Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Öçsoy, bazı ithal tanı testlerini yerli imkanlarla üretip, patent başvurusunda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törenle, “Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı” ödülü alan ve birçok başarılı çalışmaya imza atan 35 yaşındaki Öçsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkenin ihtiyacı olan tanı testlerini ekibiyle üretip, yerli ve milli hale getirmek için kolları sıvadıklarını söyledi.
Öçsoy, ERÜ Tıp Fakültesi ile koordineli çalışarak, çeşitli “gram pozitif”, iki farklı antibiyotik dirençli “gram negatif” mikroorganizmalar ve aynı zamanda insan midesinde ülser ve kansere sebep olan “helicobacter pylori” denilen mikro organizmaları test edecek yerli ve milli tanı testleri geliştirdiklerini ifade etti.
Kullandıkları malzemelerin tamamen yerli olması nedeniyle dışarıya bağımlılığın azaltılacağına dikkati çeken Öçsoy, fiyatı minimuma çekmeye çalıştıklarını anlattı.
Farklı mikroorganizmaların tespiti için 4 ürün ürettiklerini, 2’si için patent başvurusunda bulunduklarını, diğerlerinin patentinin üniversite yönetim kurulunda başvuru aşamasında olduğunu dile getiren Öçsoy, “Bu yıl içerisinde 4 patentimizi alıp ruhsat aşamasına geçeceğiz. Sadece ERÜ Tıp Fakültesi mikrobiyoloji laboratuvarı için değil tüm Türkiye, devamında da devletimizin desteğiyle birçok ülke için üreteceğiz.” diye konuştu.
“Tanı test sonuçlarını birkaç saate indiriyoruz”
Gram pozitif bakteri olan “MRSA” ve midede kolonize bakteriler “helicobacter pylori” için patent başvurularını tamamladıklarını, “gram negatif dirençli bakteriler” için de başvurduklarını aktaran Öçsoy, şöyle devam etti:
“Özellikle ‘gram pozitif bakteriler’ üzerine çalışıyoruz. Antibiyotik dirençli ‘MRSA’ ya da ‘MRSE’ gibi bakteriler insanda ciddi enfeksiyon ile rahatsızlıklara sebep vermektedir. Bunlar için birçok tanı testi ithal olarak ülkemize getirilip kullanılmaktadır. Biz bunu yerli ve milli olarak üreterek, daha hassas, hızlı ve kaliteli test haline getirip daha da ekonomik hale getirmeye çalıştık. Diğer tanı testimizde ise tıp fakültesi ile çok yoğun temasımız sonucu şunu görüyoruz. Yoğun bakımda yatan hastaların ölüm oranlarına baktığımızda çoğunun dirençli ‘gram negatif bakteriler’ ile enfekte olduktan sonra ne yazık ki hayatlarını kaybettiklerini görüyoruz. Gram negatif bakteriler, şu an itibarıyla gram pozitiflerden daha tehlikeli. Bakterinin duyarlı veya dirençli olup olmamasının erken tespiti doğru tedavi açısından çok önemli.”
“Çok olumlu sonuçlar aldık”
Öçsoy, şu anda tıp fakültesi laboratuvarında kullanılan tekniklerle ancak 24 saat sonra sonuç alabildiklerine işaret ederek, “24 saat içinde hastaya tanı konamadığı için ya gereksiz antibiyotik yazılıyor ya da 24 saat sonra yazılıyor. Biz bunu birkaç saate indirip anında, varsa mikroorganizmaların varlığını ve duyarlı mı dirençli mi olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Gereksiz deneyler varsa onları da elimine etmeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Helicobacter pylori” denilen bakterilerin üre varlığında amonyak ürettiğini, önlem alınmazsa mideyle ilgili ciddi rahatsızlıklara neden olduğunu dile getiren Öçsoy, “Biz bundan dolayı, yurt dışından gelen testlere alternatif ama sadece alternatif olmakla kalmayıp kısa sürede cevap veren, hassas, hızlı ve çok ekonomik bir test yapalım dedik. Çok şükür onu da başarıyla laboratuvar testleri kapsamında tamamlamış olduk. Çok olumlu sonuçlar aldık.” bilgisini paylaştı.
“Diyabet hastaları için mikro iğneler üretmeye çalışıyoruz”
Tanı testlerini piyasadaki örneklerinden çok daha ucuza hastaların hizmetine sunacaklarını vurgulayan Öçsoy, hedeflerinin, hastaneleri gezip neye ihtiyaçları olduğunu öğrenerek, yurt dışından alınan testlerin mekanizmasını çözmek olduğunu söyledi.
Öçsoy, erken tanıya yönelik çalışmalarının devam ettiğine dikkati çekerek, “Kayseri’de ve yurt dışında yaptığımız iş birlikleri kapsamında diyabet hastaları için mikro iğneler ile yeni nesil glokometreler üretmeye çalışıyoruz.” dedi.