GLOBAL ilaç devi Novartis’in dünya başkanı Vasant Narasimhan, Novartis’in 1950’li yıllardan bu yana Türkiye’de faaliyette bulunduğunu hatırlatarak, “Türkiye’nin bir numaralı ilaç şirketiyiz ve bir numara kalmak için yatırıma devam edeceğiz. Türkiye’de varlığımız çok önemli ve Novartis için de Türkiye çok önemli. Son 10 yılda üretime 200 milyon doların üzerinde yatırım yaptık. En büyük üretim tesislerimizden biri burada yer alıyor” dedi. Şu anda 100 civarında Novartis için oldukça kritik klinik testlerin Türkiye’de yapıldığını kaydeden Narasimhan, “Dünyada yeni ilaç geliştirilmesi için oldukça önemli olan klinik testlerin bir kısmını Türkiye’de yapıyoruz. Türkiye klinik testler konusunda bizim için en tepedeki ülkelerden biri. Türkiye’de çok iyi yetişmiş önemli bir insan gücü var. Bunlardan bir kısmıyla yurtdışında da birlikte çalışıyoruz. Şu anda yurtdışında Novartis için çeşitli pozisyonlarda çalışan 60 Türk var. Özellikle kalp-damar hastalıkları ve bağışıklık sistemiyle ilgili ilaçlarımızın geliştirilmesinde benim de bire bir iletişim içinde olduğum profesörler var. Türkiye’de bu konuda önemli bir birikim söz konusu. Hatta bazı üniversite hocaları bizim global araştırmalarımıza da destek veriyor” diye konuştu.
Novartis’in Türkiye’deki 4 üretim tesisini ziyaret eden Narasimham Hürriyet’in sorularını yanıtladı. Narasimhan şöyle konuştu: 2’si Gebze’de olmak üzere Kurtköy ve Tuzla’da toplam 4 üretim tesislerinin bulunduğunu kaydeden Narasimhan şunları anlattı:
5 YILDA ÜRETİM ATAĞI
“Buradaki üretim büyüklüğümüzden çok etkilendim. Yıllık 10 milyar tablet üretiyoruz. Özellikle Novartis Türkiye’nin Kurtköy üretim tesisi, Novartis’in dünya genelindeki stratejik yedi fabrikasından biri konumunda. Türkiye’deki üretim tesislerinde yenilikçi ilaçlar, biyobenzer ve jenerik ilaçlar üretiliyor. Novartis Türkiye bugün, 100’den fazla ülkeye ihracat yapan lider bir ilaç şirketi. 2018’de Türkiye’de 123 milyon dolarlık ihracat, 20 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Özetle Türkiye, Novartis için önemli pazarlardan biri. Türkiye’ye çok bağlıyız, burada bir numara olmaktan, üretim yapmaktan ve ihracatçı bir ilaç şirketi olmaktan gurur duyuyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içinde üretimimizi iki
katına yakın artırmayı hedefliyoruz.”
Hükümetin ilaç alımında uyguladığı fiyat politikasına da değinen Narasimhan, şöyle konuştu:
ALIM FİYATINDA DENGE
“Türkiye Avrupa’da en düşük fiyat uygulayan ülke olması nedeniyle işler biraz daha zorlayıcı burada. Yatırımcı açısından baktığınızda üretime ve altyapıya yatırım yaptık. Türkiye’de inovasyonu ve üretim yapılmasını destekliyoruz. Bu kapsamda Türkiye’de inovasyona verilen desteklerin artmasını umuyoruz. Şu anda üretimimizi artırmayı ve ihracatımızı artırmayı istiyoruz ve bunun için de yatırım yapmaya devam ediyoruz. Ancak kurdaki hareketlilik bir belirsizlik yaratıyor ve en yenilikçi ürünlerde bile Avrupa’nın en düşük alım fiyatı uygulanıyor bunlar da pazara ilişkin zorluklar. Bu konuda biraz daha fazla denge olmasını istiyoruz. Biraz daha farklı bir fiyat politikası izlense, Türkiye’de 100 milyona yakın insan en yenilikçi ilaçlara ulaşabilirdi. Durum böyle olunca burada son teknoloji ilaçların pazara girişi biraz ertelenebilir ve bu da yaşayanlar için en ideal durum olmayabilir.”
AR-GE’YE 9 MİLYAR DOLAR
NOVARTİS Grubu, son dönemde hücre ve gen gibi gelişmiş tedavi alanlarında yeni platformlar geliştiriyor. Sektördeki hücre ve gen terapisine yönelik en büyük yatırımlardan birini gerçekleştiren Novartis 2018 yılında 51.9 milyar dolarlık net satış rakamına ulaşılırken, bunun yaklaşık 9.1 milyar dolarlık kısmı grup çapında Ar-Ge faaliyetlerine aktarıldı.
PATRONSUZ ŞİRKET
VASANT Narasimhan Novartis’in global yapılanmasında hayata geçirdiği ‘patronsuz şirket’ prensibinin Türkiye’de de uygulandığını belirterek şunları söyledi: “Harika insanlar işe alıyoruz, onlara hedef ve stratejilerimizi anlatıyoruz ve sonra da işlerini kendilerinin yapmalarına izin vermiyoruz. ‘Patronsuz şirket’ uygulaması ile bu tür engelleri ortadan kaldırıyoruz. Hiyerarşiyi düşündüğünüzde herkes herkese ne yapması gerektiğini söylüyor ama bizim gibi inovasyon ve keşif yapmaya ihtiyacı olan şirketlerin özgür düşünmeye ihtiyacı var. 2 binin üzerinde çalışanımızın bulunduğu Türkiye’de de ‘patronsuz şirket’i uyguluyoruz ve çok etkili sonuçlar alıyoruz.”