Ural Aküzüm, video konferans yöntemiyle yaptığı açıklamada futbolda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecini hukuki yönden değerlendirdi. Koronavirüs salgınının dünyayı derinden etkileyen büyük olayların arasına girdiğini aktaran Aküzüm, “Koronavirüs, dünya tarihinde Fransız Devrimi, 1. Dünya Savaşı, 11 Eylül, Doğu Bloku’nun yıkılması seviyesinde tarihsel kırılma getirdi. Modern insanın oluşumundan itibaren gelen bütün alışkanlıkları, sistemleri ve statüleri değiştirecek bir kırılma. Bu kadar ciddi bir olayın spor endüstrisine etkilerinin olacağı bir gerçek” diye konuştu.
“FUTBOLCU İSTERSE MAÇA ÇIKMAYABİLİR”
Futbol maçlarının oynanması için Bilim Kurulu kararı gerektiğini ve dünyadaki gelişmeleri iyi takip etmenin şart olduğunu belirten Aküzüm, şu ifadeleri kullandı:
“TFF maçları oynatacak. Sağlık Bakanlığı, bu konuyu federasyona bıraktı. Burada muhakkak bir Bilim Kurulu kararı olması lazım. Bilim Kurulu, koronavirüsle ilgili ulusal stratejiyi oluşturan, devlet tarafından resmen görevlendirilmiş, bilimsel dayanak oluşturan bir ekip. Futbol ekonomisindeki kırılganlık nedeniyle oynanması isteğini anlıyorum. Bilim Kurulu kararı olmadan federasyon maçları oynatır ve Kovid-19’dan bir sporcu vefat ederse bundan hem federasyon hem de kulüp sorumlu olur. Çünkü yasalara göre bu bir iş kazasıdır. Maddi ve manevi tazminat gerektirir, sorumluluk doğurur. Maalesef hukuken ve akademik olarak ‘Taksirle adam öldürme’ suçu bile gündeme gelebilir. Ayrıca anayasa madde 59’da devletin sporcuyu koruma yükümlülüğü var. Bilim Kurulu kararı olmadan bir maç oynanırsa futbolcu müsabakaya çıkmak zorunda değildir. İsterse maça çıkmayabilir. Bu süreçler Türkiye’de ve Avrupa’da yaşanacak. Dünyayı iyi okumak ve takip etmek lazım. Bakın bugün Belçika Club Brugge, Fransa da Paris Saint-Germain’i şampiyon ilan etti. Hollanda tescil etmedi ama lig birincisi Ajax Şampiyonlar Ligi’ne gidiyor. Yine Hollanda’da 2. ligin ilk 2 sırasındaki takımlar, ‘Üst lige çıkma hakkımız elimizden alındı.’ diye dava açtılar ve ‘Yerel federasyon kararı geçerlidir.’ gerekçesiyle mahkeme reddetti. İngiltere, İtalya, İspanya hala tartışıyor. Almanya’yı bugünlerde göreceğiz. FIFA, UEFA hatta federasyonlar düzenleyici yetkilerine rağmen sözleşmenin tarafları olan kulüp ve oyuncu arasındaki ilişki için ancak tavsiye niteliğinde bir karar verebilir. Oyuncu lig oynatılırsa haklı nedenlerle sözleşmeyi feshedebilir ve başka ülkenin takımına transfer olabilir.”
“BİLİM KURULU KARARI OLMADAN SORUMLULUK TFF’YE AİTTİR”
Ural Aküzüm, Bilim Kurulu kararının sorumluluğu kamuya yükleyeceğini belirterek, “Bilim Kurulu, ‘Liglerin oynanmasında bir sakınca yoktur’ derse ve lig oynanırsa bu bir merkezi kamu ve devlet kararına dönüşüyor. O zaman oynanması halinde Allah korusun çok sayıda vaka çıkarsa idare hukuku sorumluluğu kapsamında kamuya yönelik bir tazminat davası mümkün olabilir. Bilim Kurulu kararı olmadan bu işin sorumluluğu net TFF’ye aittir. TFF oynatma kararı alıyorsa da takımlar lisans talimatlarına ve spor hukukunun genel ilkelerine göre oynamak zorunda” şeklinde konuştu.
“MAÇA ÇIKMAYAN TAKIM HÜKMEN MAĞLUP İLAN EDİLİR”
Futbol takımlarının koronavirüs nedeniyle maçlara çıkmama haklarının olmadığını anlatan Aküzüm, “TFF’nin kuruluş kanunu ve ilgili talimatnamelerde spor kulüpleri lisans yönetmeliği gereği imzalayarak bu konudaki tüm yetkileri federasyon tüzel kişiliğine vermişler. Bu federasyon başkasının değil kulüplerin federasyonu. Federasyonun kurallarına uymamanın yaptırımı talimatlarda yazdığı gibidir. Kurallara uymazsanız lisansın iptali ve ligden çıkarmaya kadar varacak ağır cezaları vardır. Maça çıkmayan takım hükmen mağlup ilan edilir. Kulüpler federasyonun talimatlarına kesin olarak uymak zorunda” değerlendirmesinde bulundu.
“PANDEMİ, MÜCBİR SEBEPTİR”
Salgının spor hukukunda mücbir sebep olarak değerlendirileceğini vurgulayan Ural Aküzüm, verilecek kararlarda bunun göz önüne alınacağını kaydetti.
Mücbir sebebin hukukta “fors majör” olarak adlandırıldığını dile getiren Aküzüm, “Bu, elinde olmadan, kendi rızanla olmayan gelişmelere karşın hukuki yükümlülük ve vecibeleri yerine getirmeme halinde ortaya koyabileceğin bir gerekçedir. Bunun fors majör olup olmadığını hukukçular tartışmıyor bile. Dünyada 4 milyar insan evde oturuyor, 1,5 milyar orta öğretim öğrencisi evde. Dünyamız değişti. Koronavirüs süreci muhakkak fors majör olarak ele alınacak. Bundan kaynaklı sözleşmesi bulunan tarafların birbirine olan yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde mahkemeler, bunu mücbir sebep olarak sayacaktır.” diye konuştu.
Aküzüm, kulüpler ile teknik adamlar ve futbolcular arasındaki sözleşmelerin koronavirüs nedeniyle yeniden düzenlenmesinin sadece tarafların isteğiyle olacağını söyledi.
“FUTBOLCU ÜCRET DÜŞÜRME KARARINI KABUL ETMEYEBİLİR”
FIFA ve TFF’nin tavsiye niteliğinde açıklamaları olduğuna değinen Ural Aküzüm, sözlerini şöyle sürdürdü:
“TFF, sözleşmelerle ilgili tavsiye kararı aldı. Federasyon, bu kararda kulüpler ile futbolcu ve teknik adamların, müsabakalara ara verilen dönemde sözleşme şartlarını karşılıklı olarak Türk hukukuna göre yeniden belirlemelerini öneriyor ve hukuk kurullarının da bunu dikkate alacağını belirtiyor. Kulüp, bir futbolcunun ücretini düşürmek isterse futbolcu mücbir sebebe rağmen bunu kabul etmeme özgürlüğüne sahip. Ceferin yanlış anlaşılan açıklamasını bugün düzeltti. Ligler oynanmazsa kimin UEFA organizasyonlarına katılacağı kararı ise ilkesel olarak federasyonlarındır. FIFA Başkanı Infantino, futbolcu sözleşmelerinde esneklik yapılabileceğini söyledi ama burada ortada net bir şey yok. Uluslararası Profesyonel Futbolcular Birliği de liglerine ertelenmesinden dolayı kulüplerin sözleşmeleri feshetmeleri ve maaş indirimine gitmesi konusunda, ‘Bu karşılıklı yükümlülüktür. Futbolcular oynuyoruz. Transferi, kombine bilet satışını, naklen yayın gelirini benim sayemde yapıyorsun. Bana karşılı yükümlülüğün var.’ diyor. Popülist yaklaşımla bakarsan ‘Milyon avrolar kazanıyorsunuz. Bir sene de kazanmayın.’ dersiniz ama iş öyle değil. Bu işin paydaşlarının uzlaşma niyetiyle masaya oturması ve koyulacak kuralı herkesin kabul etmesi lazım. FIFA, 31 Mayıs’ta bitecek sözleşmelerin uzatılmasıyla ilgili bir karar almaya hazırlanıyor. Otomatik olarak 1 veya 2 ay daha uzayacak. Sözleşmesi bitenler açısından tartışmalar var ama hiçbir oyuncu sözleşmesinin bittiğini ileri sürerek temmuz veya ağustosta oynamamazlık yapamayacak.”
“SAĞLIK KONUSU ÖNCELİKTİR”
Türkiye ekonomisinin futbolun devam etmemesinden kaynaklı zararları karşılama imkanını sağlayacak gücünün olduğunu vurgulayan Aküzüm, “Sporun devam etmesi gerektiği, bunun bir endüstri olduğu argümanına katılıyorum. İngiltere’nin gayri safi yurt içi hasılayı 3 trilyon pound. Premier Lig’deki tüm boyutlarıyla zarar 1,5 milyar pound olarak hesaplanıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin yurt içi hasılası 750 milyar dolar. Türkiye’deki futbolun ekonomik büyüklüğü 1 milyar doları geçmez. Futbol ülkesi olan Türkiye’nin bu kadar büyük bir sosyal olgu olan futbolu kurtaracak veya kulüplerin ayakta kalmasını sağlayacak finansal imkanları sağlayacak gücü var. Burada insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük felaketlerinden birini yaşıyoruz. Her gün yüzlerce insan ölüyor. Tabii ki spor devam etsin ama Türk milletinin, Türk devletinin sağlık konusu önceliktir” ifadelerini kullandı.
“MİLLİ BİR TÜRK SPOR TAHKİM MAHKEMESİ KURULMASI LAZIM”
Ural Aküzüm, Türkiye’de milli bir spor tahkim mahkemesi kurulmasıyla ilgili akademik çalışmalar yürüttüğünü dile getirdi. Türk sporunun gelişmesi için tüm branşlardaki ihtilafları görüşecek bir mahkemeye ihtiyaç olduğunu anlatan Aküzüm, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye’nin bütün konularda dünyada söz hakkı olmasını isteyen biriyim. Türkiye’nin spor hukukunu güncelleştirmesi, dünya ile rekabet edebilir bir hale getirmesi lazım. Spor, sadece adaletle yürütüldüğünde gelişebilir. Milli spor hukukumuzun gelişimi açısından bir öneri getirmek istiyorum. Türkiye Futbol Federasyonunda kurullar var. Futbol dışı branşlarda Spor Genel Müdürlüğünün yargı organları var. Türkiye’de milli bir Türk spor tahkim mahkemesi kurulmasını öneriyorum. Bunun ciddi bir uzmanlık alanı, sporla ilgili tüm ihtilafların aynı çatı altında toplanmasını gerektiren bir mevzuatı olsun. Yerli ve yabancı sporcuların sözleşmelerindeki ihtilaflar, federasyonlar ve kulüpler arasındaki ihtilaflar, hakemler, teknik çalışanlar, oyuncu temsilcilerinin ihtilaflarının çözümü için milli Türk spor tahkim mahkemesi oluşturulsun. Biz de uluslararası alanda göğsümüzü gere gere ‘Bizim ülkemizde bu var.’ diyebilelim. Türkiye, kıpır kıpır bir spor ülkesi. Sporu geliştirmemiz için bunun hukukunu da iyice oturtmamız lazım.”
Misli.com’da Bundesliga keyfi başladı!