İsviçre’de bir araya gelen uzmanlar, insanların yürüttüğü faaliyetlerin toprağın kalitesini bozduğunu, çölleri yaydığını, ormanları azalttığını, vahşi yaşamı yerinden ettiğini ve turbalık alanları kuruttuğunu açıklayacak.
Bütün bu faaliyetler toprağın iklim değişimiyle mücadeleye katkı sağlayan bir karbon deposundan, atmosfere karbon salımına yol açan bir kaynağa dönüşmesine yol açtı.
Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde (IPCC) yer alan bilim insanları ve hükümet yetkilileri tarafından bu hafta son hali verilecek raporda iklimin feci bir şekilde ısınmasının önüne geçmek için toprağın bu şekilde sömürülmesine son verilmesi gerektiği yer alacak.
Toprak bizi iklim değişikliğinden nasıl koruyabilir?
İşlenmemiş topraklar, üzerinde barındırdıkları bitkilerin atmosferi ısıtan karbondioksit gazını tüketmesi sayesinde küresel ısınmaya karşı mücadelede önemli bir rol oynuyor.
Bilim insanları raporda, çiftçilik ve kerestecilik yapma yöntemlerimizin karbondioksit salımını artırdığına yer verecek.
Atmosfere salınan ve sera etkisi yapan gazların üçte biri ile dörtte biri arasında bir kısmı toprak kullanımımızdan kaynaklanıyor.
İngiltere’de tarım arazisine dönüştürülen turbalık alanlar
‘Zor kararlar alınması gerekiyor‘
Raporda toprak kullanımımız hakkında zor kararlar alınması gerektiği vurgulanacak. Zira toprak için birbiriyle yarışan birden fazla talep var: Bioyakıt üretimi, plastik ve lif üretimi için gereken bitkiler, kerestecilik, kağıt üretimi, artan nüfus için gıda üretimi ve doğal hayat.
Raporda kırmızı et üretiminin bir yandan toprağa büyük bir baskı uyguladığı, diğer yandan da sera gazı etkisi yaratan metan gazı salımının yarısını oluşturduğu aktarılacak.
Bu rapor, IPCC’nin toprak kullanımı ve sömürüsü üzerine bugüne kadar hazırladığı en sert rapor olacak.
Raporun özünde ise toprağın karbondioksit salım kaynağı olarak mı yoksa karbondioksit depolama alanı olarak mı kullanılacağına dair ikilem yatıyor.
Bu, toprağı nasıl kullandığımıza bağlı olarak değişebilir.
Neden önemli?
İngiltere’nin doğusundaki turbalık alanlar bu raporda bahsedilen ikilem için ideal bir örnek.
Doğal halinde aşırı sulu olan bu toprakların yüzde 99’u yüzyıllar içerisinde kurutularak tarıma açıldı.
Charles Shropshire tarlasında yeni teknolojileri kullanıyor
Fakat üzerinde tarım yapılan bu topraklar her yıl yüzde 1-2 oranında bir kısmını erozyona kaybediyor.
Bunun altında da turbanın havayla temas etmesi sonucunda oksitlenmesi ve karbondioksit yaratması yatıyor.
Problem, bu toprakların aynı zamanda İngiltere’nin en verimli toprakları olması.
Çiftçiler bu toprakları karbon tutması için bırakmak değil üzerinde gıda yetiştirmek istiyor.
Bölgedeki genç çiftçilerden Charles Shopshire, tarlasından atmosfere karışan karbon konusunda endişeli olduğunu anlatıyor.
Shopshire iklim değişikliğinin halihazırda bitkilerin büyümesini etkilediğini fark etmiş.
Buna karşı “canlandırıcı tarım” denilen teknikleri uyguluyor.
Bu tekniklerin arasında tarlayı derin sürmeme, kışın toprağı bitki örtüsüyle kaplama ve damla sulama yer alıyor.
Denemek istediği bir diğer teknik de kışın toprağı ıslatarak üzerinde güzellik kürlerinde ve tavandan sarkıtılan saksılarda kullanılan bataklık yosunu (sfagnum) yosunu yetiştirmek.
Fakat çoğu çiftçi üretim tarzlarını değiştirme konusunda isteksiz.
Dünyanın dört bir yanında, artan gıda talebine yetişmeye çalışan çiftçilerin hikayelerini duyabilirsiniz. Ama bu, uzun vadede toprağı olumsuz etkiliyor.
Sorunun bir kısmı da 1960’lardan beri gıda ve bitki yağı tüketiminin 1960’lardan bu yana iki kat artması.
İklim değişikliği bazı bölgelerdeki çiftçileri diğerlerine göre daha çok etkileyecek
Sorunu çözebilir miyiz?
Bilim insanları sorunun devasa boyutlarda olduğunu söylüyor.
Bunu çözmenin çok zor olduğunu onlar da kabul ediyor, özellikle ekosistemi korumak için gereken çiftçilik tarzı için yarım milyar çiftçiye daha farklı çalışmaları konusunda eğitim verilmesi gerekeceği için.
Bilim insanlarına göre yapmamız gerekenler şunlar:
- Ormanlık bölgeleri korumak, özellikle de tropik bölgelerde
- Daha fazla sebze ve daha az et içeren beslenme tarzına geçmek
- Turbalık alanları korumak ve mümkün olduğunca eski hallerine döndürmek
- Biyoyakıt üretimini azaltmak
- Ekinlerin ağaçlarla bir arada olduğu tarımsal ormancılık (agroforesti) yapmak
- Ekin çeşitlerini çoğaltmak
Çözümler konusunda fikir birliği var mı?
Çözümler konusunda bazı fikir ayrılıkları da var. Bazıları tarım faaliyetlerini olabildiğince küçük bir alanda yoğunlaştırılmış bir şekilde yapıp bu sayede geri kalan toprağı doğaya terk etmeyi ve bu sayede daha fazla karbondioksit depolamayı öneriyor.
Diğerleri ise tarımı çevreyle daha uyumlu bir şekilde yapıp atmosfere daha az karbon salmanın daha doğru olacağını düşünüyor. Fakat bu öneri de daha fazla toprağa ihtiyaç duyduğu için doğaya daha az toprak bırakıyor.
Rapor her iki seçenekte de küresel ısınmadan en çok etkilenen çiftçilerin en yoksul çiftçiler olacağını ve bu insanların çiftçilik yapma yöntemlerini değiştirmeleri için gereken teknolojiyi karşılamakta en çok zorlanacak grup olacağını vurguluyor.
Rapor politikaları etkileyebilecek mi?
BBC News’e konuşan ABD merkezli çevreci düşünce kuruluşu WRI’dan Kelly Levin, bu raporun fosil yakıtlardan atmosfere salımı azaltmak için siyasetçiler üzerinde büyük bir baskı oluşturması gerektiğini düşünüyor:
“Eğer iklim problemini çözmeyi bugün zor buluyorsak, bir de gelecekte karbonu tutacak toprak kalmadığında ne kadar zor bulacağımızı hayal edin.”
İngiltere’deki Cranfield Üniversitesi’nden Prof. Jane Rickson “IPCC raporunun siyasetçileri ve toprak sahiplerini gerekli değişiklikleri yaparak iklim krizine bir son vermek için motive edecek kadar güçlü olmasını umuyorum” diyor.