1842’de İngilizlere verilen Hong Kong, 1 Temmuz 1997 tarihine kadar 135 yıl boyunca Britanya’ya bağlı özel statülü bir liman oldu. 1997 yılından sonra da Çin Halk Cumhuriyeti’nin özel yönetim bölgesi olarak varlığını sürdürüyor. Bu geçişle birlikte Kraliçe Elizabeth, Hong Kong Doları’nın üstündeki yerini de kaybetmiş. ‘Özel yönetim bölgesi’ ve ‘özerklik’ birbirinden farklı kavramlar. Örneğin Tibet, Uygur, İç Moğolistan Çin’e bağlı özerk bölgelerden, bu sebeple buralara seyahat etmek için Çin vizesi alınması gerekiyor. Ayrıca bu bölgeler kendi para birimlerine sahip değil, Çin Yuanı kullanılıyor. Buna karşın bir “özel yönetim bölgesi” olarak Hong Kong’a vize alınması gerekmiyor. Nitekim Hong Kong kendi para birimine. Hong Kong Doları’na sahip. Sahip olduğu farklı idari rejim sebebiyle Hong Kong’a gittiğinizde Çin’den ayrı bir devlete gitmiş gibi hissediyorsunuz kendinizi.
Çin’in güneyinde yer alan Hong Kong, doğası, teknolojisi, endüstrisi, turizmi ve mimarisiyle gece-gündüz hareketli. Hong Kong, üç kısımdan oluşuyor: Hong Kong Adası, Çin anakara üstünde bulunan Kowloon Yarımadası ve 235 küçük adadan oluşan adalar topluluğu. Bu yazıda Hong Kong’u anlatacağım Kowloon Adası’nı bir başka yazıya bırakıyorum.
En güzel zamanı ekim ayı
Hong Kong’da gezilecek çok yer olsa da havaların sıcaklığı ve özellikle de yaz aylarındaki yüksek nem temponuzu düşürebilir. Yağışlar ve sıcaklık göz önüne alındığında Hong Kong’a gitmek için en doğru zamanın ekim olduğunu söyleyebiliriz. Hong Kong’un en yüksek noktası 551 metre yükseklikle Victoria Zirvesi. Austin Dağı’ndaki bu zirve, Hong Kong’a yukarıdan bakmak için en ideal bölge. Aynı zamanda gidilecek yerler listesinin başında geliyor. Zirveye, ‘Peak Tram’ tramvayını kullanarak ulaşmak mümkün. Bu eski tramvayla yapacağınız sekiz dakikalık tırmanış muazzam manzarasından dolayı eşsiz bir seyahate dönüşüyor. Uzun kuyruğa girip tramvayla yüzlerce metre yukarıya çıktıktan sonra bu yükseklik halen size yetmiyorsa yaklaşık 50 Hong Kong Doları karşılığında, içinde alışveriş merkezi olan Peak Tower’a (Tepe Kulesi’ne) çıkıp, şehre daha da yukarıdan bakabilirsiniz. Peak Tower, ‘wok’ görünümüyle şehirdeki en sıra dışı bina. Akşam dokuzda yapılan ışık gösterileri, zirveyi her saatte canlı tutuyor. Binada ayrıca yüzün üstündeki balmumu heykeliyle Madame Tussauds Müzesi’nin Hong Kong’daki şubesi var.
Adım attıkça büyüleneceksiniz
Gökdelenlerin arasında, şehir merkezinin tam ortasında yer alan Hong Kong Park, barındırdığı Görsel Sanatlar Merkezi, Çay Evi, gölleri, bahçeleriyle hem çalışanlara hem turistlere nefes alma imkanı veriyor. Gökdelenlerin arasında içinde kuş ve ördeklerin olduğu bir parkın varlığını bilmek bile insana huzur veriyor. Hong Kong’da özellikle Central Bölgesi’nde birçok binanın girişi ortak alan. Örneğin City Bank’ın Genel Müdürlüğü’ne girdiğinizde sadece bir bankaya girmiyorsunuz. Sizi genel müdürlük katlarına yönlendiren oklar yanında, civardaki diğer binalara ve Hong Kong Park’a yönlendiren oklar da var.
Bu sayede bir binadan girip başka bir binaya ya da parka rahatlıkla yürüyerek ulaşmak mümkün. Hong Kong’da binalar, üst geçitlerle de birbirine bağlı. Söz gelimi bir alışveriş merkezine girdiğinizde birkaç blok ötedeki başka bir alışveriş merkezine geçebiliyorsunuz. Üstelik geçitler yer altında değil, binaların ‘zemin üstü’ katlarında olduğundan bu gezintinizi cam giydirmeli binalar sayesinde çevreyi görerek gerçekleştiriyorsunuz. Bu sayede hem şehri yukarıdan görebiliyor hem de nemli ve sıcak Hong Kong havasından kendinizi bir süre kurtarabiliyorsunuz. Bu geçitler arasında 800 metrelik Central Mid-Levels Escalator’un özel bir yeri var. Her gün insanları Central’dan Hollywood Road’a, oradan Soho’ya taşıyan bu yürüyen bant, kaldırım seviyesinde değil. Yürüyen banda bindiğinizde bazı binaların çatı seviyesinde seyahatiniz sürüyor.
Central Hong Kong’un en popüler yerlerinden biri olan Hollywood Road, eşsiz antikacıları ve stil sahibi restoranları bulabileceğiniz bir cadde. Bu caddenin yanında bulunan Cat Street, eskiden çalıntı eşyaların satıldığı bir yer olarak biliniyorken, şimdilere antika meraklılarının uğrak yeri olmuş. Edebiyat Tanrısı Man (MÖ 287) ve Savaş Tanrısı Mo’ya (MÖ 160) adanmış, şehrin merkezinde yer alan Man Mo Tapınaklarından en gösterişli Hollywood Road üstünde. Bu tapınakta iki Tanrı’nın hayatlarını tasvir eden figürler bulunuyor.
Hong Kong Central’ın aynı kıyı şeridinin devamında, yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşle ya da ‘Ding Ding’ adı verilen iki katlı nostaljik tramvayla ulaşabileceğiniz Causeway Bay, rengarenk pazarları, lüks alışveriş merkezleri, hıncahınç dolu caddeleriyle Hong Kong’un en gösterişli semti. Gece 12’ye kadar açık olan mağazalar, Avrupa’daki benzerleriyle karşılaştırılmayacak kadar hareketli. Burada bulunan çoğu restoranda rezervasyonsuz yer bulabilmek oldukça zor.