Koronavirüs önlemleri kapsamında okullar bu hafta tatil. Ancak 23 Mart’tan yani önümüzdeki pazartesiden itibaren öğrenciler uzaktan eğitime başlayacak. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, televizyon (TV) ve dijital öğrenme platformu olan Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden uzaktan eğitim yapılacağını, detaylarının ise önümüzdeki günlerde paylaşılacağını açıkladı. Peki, uzaktan eğitim nedir? Nasıl yapılır? Velilere ne gibi görevler düşebilir? Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi aynı zamanda Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Arif Altun uzaktan eğitimi ve ailelere düşen görevleri anlattı. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Esra Aslan da öğrencilerin uzaktan eğitimde tek başına bırakılmamaları gerektiğini söyledi. Bir diğer bilim insanı Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan ise konunun psikolojik boyutuna dikkat çekirek, korkuların egemen olduğu böylesi bir ortamda çocukları travmalardan ve fobilerden korumak için nasıl davranılması gerektiğini anlattı.
BİLGİSAYAR VE TV ERİŞİMİ YOKSA
Bulunduğu ortamda bilgisayar ve TV erişimi olmayan aileler için bu bir sorun teşkil edebilecek. Bu ortamlara cep telefonlarından erişim de mümkün olacak. Unutmamak lazım ki, teknolojiye erişmek ve erişememek günümüzün en önemli sorunlarından birisi. Bu durumda olan öğrenciler ve aileler kendilerini eksik hissetmemeli, çünkü aynı içeriğe sahip ders kitapları ve diğer kaynaklar zaten kendilerinde bulunuyor.
AVANTAJLAR VE DEZAVANTAJLAR
Öğrenci ve öğretmenleri teknoloji yardımı ile bir araya getirmesi, uzaktan eğitimin en önemli avantajı. İçeriğe erişimde zaman ve mekandan kaynaklanan erişim sorunlarını ortadan kaldırdığı için fırsat eşitliği sağlıyor. Öğrenci dersi istediği yerde durdurup, yeniden izleme veya tekrar etme olanağına sahip oluyor. Ancak, teknolojiye erişimin sınırlı olduğu, kullanım sorunlarıyla karşılaşıldığı durumlarda yerine konulabilecek başka bir yöntem olmadığı durumlarda bir dezavantaj söz konusu olabilir.
TAKINTI HALİNE GETİRMEMEK İÇİN
Konunun psikolojik boyutu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof.Dr. Eyüp Sabri Ercan ise sürecin doğru yönetilmemesi halinde çocuklarda taravmatik sonuçlara yol açabileceğini belirterek şunları anlatıyor:
“Bu durumun travmamaya dönüşmemesi için öncelikle kendimizi sakinleştirmeye çalışmalı, yaşamın devam ettiğini gözardı etmemeliyiz.
Uzmanların önerilerinin dışına çıkmamak, sosyal medyadaki abartılara kapılmamak önemli. Çocuklara korkutmadan, abartmadan, tehdit edici bir dil kullanmadan her gün el yıkamasını, hijyenine dikkat etmesi gerektiğini hatırlatmakta hiçbir sakınca yok. En iyi yöntem birlikte bunu yapmak. Bazı çocuklar da obsesif kompulsif meyilli olabilir ve bu el yıkama onlarda takıntıları zorlayabilir, arttırabilir. Böyle durumlarda dikkatini farklı yöne çekmek ya da konudan uzaklaştırmaya çalışmak en doğrusu olacaktır.
ÇOCUKLARA YALAN SÖYLEMEYİN
Yaşamdaki en kötü şey belirsizliktir. Bu dönemde hem çocukları hem de kendimizi korumamız için birinci olarak dikkat edilmesi gereken şey belirsizliğin ortadan kaldırılması. Bu nedenle özellikle çocukları korumaya çalışacağız diye yalan söylememeliyiz. Ortada büyük bir durum varken; dünyayı derinden sarsıyorken, gerçeği paylaşmalıyız. Çocuklarla bu sorunu konuşup sorularını elimizden geldiğince doğru ve net bir şekilde yanıtlamalıyız. Tıbbi otoriteleri dinleyerek çocuklarla kısa ve net konuşmak ve sadece doğruyu anlatmak; medyada çıkan bilgileri filtreden geçirip aktarmak önemli. Bu dönemde çocuklarımızı dinlemek ve ciddiye almak önemli. Hiçbir şey yokmuş gibi yapmaktan kaçınmalıyız.
AKADEMİK BEKLENTİYİ DÜŞÜRÜN
Yeni bir eğitim sistemi, yeni bir sisteme geçmek hepimiz için olduğu gibi çocuklarımız içinde çok zor. Bu dönemde bocalamalar olacaktır. Ailelerin en çok dikkat edeceği şey; akademik beklentiyi düşürmek, çocuklara daha çok destek olarak eleştirel olmaktan kaçınmak.”
TELEVİZYONDAN YAPILACAK EĞİTİMLERDE BUNLARA DİKKAT
Prof. Dr. Arif Altun, “TV üzerinden yapılacak öğrenmelerde öğrencilerin dersleri bir film ya da çizgi film izler gibi değil; ders kitabı, ya da yardımcı kitaplar gibi öğrenmeyi destekleyici materyallerden yararlanarak izlemeleri gerekiyor”diyor. Altun uyarılarını şöyle sürdürüyor:
“Dersleri izlerken öğretmene soru sorma ya da yanındaki arkadaşıyla etkileşime girme gibi durumu olmayacağından, ders izleme öncesinde de elindeki kaynakları önceden çalışması ve notlar çıkartması, bir başka ifadeyle ders öncesi kendi planını hazırlayarak, özellikle anlamadığı yerleri belirleyerek derse öyle katılması öğrencilerimiz için daha etkili olacaktır.
EBA UZMANLARINI DİNLEYİN
Bu süreçte kalabalık gruplar haline gelinmemesi sağlık açısından önemli bir nokta. O nedenle, bu izlemeler için EBA uzmanları mutlaka bir yönerge hazırlayacaktır. Bu yönergeleri derse katılmadan önce mutlaka gözden geçirmeleri gerekir. Unutulmamalıdır ki, EBA içerikleri geniş bir uzman ekip tarafından hazırlanmakta, bu nedenle onların uzmanlıkları ve deneyimleri dikkate alınmalı.
ÇOCUĞA BASKI YOK
Verilen bu aranın zorunlu bir ara olduğu unutulmamalı. Bu süreci aileler fırsata çevirebilir. Öncelikli olarak girebilen ve olanağı olan aileler, bizzat ya da destek alarak, bu platforma girip, çocuklarının nasıl bir süreç yaşayacağına ilişkin bilgi edinebilirler. Ancak, kendi deneyimlerini çocuklarına empoze etmemeleri gerekir. Kendileri sorun yaşarlarsa, MEB in hazırladığı yönlendirmelere göre bu sorunları giderebiliyorlar mı kontrol edebilirler. Bu süreç hakkında MEB’e de danışabilirler. Daha sonrası için, çocuklarıyla konuşup onların erişimi konusunda yardımcı olabilirler.
ZAMAN YÖNETİMİ ÖNEMLİ
Öğrenciler yeni bir öğrenme biçimi deneyimleyecekler. Bu süreçte, ders içeriği kadar zaman yönetimi, kendi çalışma planını yapabilme ve düzenleme, gibi yaşam becerilerine odaklanmalarını teşvik etmeliyiz.”
AİLELERE ÖNERİLER: ÖĞRENCİ TEK BAŞINA BIRAKILMAMALI
Uzaktan eğitim birçok öğrencinin aşina olmadığı bir durum. Bu yeni öğrenme deneyimine motive olmalarında aileler de etkili olacak. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Esra Aslan da ailelerin yapması gerekenleri şöyle sıralıyor:
* Ailede interneti kullanan ve çocukla eğitim faaliyetini sürdürebilecek bir aile üyesi olmalı. Bu kişi önce programı incelemeli ve her gün aynı zamanda ve 45 dakikalık periyotlarla ders yapılmalı.
* Çocuk yalnız başına ve kendi kendine bırakılmamalı. Çünkü çocukların bu gibi bir alışkanlığı yok. Önceleri birlikte yapılmalı, giderek dışardan belli aralıklarla kontrol edilerek ders çalışması sağlanmalı.
DÜZENLİ DERS ÇALIŞMA ÖDÜLLENDİRİLMELİ
* “Ders çalış” diyerek baskı yapılmamalı ancak kontrollü, planlı ve disiplinli bir çalışma ortamı sağlanmalı. Aile ders saatlerini hatırlatmalı. Çocuğun düzenli sürdürdüğü ders çalışma faaliyeti ödüllendirilmeli.