UÇAKLARIN havada yaşadığı olumsuz durumlardan sonra kontrolü şart. Yıldırım, şiddetli yağış ve kuş çarpması ilk akla gelenler. Uçakların yeniden havalanabilmesi için günümüzde 2 kişilik teknisyen ekibin ortalama 15 saat boyunca çalışması gerekiyor. Bu sorun için ise Türk girişimciler, ‘Ravinspect’ adında bir startup’ı hayata geçirdi. Drone’lara yerleştirilen kameralardaki görüntü tanıma teknolojileri sayesinde uçaklardaki hasarlar dakikalar içerinde tespit edilebiliyor. Otonom olarak uçabilen drone modelinin topladığı görüntüler ise GPS doğrulamasıyla teknisyenlere iletiliyor.
OTONOM SİSTEM
Biz de genç mühendislerin geliştirdikleri çözümleri Ravinspect’in kurucu ortağı Mehmet Boztepe ile konuştuk.
Girişimlerinde en başta uçakların yüzey muayenelerini otonom yapacak bir platform üretmeye odaklandıklarını ifade eden Boztepe, “Bir uçağın yüzeyini kontrol etmek istiyorsanız, önce bütün yüzeye erişmek için iskele veya asansör kurulumuna ihtiyaç vardır. Fakat bu muayeneyi yapmaktan daha uzun süren bir iştir. Dolayısıyla maddi kaybın büyük kısmını oluşturur.
TEK TUŞA BASARAK
Biz bu işlemi bir drone üzerindeki kamera ile çözme yoluna gittik. Fakat bu noktada önümüzdeki engel hangar içerisinde GPS sinyalinin olmaması, dolayısıyla drone’ların otonom olarak hareket edememesiydi. Tamamen üzerindeki sensörlerle kendi pozisyon verisini üreten, çevre farkındalığı sayesinde çarpışma önleme özelliğine sahip bir navigasyon modülü geliştirdik. Bu sistemi aldığı görüntüyü analiz ederek “Yıldırım Hasarı” tespiti yapan görüntü işleme algoritmasıyla birleştirerek tamamen otonom bir sistem geliştirdik. Yani bir teknisyen artık tek tuşa basarak uçak yüzeyindeki hasar bilgisini alabilecek. En önemlisi de bunu 15 saate varan muayeneler yerine 30 dakikanın altında yapacak” dedi.
Kapalı alanlarda otonom olarak hareket edemeyen dronelar için konumlama sistemi geliştirdiklerini ve bu sayede hangar, depo, fabrika gibi endüstriyel alanlarda droneların kullanılmasının yolunu açtıklarını anlatan Boztepe, şunları ifade etti: “Bunun sonucu olarak da uçakların hangar içerisindeki bakım süreçlerini hızlandırarak havayolu firmalarını büyük bir maliyetten kurtardık ve uçakların daha hızlı servise dönmesini sağladık. Benzer şekilde geliştirdiğimiz teknoloji sayesinde büyük depolar içerisinde stok takibi ve kontrolünü de yine dronelar ile yapabilir hale geldik.”
İKİ ÜRÜNLERİ VAR
Şu an kadar geliştirdikleri iki ürünleri olduğunu belirten Boztepe, “Kısa vadede öncelikle Avrupa firmaları olmak üzere bu ürünlerin uluslararası pazara çıkması için çalışmalara başlamak istiyoruz. Özellikle stok sayım görevleri için Avrupa’da ciddi bir pazar var. Ardından Uçak muayenesiyle ilgili uluslararası pazarlama çalışmalarımız başlayacak. Hedefimiz 2 yıl içerisinde 3 adet uluslararası havayolu firmasına muayene sisteminin satışını yapmak. Diğer yandan bizim geliştirdiğimiz aslında kapalı mekanlarda otonom çalışan bir robotik sistem. Dolayısıyla bu sistem, mağara içerisine girebilen askeri bir robottan tutun radyoaktif ya da kimyasal sızıntısı olan kapalı bir tesisin kontrolüne kadar çeşitli görevlerde kullanılabilecek tamamen otonom bir insansız araç haline getirilebilir. Bu konularda da sektör araştırmalarına başladığımızı söyleyebilirim.
Nihai hedefimiz endüstriyel muayene alanında uluslararası pazarda bilinen bir teknoloji firması olmak” diye konuştu.
Görüntü işleme teknolojileri uçaklardaki hasarları böyle tespit ediyor.
Mehmet Boztepe, “Uçak muayenesiyle ilgili uluslararası pazarlama çalışmalar yapacağız. Hedefimiz 2 yılda 3 adet uluslararası havayolu muayene sisteminin satışını yapmak” dedi.
DAĞCILIK ARKADAŞLARI KURDU
GİRİŞİMCİLİK serüveninin başlangıcının lisans eğitimi sırasında yaptığım havayolu stajlarına kadar gittiğini ifade eden Boztepe, TÜBİTAK Bireysel Genç Girişimci (BİGG) ve KOSGEB Girişimci desteklerini aldıklarını ve girişimlerinin İTÜ Çekirdek’e kabul edildiğini anlatı. Boztepe, “Uçakların bakımları için teknisyenlerin uğraşları, aslında kısa sürecek muayeneler için yapılan onca hazırlık ve uçakların işletme maliyetleri bu fikrin doğmasına sebep oldu. 2017 yılı sonlarına doğru yine mensubu olduğum İTÜ Dağcılık Kulübü’nden arkadaşım ve tırmanış partnerim Aykut Kabaoğlu ile bu konuyu konuşarak işe başladım. Ardından teknoloji araştırmasına girdik, yapılabilirliğini ispatladık. Müşteriyle görüşmeden olmaz deyip; Türkiye’deki birçok havayolu ve bakım onarım şirketinden onlarca mühendis/teknisyenle görüştük. Sistemin sahip olması gereken özellikler hakkında konuştuk. Sonunda tamamen soruna ve müşteri deneyimine dayanan bir muayene sistemi geliştirdik” dedi.