Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Uygur Türklerine yönelik Pekin yönetiminin uygulamaları ve ülkedeki diğer dini inanışlara karşı aldığı kararlar, 2019’da dünya gündeminin en dikkat çeken konuları arasında yer aldı.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 2017’den bu yana Uygur bölgesinde faaliyet gösteren tartışmalı kamplarla ilgili birçok soru işareti dünya gündemini meşgul etti.
Pekin yönetiminin tarihi camileri yıkma, “İslam’ı Çinleştirme” ve “Din kitaplarının komünist ideolojiye uygun şekilde yeniden yorumlanması” gibi hamlelerle İslamiyet başta olmak üzere diğer dinlere müdahale girişimi dikkati çekti.
Ülkenin kuzeybatısındaki Sincan bölgesinde Pekin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı ancak uluslararası kamuoyunun “yeniden eğitim kampları” şeklinde tanımladığı yerlerde Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü’nün kendi rızası dışında tutulduğu tahmin ediliyor.
Pekin yönetiminin, bölgede yaşayan Müslüman Uygurlara, Çince dil eğitimi ile mesleki ve kültürel kurslar verdiğini öne sürdüğü kampların durumu hakkında net verileri paylaşmaması, uluslararası kamuoyunda derin kaygılara yol açıyor.
Türkiye’den tepki
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, şubat ayında BM Cenevre Ofisi’nde İnsan Hakları Konseyinin 40’ıncı oturumunun açılışındaki “yüksek seviyeli” bölümde yaptığı konuşmada, “BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi ve diğer bazı raporlardaki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman gruplara yönelik insan hakları ihlallerine ilişkin bulgular endişe kaynağı.” ifadesini kullandı.
Bakanlık Sözcüsü Hami Aksoy, şubat ayında “Çin makamlarını, Uygur Türklerinin temel insan haklarına saygı göstermeye ve toplama kamplarını kapatmaya davet ediyoruz.” açıklamasını yaptı.
Avrupa Parlamentosu (AP), Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), pek çok Uygur aydın ve bilim insanından haber alınamadığını duyurdu.
Uluslararası Af Örgütü ve bazı sivil toplum kuruluşları, 1 milyondan fazla Müslüman Uygur Türkü’nün toplama kamplarında tutulduğu Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne gözlemci heyeti göndermesi için BM İnsan Hakları Konseyini göreve çağırdı.
İngiliz Financial Times gazetesi, mart ayında yayımladığı haberde, Amerikan teknoloji şirketi Microsoft’un, Çin’de Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Müslümanlara yönelik insan hakları ihlallerinde rolü olduğunu öne sürdü.
Dönemin Avrupa Birliği (AB) Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, “Çin ile ikili ilişkilerimizde insan haklarının ekonomik çıkarlardan daha az önemli olmadığı mesajını net şekilde veriyoruz.” ifadesini kullanmıştı.
22 ülkeden Çin’e Uygur mektubu
BM İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, temmuzda Sincan Uygur Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muameleyi eleştiren ve Çin’e kitlesel gözaltıların durdurması çağrısında bulunan bir mektubu imzaladı.
Çin Devlet Konseyi tarafından hazırlanan “Sincan’ı İlgilendiren Tarihi Konular” başlıklı raporda, “Uygurların, Türklerin soyundan olmadığı ve İslamiyet’i din savaşları ve yönetici sınıfın zorlamasıyla kabul ettiği” iddiasına yer verdi.
Associated Press (AP) ajansı, ağustosta Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde son yıllarda kültürel yayınların yasaklandığı yönünde iddiaların arttığı, Pekin yönetiminin, Uygur kimliğini ve kültürünü ön plana çıkaran eserlerin yazarlarını hedef aldığını iddia etti.
ABD, ağustosta Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygur Türklerine yönelik baskıya müdahil oldukları gerekçesiyle 28 Çin teşekkülü ticari kara listeye aldı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ağustosta, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerine ve diğer Müslüman azınlıklara uygulanan baskı ve şiddetten sorumlu olan bazı Çinli yetkililere vize kısıtlaması getirdiklerini açıkladı.
ABD’de genç bir kız, kasım ayında, Çin menşeli sosyal paylaşım sitesi TikTok’ta, ilk bakışta güzellik ve makyaj önerisi içerdiği sanılan videosu ile Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde eğitim merkezi adı altında faaliyet yürüten kamplarla ilgili iddiaları gündeme taşıdı. Videoya, TikTok’un Çin versiyonunda erişim engeli geldi.
Çin hükümet raporu basına sızdı
Kasım ayında Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşananlara ilişkin Çin yönetimine ait 403 sayfalık resmi belge basına sızdı. New York Times tarafından yayımlanan belgede, Çin yönetiminin, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki güvenlik birimlerine, nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair verdiği detaylı talimatlar dikkati çekti.
Belgenin 200 sayfasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer Çinli yetkililerin, bölgedeki Uygur nüfusunun kontrolü ve aralıksız denetim yapılmasına ilişkin talimatları yer alırken, İslamiyet’in yayılmasını önlemek için önlem alınması uyarılarının yer aldığı belirlendi.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, sızdırılan belgelerin Çin yönetimi tarafından bölgede yapılan insan hakları ihlallerini doğruladığını belirtti.
Sincan Bölge Valisi Şöhret Zakir, bu ay başında düzenlediği basın toplantısında, “merkezlerde Çince, hukuk, mesleki beceriler ve radikalleşmeye karşı eğitim alan herkesin mezun olduğunu ve sağlam bir iş bulduğunu, Sincan toplumunun bugün istikrarlı biçimde geliştiğini, tüm etnik kimliklerden insanların huzur içinde çalıştığını ve yaşadığını, ABD’nin bu nedenle huzursuzlanarak Sincan’a saldırdığını ve iftira attığını” savundu.
Diğer yandan ABD Senatosu kasım ayında Çin’in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını inceleyen kapsamlı bir rapor hazırlanmasını talep eden yasa tasarısını kabul etti. Buna göre, ABD’nin ilgili kurumlarından, “Çin hükümetinin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde uyguladığı baskı” ve “yaklaşık 1 milyon Uygur Türkü’nün toplama kamplarına yerleştirilmesine” ilişkin kapsamlı bir rapor hazırlaması talep edildi.
Washington Post gazetesi, Çin’in, kamuoyunun tepkisini çeken kamplarda Uygur Türklerinin zorla çalıştırıldığını öne sürdü. Çin’in, bölgedeki toplama kamplarında “mesleki eğitim verilen kişilerin hepsinin mezun olduğu ve mutlu bir yaşam sürdürdükleri” iddiasına atıfta bulunulan haberde, kamplardan ayrılan çok sayıda kişinin ciddi kısıtlamaların olduğu fabrikalarda aylık 175 dolara zorla çalıştırıldığı yazıldı.
Mesut Özil’den Uygur Türklerine destek
İngiltere Premier Lig ekiplerinden Arsenal forması giyen futbolcu Mesut Özil, sosyal medya hesabından Çin’in Uygur Türklerine yönelik insan hakları ihlallerine ve buna sessiz kalan Müslüman dünyasına tepki gösterdi.
Çinli yetkililer, Özil’e sert tepki gösterirken, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda yetkili ve sivil toplum kuruluşundan futbolcuya destek açıklamaları geldi.
Diğer yandan yıl boyunca Türkiye’nin farklı şehirlerinde ve ABD’den Avusturya’ya, Endonezya’dan Hong Kong’a çok sayıda ülkede söz konusu insan hakları ihlalleri nedeniyle Pekin’e tepki ve Uygur Türklerine destek mitingleri düzenlendi.
Çin’in Hong Kong Özel İdari Bölgesi’nde de 100 binlerce kişinin katıldığı protesto gösterilerinde Pekin yönetiminin Uygur Türklerinin çoğunlukta olduğu Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki politikalarına tepki gösterildi.
Diğer yandan kamplardaki aile üyelerinden haber alamayan Uygur Türkleri, şubat ayında sosyal medyada “#MeTooUyghur” (Ben de Uygur’um) kampanyasını başlattı. Dünya genelindeki milyonlarca Uygur Türkü, Çin’den, öldüğü iddia edilen ünlü halk ozanı Abdurrehim Heyit’in yaşadığını kanıtlamak için videosunu yayımlaması gibi, kendi yakınlarının da videolarını yayımlamasını talep etti.
New York Times gazetesi, Pekin yönetiminin yürüttüğü “baskı kampanyası” kapsamında, ABD’den satın aldığı teknolojiler yoluyla Uygur Türklerinin DNA örneklerini topladığını iddia etti. Çinli yetkililerin 2016-2017’de “Herkes için sağlık muayenesi” adı altında başlattığı ücretsiz sağlık kampanyası kapsamında Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde 36 milyona yakın DNA örneği, iris görselleri ve kişisel veriler topladığı ileri sürüldü.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın, söz konusu kamplar uluslararası kamuoyunun gündemindeyken şubattaki Çin ziyaretinde Pekin yönetimine terör ve aşırıcılıkla mücadeleye destek açıklamaları yapması dikkati çekti.
Tarihi camiler yıkıldı
İngiliz The Guardian gazetesi ve açık kaynak araştırma sitesi Bellingcat, 2016-2018 yıllarında Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde aralarında yüzlerce yıllık camiler ve türbelerin de olduğu 33 dini mekanın tamamen veya kısmen yıkıldığını ileri sürdü.
Çin Devlet Konseyi Enformasyon Ofisi, temmuz ayında yayımladığı raporla, Sincan bölgesinde son beş yılda “azılı terörist” olarak tanımladığı bin 588 kişiyi “etkisiz hale” getirdiğini duyurdu.
Pekin yönetimi, “mesleki eğitim merkezi” olarak nitelediği kamplardaki insan hakları ihlalleri nedeniyle uluslararası toplumun yoğun eleştirilerine maruz kalırken, söz konusu merkezlerde tutulanlardan büyük çoğunluğunun evlerine döndüğünü ileri sürdü.
Bölge Valisi Şöhret Zakir, “toplama kampı” olarak da adlandırılan merkezlere yönelik, “Mesleki ve teknik eğitim alanlarının büyük çoğunluğu topluma geri döndü ve yüzde 90’ından fazlası iyi geliri olan, sevdiği işi buldu.” açıklamasını yaptı.
Pekin yönetiminin “İslam’ı Çinleştirme” projesi
Ülkede devletin kontrolündeki Çin İslam Cemiyeti (ÇİC), ocak ayında “Çin İslamı” kavramını öne sürerek ülkenin Müslüman toplumuna “sosyalist değerler” eğitimi vereceğini duyurdu.
ÇİC’nin 5 Yıllık Çalışma Planı 2018-2022 adlı seminerinde, Müslüman toplumuna “Çin Komünist Partisinin (ÇKP) İslam üzerine çalışmalarını sıkı şekilde uygulamaları, İslam’ın Çinleşmesine sadık kalmaları, Çin İslamı ve Çin tipi sosyalizmi teşvik etmeleri” çağrısı yapıldı.
“Çin tipi dini ideolojik sistem”
Ülkede “İslam’ın Çinleşmesi” planının ardından ülkedeki farklı din ve inanç gruplarının temsilcilerine “Çin tipi dini ideolojik sistem” oluşturmak için dini metinlerin yorumlanması talimatının verildiği ortaya çıktı.
Dini klasikler ve metinlerin, ÇKP’nin kendi görüşleri ve “çağın şartlarına uygun” olmasının istendiği Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı Başkanı Vang Yang başkanlığında bir toplantı yapıldı.
Toplantıda katılımcıların, dini klasiklerin, “zamanın gerekliliklerine” uymayan kısımlarının ihtiyaç halinde “yeniden çevrilmesi, yorumlanması veya o kısımlara dipnot eklenmesi gerektiğini” vurguladığı belirtildi.