadelerini kullandı.
“Yüzde 95’e varan dış ticaret fazlasıyla ülke ekonomisine yarar sağlıyor”
Ozan Diren, Türkiye’nin meyve suyu ihracatının, 350 milyon dolar seviyesine yaklaştığını ve meyve suyunun, Türkiye ekonomisi için katma değerli bir ihraç ürünü olma özelliği taşıdığını söyledi.
Meyve türlerine göre değişim göstermekle birlikte meyve suyunun, meyvenin kendisine oranla dört kadar daha katma değerli bir ihraç ürünü haline gelebildiğine dikkati çeken Diren, “Bir diğer önemli nokta, ithal girdisi yüzde 5’lerde kalan endüstrimiz, yüzde 95’e varan dış ticaret fazlasıyla ülke ekonomisine de yarar sağlamaktadır. Öte yandan meyve suyu ihracatı, ülkemiz meyvelerinin değerlendirmesinde dönemsellik baskısını ortadan kaldırır, ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesini sağlar. Endüstrimizin ülke ekonomisine katkılarını artırmak için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Yakın zamanda, Güney Kore’deki vergi düzenlemelerini Serbest Ticaret Anlaşması vesilesi ile lehimize çevirdik ve Türk meyve suları bu pazarda daha da rekabetçi bir hale geldi.”
“En fazla ihracat Amerika, Güney Kore, Hollanda, Birleşik Krallık, Almanya’ya yapılıyor”
Türkiye’nin dünya genelinde 100’ü aşkın ülkeye meyve suyu ihracatı gerçekleştirdiğini ifade eden Diren, “2020 yılı itibarıyla Amerika, Güney Kore, Hollanda, Birleşik Krallık, Almanya en fazla ihracat gerçekleştirilen ülkeler olmuştur. Yeri gelmişken şunu da ifade etmek isterim ki meyve suyunun kıymeti, dünya genelinde ülkemizde olduğundan daha iyi bilinmektedir.” dedi.
“2021’de de çift haneli büyüme hedefliyoruz”
Endüstrinin meyve suyu ihracat hedefine de değinen Diren, “TÜİK verilerine göre Türkiye’nin meyve suyu ihracatında, Ocak-Şubat 2021 döneminde, bir önceki yılın aynı döneminde oranla yaklaşık yüzde 18 artış oldu. Endüstrimiz, 2021 yılında Türkiye’nin meyve suyu ihracatını geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi potansiyeli azami derecede kullanarak çift haneli büyümeyi hedeflemektedir. Tabii burada sektörün kontrol edebileceği ve edemeyeceği pek çok değişkenin olumlu, olumsuz etkisini de göz ardı edemeyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kısa çalışma ödeneğine başvurulmadı”
Ozan Diren, küresel salgının meyve suyu sektörüne etkilerine ilişkin soruları da yanıtladı.
“Meyve suyu endüstrisi ve gıda sektörünün geneli, salgın sürecinde örnek bir davranış sergiledi, sergiliyor.” diyen Diren, salgın döneminin, sağlıklı koşullarda el değmeden üretilmiş ambalajlı gıda ürünlerinin önemini artırdığına dikkati çekti.
Meyve suyu endüstrisi ve içecek sektörü genelinde, kısa çalışma ödeneğine başvurulmadığını belirten Diren, şunları kaydetti:
“Pandeminin olağanüstü şartlarında, endüstrimizde ve gıda sektörü genelinde çalışan ve toplum sağlığını korumak için ilave tedbirlerle üretime, yurt içi tedarike ve ihracata devam edildi. Kamu yönetimi de hem alınan tedbirlere, hem de tedarikte sürekliliğe destek verdi.
2020 yılında salgının bir diğer önemli etkisi 12 aya yayılan ihracat sevkiyatlarının öne çekilmesi oldu. Lojistik tarafında dünya genelinde yaşanan sorunlar (koyteyner bulma sıkıntısı, deniz aşırı yerlere gidenlerin dönüşlerinin Kovid-19 önlemleri nedeniyle uzun sürmesi, navlun fiyatlarındaki olağanüstü artış) bunun nedenleri arasında yer aldı. Ayrıca sürdürülebilir ürün tedariki endişesi de alıcıları bu yöne sevk etti.”
“Meyve suyunun itibarının olumsuz etkilenmesinin önüne geçilmesi gerekiyor”
Ozan Diren, MEYED’in Türk tarımının sanayi ile desteklenmesi ve sanayinin tarımın çevresinde şekillenmesi, tarım üreticilerinin gelir kaynaklarının geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi yönünde önemli adımlar attığını anlattı.
Türkiye’nin küresel meyve suyu rekabetinde en büyük avantajlarından birinin meyve çeşitliliği olduğunu ancak tarım alanlarının bölünmüşlüğünün ise endüstri açısından bir dezavantaj oluşturduğunu dile getiren Diren, kamu yönetiminin bu konuda önemli adımları hayata geçirdiğini ifade etti.
Meyvecilik yatırımlarında ağaç söz konusu olduğundan, “yatırımların meyvesini vermesi” için minimum 5 yıllık bir süreç gerektiğini kaydeden Diren, “Bu temel gerçeği göz önüne alan finansal mekanizmaların oluşturulması, meyve üreticilerinin desteklenmesi ülkemiz açısından önem taşımaktadır. Meyve suyu zaman zaman üzerinde spekülasyonlar yapılabilen bir ürün. Spekülasyon dememin nedeni, faydalı bir ürünün ve faydalı bir sektörün gerçeklikten uzak görüşlerden negatif etkilenebiliyor olmasıdır. Bu spekülasyonların sektörün gelişimini, daha da önemlisi faydası tüm dünyada kabul gören meyve suyunun itibarını olumsuz etkilemesinin önüne geçilmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hiçbir firmanın, insan sağlığına aykırı şekilde üretim yapması düşünülemez”
Ozan Diren, sosyal medya platformlarında ortaya atılan “meyve sularında kullanılan meyvelerin genel itibarıyla çürük ya da bozuk olduğu” yönündeki iddialara ilişkin ise şunları kaydetti:
“Endüstrimizdeki hiçbir firmanın, insan sağlığına aykırı şekilde üretim yapması düşünülemez. İster tüketime sunulacak ambalajlı ürün olsun, isterse ihraç edilecek konsantre, püre kıvamında ürün olsun, çürük meyve tüm üretimin kalitesini bozar. Bu nedenle, işlenerek meyve suyu haline getirilebilecek ham madde niteliğindeki meyveler, fabrikaya ulaştığında daha mal kabul aşamasında öncelikle kalite mühendisleri tarafından titizlikle ayıklanır. Sonrasında gözden kaçmış bir durum olmaması için başka çürük, işlenmeye uygun olmayan meyveler ayrıştırılarak üretim bandından çıkarılır.
Tüketiciye zarar verecek hiçbir ham maddeyi yasal çerçeve dahilinde kullanmayan endüstrimiz, tonlarca üretimi bozacak kötü meyveleri üretime sokmayı ekonomik açıdan da istemez. Az miktarda dahi çürük meyve, üründe giderilemeyecek bir lezzet ve kalite bozukluğuna neden olur. Bu nedenle, satın alım evresinde çuvallarda ya da kasalarda ilk incelemede görülmeyen çürük meyveler karıştıysa, ki bu zaman zaman olabilen bir şeydir, amaç onların üretim kazanlarına girmemesini sağlamaktır. Bu nedenle endüstri üreticileri, çürük meyvelerin üretim hatlarına girmeden ayıklanması için kalite kontrol sistemlerine önemli yatırımlar yapmaktadır. Hatta işlemeye girmeden münferit gözden kaçma olasılığına karşı, yeniden elle ve gözle bir inceleme / ayıklama işlemi yapılmaktadır.”
“Bakanlık hiçbir şekilde meyve suyu endüstrisiyle ilgili olmaya sosyal medyadaki görüntüler ve iddialar konusunda ivedi bir şekilde inceleme başlattı”
Üretilen ürünlerin gerek iç kontroller gerekse yerli veya yabancı müşterinin veya kamu otoritelerinin talepleri doğrultusunda çok farklı analizlere tabi tutulduğunu belirten Diren, “Bu analizler üründeki kalite bozukluklarını net şekilde ortaya çıkarır. Meyve suyu üreticilerinin, uygunsuz ham madde kullanımı ile üretimini hem ahlaki açıdan hem de ticari olarak riske etmesi mümkün değildir. Ürün kalitesi ve insan sağlığı, endüstrimizin olmazsa olmaz kriteridir. Endüstrimizce üretilen tüm ürünler, yurt içi ve dışında tüketiciye sunulmadan önce akredite laboratuvarlarca kapsamlı testlere tabi tutulmaktadır. Bu testler ürünlerin dünya normlarına uyumlu olup olmadığını denetlemektedir. İddia edildiği üzere çürük meyveden üretilen bir ürünün, bu testleri geçmesi olanaksızdır.” dedi.
Diğer taraftan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, hiçbir şekilde meyve suyu endüstrisiyle ilgili olmayan sosyal medyadaki görüntüler ve iddialar konusunda, toplumsal hassasiyete önem vererek, ivedi bir şekilde inceleme başlattığını bildiren Diren, “Bu inceleme ve sonucunda bakanlıkça yapılan açıklama, konunun endüstrimizle ilgisi olmadığını net bir şekilde göstermiştir. Bu konuyu ivedi bir şekilde ortaya çıkaran Bakanlığımıza ve tüm çalışanlarına bir kez daha teşekkür ederiz.” diye konuştu.
“Tüketicilere aldıkları ürünün ambalajının hasar görmemiş olduğuna dikkat etmelerini öneririz”
MEYED Yönetim Kurulu Başkanı Diren içecek tercihlerinin her bir tüketicinin kendi beğenisine göre belirlendiğini belirterek, sadece meyve içeren, besleyici yönü ağır basan ürünler kadar, meyve içeriğinin daha az yoğun serinletici ürünler de tüketicilerin beklentisini oluşturduğunu ifade etti.
Halk arasında tümüne birden “meyve suyu” denilen ürünlerin, kendi içerisinde bakanlık regülasyonuna tabi farklı kategorilere ayrıldığı bilgisini de paylaşan Diren, sözlerini şöyle tamamladı:
“Meyve içeriği nispeten düşük olsa da meyve içeren ürünler, iyi içecek tercihleridir. Endüstrimizin tüm ürünleri, Türk Gıda Kodeksine tabidir ve çok sıkı denetimler söz konusudur. Meyve sularında koruyucu katkı maddeleri asla kullanılmamaktadır. Bu ürünlerin uzun raf ömrü, pastörizasyon teknolojileri ve ambalaj kalitesi ile sağlanmaktadır. Ürünlerimizin ambalajlarında, içeriklerini çok detaylı bir şekilde açıklayan etiketler yer almaktadır. Tüketiciler, bu etiketleri okuyarak istedikleri bilgilere ulaşabilirler ve gönül rahatlığı ile tüketebilirler.
Yeri gelmişken bir konuyu daha hatırlatmak isterim; meyve suyu ambalajlaması, son derece titiz bir süreçtir. Ancak, özellikle karton ambalajlar, üretim tesisinden market rafına, oradan tüketicinin sepetine uzanan yolculuklarda, zaman zaman hasar görebilmektedir. Hasarlı bir ambalajın içerisine hava sızması, doğal bir ürün olan meyve suyunda bozulmaya yol açabilir. Tüketicilere aldıkları ürünün ambalajının hasar görmemiş olduğuna dikkat etmelerini öneririz. Ambalajlarda bu yönde uyarılar da mevcuttur.”