“Dijital dönüşüme yatırım yapan, veriden anlam çıkaran ve inovasyon kültürünü benimseyen şirketler yeni ekonominin mimarları olacaklar; burada inanılmaz büyük bir pazar söz konusu. Bulut gibi yenilikçi teknolojilere yatırım yapan şirketler bugün yüzde 30 artış yaşıyor.” diyen Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, en büyük hedefinin müşterilerin ve Türkiye’nin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Microsoft’u Türkiye’de sadece satış yapan değil; Türkiye’ye yatırım yaparak Türkiye ile birlikte büyüyen bir kuruluş haline getirmek istiyorum. Türkiye’nin teknoloji ile büyümesine ve katma değer üretmesine katkı sağlamak, aslında Türkiye’yi teknolojiye ikna etmek anlamına geliyor. Bir başka deyişle, söylediklerimizle değil yaptıklarımızla teknolojinin gücüne ve buradaki potansiyele herkesi ikna etmek istiyoruz. Bunun adı bulut olsun, hyper ölçek olsun, sibergüvenlik olsun, 5G olsun, ne olursa olsun. Global teknoloji firmalarının getirdiği teknolojik çözümlerin üzerine kendi yerel gücünü inşa eden, rekabet gücüne teknolojiyle güç katan bir ülke olmamız gerekiyor. Bunun için her alanda teknoloji kasımızı güçlendirmeliyiz. Bunun için de 5 alana odaklanacağız”
YETKİNLİKLERİN GELİŞMESİ İÇİN FARKLI PROGRAMLARIMIZLA DESTEK VERİYORUZ
“Teknolojik gelişmeler artık tüm dünyada aynı anda ve büyük bir hızla oluyor ve söz konusu yenilikler herhangi bir coğrafyadan gelebiliyor.” diyen Özbilgin, şu sözleri kaydetti:
“Eskiden Silikon Vadisi’ni bilişimin kalbi olarak yorumlarken, şimdi birçok ülke ve şirket pekala inovatif çözümleri ile trendleri değiştirebiliyor. Bu sebeple, her kurumun geleceğe hazırlanmak için teknolojik kas gücünü artırması şart. Bunun da net bir formülü var: TEKNOLOJİNİN GÜCÜ: (Yeni Teknolojiler X Yeni Yetkinlikler) .Dijital dönüşümle şekillenen geleceğin dünyasında, insan kaynaklarında aranan yetenekler de farklılaşıyor. Yetkinlik kazandırma çalışmalarında uzaktan eğitim son derece etkili bir araç oldu. Aynı zamanda bilgiye erişimi demokratikleştirmesi ve fırsat eşitliği yaratması açısından da önemli bir fırsat penceresi açtı. Yeni teknolojileri bireylerin ve kurumların kullanımına sunarken, kullanıcıların tkinlikleri artıracağız. Bu alanda Cloud Society gibi “yetkinlik azandırma” programlarımız aracılığıyla AI (yapay zeka), bulut bilişim ve makine öğrenmesi gibi alanlarda birey ve kuruluşlara ciddi katkılar sağlıyoruz”.
HİPER ÖLÇEKLİ BULUT KULLANIMI KRİTİK SEKTÖRLERDE YAYGINLAŞTIRACAĞIZ
Teknoloji gücünü artırmak ve dijital dönüşüm çağında belli bir olgunluk seviyesine ulaşmak isteyen kurumlar; yeni teknolojileri hızla benimsemeli ve kendi dijital kapasitesini, yetkinliklerini geliştirmeli. Bu kapsamda yeni teknolojilerin üretim, perakende, finans, telekom ve kamu sektörlerinde benimsenmesi ve kullanılması için var gücümüzle çalışıyoruz. Özellikle üretim sektöründe gerek MESS ile hayata geçirdiğimiz çalışmalar, gerekse Arçelik, Brisa, Boyner ve Borusan gibi büyük yerli üreticilerle tetiklediğimiz dijital dönüşüm projeleri ile hem sektöre hem de şirketlere rehberlik ediyoruz.” diyen Özbilgin, sözlerine şöyle devam etti:
“Finans sektöründe hiperölçekli bulut kullanımının belli kurumlar tarafından yayınlaştırılması için çalışmalarımız mevcut. Azure gibi kritik bulut altyapı çözümlerimizdeki yatırım fonlarımızı herkese ulaştıracağız. Kamu tarafında da dijital dönüşümün devlet nezdinde hem güvenle kullanılması hem de yerli yazılım ekosisteminin güçlenmesi için başta MEB ve Sanayii Bakanlığı olmak üzere ortak çalışmalarımız ve görüşmelerimiz devam ediyor. Telekom tarafında da 5G’nin gücü ile fark yaratmayı hedefliyoruz. 5G’nin özeti yüksek seviyede ölçeklenebilirliği (hiper ölçeklenme) ve bunun sağladığı yeni uygulama ekosistemi. Biliyorsunuz, yıllardır konuşulan ve ancak kısmi olarak uygulamaya geçen bir dijital dönüşümden bahsediliyor. Bu dijital dönüşümün olmazsa olmazı, iletişim ve zeka. 5G’nin temel amaçlarından birisi, hem şebekenin hem de dijital dönüşüm uygulamalarının zekasını kullanıcılara mümkün olduğu kadar yaklaştırmak. Normalde monolitik, yani sadece merkezi çalışan bir şebekeyi bulut üzerinden paylaşıp kullanıcıya yakınlaştırarak önceden mümkün olmayan her türlü iş uygulama ve zekasını çok daha etkin ve etkili şekilde yapmak artık mümkün olacak. Kısacası, 5G ile şebekeyi bulut üzerinden açıp ve ‘Edge” olarak isimlendirilen akıllı erişim noktalarına taşıyıp teknolojiyi herkese yakınlaştırıcağız. Bu teknolojiler ile yaratılacak uygulamaları ülkedeki bütün işletmelerin kullanımına güvenli ve yüksek performanslı bir şekilde sunuyoruz.”
GÜVENLİK KONUSUNDAKİ FARKINDALIĞI VE BİLİNCİ ARTIRACAĞIZ
“Dijital dönüşümün sağlıklı bir şekilde tamamlanması ve geliştirilmesi için tüm bu ürün ve servislerin hiçbiri tek başına yeterli değil. Bizim başarı formülümüzün çok kritik bir çarpanı var, o da güven… Güven zamandan bağımsız, etkisi hiç değişmeyen bir parametre. Teknoloji güvenle çalışır. Bunu hep söylüyoruz.” diyen Özbilgin; “Birbirimize güvenmeden iş yapmadığımız gibi, güvenmediğimiz bir aracı da kullanmayız. Güven kavramını iki yönüyle ele almalıyız. Birincisi iş modeline, misyona güvenmek. Dijital teknoloji her sektörü dönüştürürken, ortak hedefler için omuz omuza çalışabileceğiniz, size doğru çözümlerle gelen güvenilir iş ortaklıkları çok önemli. Güvenin ikinci yönü ise, teknolojilerin güvenilir olmasını sağlamak. Kişisel verileri, insanın mahremiyetini korumak. Bizim için kutsal olan bu değerli bilgileri uçtan uca siber güvenlik yaklaşımı ile güvence altına alıyoruz. Güvenlik konusundaki farkındalığı ve bilinci artıracağız. Bizi güvenilir bir iş ortağı yapan da belki teknolojilerimizden çok bu yaklaşımımız diye düşünüyorum. Önümüzdeki yıllarda bu alandaki yatırımların değeri daha da fazla hissedilecek” dedi.
GELECEĞİN MİLYAR DOLARLIK TÜRK GİRİŞİMLERİNE VERDİĞİMİZ DESTEĞİ ARTIRACAĞIZ
“Bugün toplam bilişim pazarına baktığınızda Microsoft toplam IT istihdamının %63’ne katkıda bulunuyor. Microsoft’un kazandığı her 1 dolar karşılığında, iş ortakları 12.93 dolar kazanıyor. Bulut bilişim iş ortaklarımıza baktığımızda, geleneksel iş ortaklarına göre 1.5 kat daha fazla brüt kar elde ettiklerini görüyoruz. Bulut bilişimin yaygınlaşması ile ekosistemdeki karlılığın da katlanarak artmasını bekliyoruz. Geleceğin milyar dolarlık Türk girişimlerine verdiğimiz desteği artıracağız.” diyen Özbilgin, sözlerini şöyle noktaladı:
“İçinden geçtiğimiz bu dönemin en önemli anahtar sözcüğünün «değişim» olduğunu görüyoruz. Değişmek, gelişmek, dönüşmek… Bunlar daima teknoloji dünyasının temel kavramları arasında yer aldı. Ancak bugüne dek bu kadar kısa zamanda, bu kadar büyük ve bu kadar hızlı bir değişimi hiç tecrübe etmedik. Özellikle pandeminin etkisiyle, neredeyse bir anda ve kalıcı şekilde değiştik. Teknolojiyi erişilmez raflardan indiriyoruz; HERKESİN kullanımına sunuyoruz. Özetle, yolumuz çok uzun. Ancak elimiz de bir o kadar kuvvetli. Ülkemizin eşsiz potansiyelinin teknolojinin geleceği için bulunmaz bir cevher olduğuna inanıyorum. Büyümekte olan pazarlarda internet bağlantısının, mobil hat kullanımının ve dijital becerilerin yükselmesiyle birlikte bulut ve yapay zeka konuları da daha hızlı ilerlemeye başlıyor. Microsoft, sadece geçtiğimiz yıl Orta Doğu ve Afrika’da 4 yeni veri merkezi açtı. Bunun yanı sıra Türkiye’de Microsoft Teknoloji Merkezi; Kenya ve Nijerya’da ise Gelişim Merkezi açılarak daha fazla insana çevrimiçi araçlara erişim imkanı sunuldu ve yerel inovasyon desteklenmiş oldu. Türkiye’de bir veri merkezi kurulması durumunda oluşacak doğrudan yabancı yatırım potansiyelinin yüksekliğiyle ilgili paydaşlarımızla sürekli fikir alışverişi içinde olduğumuzu da söylemek isterim.”