Kayapınar, ramazan ayında, kalp hastalarının “Oruç tutabilir miyim?” sorusu ile karşılaştıklarını, oruç tutmanın, kardiyovasküler hastalıklar açısından bazı istisnai durumlar dışında genel olarak olumlu etkileri olduğunu söyledi.
Hastalarını taburcu ederken genel olarak tuz, hamur işi ve diğer karbonhidrattan zengin yiyeceklerden kaçınılması gereken diyet programları önerdiklerini anlatan Kayapınar, “Katı yağ ve ambalajlı gıdalardan uzak duralım, gibi önerilerle gönderiyoruz. Oruç tutan insanlar da aslında bunu yapıyor, daha az karbonhidrat, daha az tuz ve daha az yağ alıyorlar ve bu da kalp hastalıklarını genel olarak olumlu yönde etkiliyor. Uzun süren susuzluk, özellikle kalp yetmezliği olan ve diüretik kullanan hastaların böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Bu hastaların günlük sıvı ihtiyacı kadar iftar ve sahur arasında sıvı alması çok önemli.” dedi.
“Ağır yemekler ciddi göğüs ağrılarına sebep olabilir”
Kalp hastalarının ramazan ayı dışında da ağır yemekler ve aşırı yemekten kaçınması gerektiğini anlatan Kayapınar, şöyle konuştu:
“Kalp hastalarının, oruç tutmalarından ziyade iftar yemeğini fazla kaçırmalarından endişe duyuyoruz. Takdir edersiniz ki ülkemizde iftar yemekleri çok çekici, çeşitli ve ağır olabilir. Eğer hastalarımız iftarda ipin ucunu kaçırırlarsa bu ağır yemekler, ciddi göğüs ağrılarına sebep olabilir, tansiyon hastalarının kontrollü gidişini bozabilir, kalp yetmezliği hastalarının olağan gidişleri kötüleşerek kararsız bir hale geçebilirler. Hastalarımız iftarda ve sahurda ağır yiyeceklerden kaçınmalı, aşırı yağlı ve aşırı şekerli besin tüketmemeye özen göstermeli, mümkünse tok tutan protein ağırlıklı besinlere öncelik verilmelidir. İftar ve sahur arasında, gün içerisinde ihtiyaç duydukları sıvı miktarlarını asitsiz ve şekersiz sıvılarla mümkünse suyla karşılamalarını öneriyoruz.”
Kalp hastalarının oruç tutmasıyla ilgili kararın, hastanın takibini yapan doktorla verilmesinin esas olduğunu belirten Kayapınar, eşlik eden hastalıklar ve yapılan işlemlere göre karar verilmesi gerektiğini vurguladı.
Kayapınar, eğer son birkaç hafta içinde stent uygulaması yapılmadıysa, tansiyon takipleri düzenli ve normal sınırlardaysa, kalp yetmezliği stabil seyrediyorsa, hastanın kısa süreli periyotlarla kullanmak zorunda olduğu ilaç yoksa oruç tutmalarında bir sakınca bulunmadığını bildirdi.
İleri kalp yetmezliği olan hastaların, oruç tutmadan önce mutlaka hekimlerine danışması gerektiğinin altını çizen Kayapınar, şunları kaydetti:
“Özellikle ileri kalp yetmezliği olan hastalar için uzun süre susuz kalmak ciddi sorunlar doğurur. Zaten kalp yetmezliği sebebiyle yetersiz kalan organlarda, bir de susuzluk eklendiğinde, ilk başta böbrek fonksiyonları olmak üzere ilerleyen zamanlarda diğer birçok organda da işlevsel bozukluklar gelişebilir. İleri kalp yetmezliği olan hastalarımız, oruç tutmadan önce mutlaka hekimlerine danışmalı, tutmamaları öneriliyorsa bu öneriyi dinlemelerini tavsiye ediyorum. Bir diğer önemli durum da kalp hastalıklarına eşlik edebilecek diyabet, böbrek yetmezliği gibi hastalıklardır. Bu hastalarda değerlendirmeyi yaparken eşlik eden diğer durumlar da göz önünde bulundurulmalı ve ona göre hareket edilmelidir. Gerekirse ilgili hekime danışılmalıdır.”