Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, teknolojinin ve dijitalleşmenin iş dünyasında devrim niteliğinde değişiklikler meydana getireceğini belirterek, “Bizim bugünü yaşayıp yarına hazır olmamız gerekiyor. Paranın bile dijitalleşmeye yöneldiği bu çağda gerek şirket, gerek sektör, gerek ülke olsun, değişime kafa yoranlar ayakta kalacak, yormayanlar ise yerinde sayacak.” dedi.
Kaslowski, Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) tarafından düzenlenen Uluslararası 23. Türkiye İç Denetim Kongresi’nde yaptığı konuşmada, 15-20 yıl önce önce yapay zeka ve robotların sadece bilim kurgu filmlerinde yer alan olgularken, bugün dünyanın filmlerde dahi hayal edilemeyen bir yere doğru ilerlediğini kaydetti.
İnsan becerilerini hem tamamlayan, hem de arttıran yeni teknolojilerin şirketlerdeki hız, ölçek, kalite ve operasyonel verimliliği katlanarak artırdığına işaret eden Kaslowski, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Akıllı makinelerin daha önce sadece insanlara ait olan işleri yapıyor ve hatta kararlar veriyor ve bunu daha hızlı, daha doğru ve çok daha büyük ölçekte yapıyor. Örneğin, hukuk firmaları artık mahkeme öncesi araştırmalara yardımcı olmak için çok sayıda yasayı ve emsali taramak için algoritmaları kullanıyor. Bu algoritmalar davaların nasıl sonuçlanacağını deneyimli avukatlardan çok daha yüksek oranda doğru biliyor. Rekabetin bu kadar hızlı değiştiği bir çağda bizi bugüne taşıyan şeyler geleceğe taşımaya yetmeyebilir.
Bundan sadece 5 yıl sonra bile tam olarak nasıl bir hayat süreceğimizi kestirebilmek güç. Sadece şunu söyleyebiliriz ki, teknoloji ve dijitalleşme iş dünyasında devrim niteliğinde değişiklikler meydana getirecek. Bizim bugünü yaşayıp yarına hazır olmamız gerekiyor. Paranın bile dijitalleşmeye yöneldiği bu çağda gerek şirket, gerek sektör, gerek ülke olsun; değişime kafa yoranlar ayakta kalacak, yormayanlar ise yerinde sayacak. Çünkü Atatürk’ün sözleriyle “Yerinde saymak geride kalmaktır.”
TÜSİAD Başkanı Kaslowski, tüm operasyonların ve iş yapış biçimlerinin değişeceği bir dünyada iç denetim fonksiyonunun da aynı kalmayacağına işaret ederek, büyük veriyi çok hızlı sürede işleyen algoritmaların denetçilerin veri toplamak ve bu veriyi analiz etmek için harcadığı süreyi önemli ölçüde azaltacağına ifade etti.
“VERİ ANALİTİKLERİNİN GÜCÜ SADECE DENETİM VERİMLİLİĞİNİ ARTIRMAKLA KALMAYACAK”
Veri analitiklerinin gücünün sadece denetimin verimliliğini artırmakla kalmayacağını, denetimin güvenirliğini de artıracağını belirten Kaslowski, şunları kaydetti:
“Eğer iç denetimden, en eski anlamıyla sadece usulsüzlük denetimi yapan klasik müfettişliği anlıyorsak, bu fonksiyonu yerine getirmek için ihtiyaç duyduğumuz insan gücü giderek azalacak. Ancak bu durum şirketlerde iç denetimin öneminin azaldığı anlamına gelmiyor. İç denetim, yakın geçmişte yaşanan büyük usulsüzlüklerin neticesinde bir finansal denetim görevi ile başlamakla birlikte, zaman içerisinde bu rolü değişti. Şirketler daha karmaşık riskler süreçlerle karşı karşıya kaldıkça iç denetim fonksiyonundan beklenen sorumluluklar da değişti. Risklerin erken tespiti ve yönetimi, hedeflerin önceliklendirilmesi, operasyonların basitleştirilmesi, hissedar değerini korumak gibi birçok fonksiyonu barındıran bir göreve dönüştü.
Önümüzdeki dönemde dijital teknolojileri iyi bilen ve bunların sağladığı risk ve fırsatları önceden tespit eden, proaktif davranarak problemleri çözen, ilişkileri yönetme ve eleştirel düşünme becerilerine sahip denetçilere ihtiyacımız artacak. Yeni teknolojiler hayatımıza sayısız kolaylık ve avantaj getirirken diğer taraftan dijital süreçlerin içindeki zayıf noktalar bilgi güvenliği risklerini de beraberinde getiriyor ve siber tehditlerin her zamankinden daha tehlikeli olmasına yol açıyor. İç Denetim Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırma iç denetim departmanlarının yüzde 92’sinin büyük verilerle ilgili riskleri anladığını, ancak yüzde 26’sının hala büyük verileri denetlemediklerini gösteriyor. Benzer bir sonuç siber güvenlik riskleri konusunda da görülüyor.”
“EN YÜKSEK KURUMSAL YÖNETİM DERECELENDİRME NOTUNA SAHİP ÜÇ STK’DAN BİRİ OLDUK”
TİDE Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Murat Çağlar ise 2019’un tüm sektörler açısından zor bir yıl olduğunu dile getirerek, “Böyle zor bir yılda 23 yıllık kongre geçmişimizin katılım rekorunu kırdığımızı memnuniyetle ifade etmek isterim. İki gün sürecek etkinliğimizde yaklaşık bin 500 katılımcıyı ağırlayacağız. Geçtiğimiz yıllar içerisinde STK olarak çeyrek yüzyıla yaklaşan birikimimizi daha nice çeyrek yüzyıllara taşıyabilmek için kurumsallaşma yolunda önemli adımlar attık. Son 3 yılda en yüksek kurumsal yönetim derecelendirme notuna sahip üç STK’dan biri olduk.” diye konuştu.
Çağlar, dernek yönetim organlarındaki kadın yöneticilerin sayısını artırma hedefleri bulunduğunu ifade ederek, 2 bin 844 üyelerinin yüzde 30’unu kadın üyelerin oluşturduğunu aktardı.
Bu üyelere komitelere ve yönetim organlarına katılım konusunda çağrı yapan Çağlar, şunları ifade etti:
“2020 aynı zamanda yönetim organlarımızın ve komitelerimizin tekrar seçileceği bir yıl olacak, bu konuda değerli adımlarınızı beklediğimi ifade etmek isterim. İkincisi ise geleceğimizi ve mesleğimizi emanet edeceğimiz gençleri, içinde hızlı değişimini yaşadığımız dünyada daha erken aramızda görmek arzusu. Bu amaçla, gençlerimize kariyer imkanı vermenin yanında onları mesleğimiz ile tanıştırmak, enstitümüzde görev almalarını sağlamak amacı ile Galatasaray, Marmara, Bahçeşehir ve Yeditepe Üniversitelerinde İç Denetim Seminerleri derslerini başlattık.”
Açılış konuşmalarının ardından Kaslowski’ye kendisi adına TEMA Vakfı Fidan Bağış Sertifikası takdim edildi.