Otbiçer Mahallesi’de bulunan İremir Höyüğü’nde Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle başlatılan kazı çalışmalarında kentin tarihe ışık tutacak yeni bilgiler elde edildi.
Van Müzesi Müdürü Erol Uslu başkanlığında, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hanifi Biber’in danışmanlığında, antropolog, arkeolog ve sanat tarihçilerinden oluşan 15 kişilik ekip, yüzey araştırmaları sırasında keşfedilen höyükte başlatılan kazı çalışmalarında Erken Tunç Çağı’na ait yaşam alanını ortaya çıkardı.
Bir konutun depo bölümü olarak kullanıldığı tahmin edilen alandan çıkarılan çanak, çömlek ve seramiklerle Erken Tunç ve Demir çağlarına ait yaşamın izleri arkeologları heyecanlandırdı.
“Kısa sürede hedefimize ulaştık”
Kazı Başkanı Uslu, yaptığı açıklamada, birinci derece sit alanı içinde yer alan höyükte bu yıl arkeolojik kurtarma kazısı başlattıklarını söyledi.
Höyükte bölgede yaşayan medeniyetlerin izlerini tabaka halinde görmenin mümkün olduğunu belirten Uslu, şunları dile getirdi:
“Van’da bugüne kadar 28 farklı noktada kazı çalışması yürütüldü. Bu çalışmalar arasında sadece 3 noktada (Dikkaya, Tilkitepe ve Karagündüz) höyük alanları var. Urartu öncesi tarihi kalıntılara ulaşılması için höyük kazıları çok önemli. İremir Höyüğü’nden çıkardığımız buluntular, Erken Tunç Çağı’nı gösteriyor. Bu da burada Urartu öncesi bir yaşantının olduğunu gösteriyor. İremir Höyüğü’nü çok önemsiyoruz çünkü burada tarih boyunca yaşamış medeniyetlerin izlerini bir bütün olarak görebiliyoruz. Kısa sürede de hedefimize ulaştık.”
“Erken Tunç Çağı’nı belgeliyor”
Doç. Dr. Hanifi Biber de bilimsel kazı çalışmalarıyla hem höyüğü kurtarmayı hem de Van’ın dip tarihine ışık tutmayı amaçladıklarını belirtti.
İki bölümden oluşan höyükten bilimsel anlamda çok büyük beklentilerinin olduğunu vurgulayan Biber, Van’da bugüne kadar birçok kazının yapıldığını ancak bunların kentin gerçek tarihini ve kronolojisini anlamaya yeterli olmadığını ifade etti.
İremir Höyüğü’nün bu anlamda çok önemli olduğunun altını çizen Biber, şunları kaydetti:
“Kazı çalışmaları sırasında çok farklı tabakaların üst üste olduğunu gördük. Temizlik ve plan kare çalışmalarında ilk andan itibaren çok ümit verici bulgularla karşılaştık. Yüzeye oldukça yakın bir bölgede duvar örgüsü buldu. Bunun Demir Çağı’na ait olduğunu düşündük. Hemen altında Erken Tunç Çağı tabakası bulunuyor. Alt tarafında da yaklaşık üç metre yüksekliğe sahip İlk Tunç Çağı tabakası var. Oldukça yüksek bir tabaka. Bu, bize burada çok uzun soluklu bir yaşamın olduğunu gösteriyor.”
Yaptıkları çalışmalarda ilk yılın şansı olarak yüzeyin bir metre kadar altında bir mekanla karşılaştıklarını anlatan Biber, şu bilgileri verdi:
“Burası büyük olasılıkla yerleşim alanının kenar bölümlerini oluşturuyor. Bu mekanın hem gerek mimari formu gerekse içindeki buluntular kesinlikle Erken Tunç Çağı’na ait olduğunu belgeliyor. Yani günümüzden yaklaşık 5 bin yıl öncesine ait. İçinde bir depo kabı söz konusu. Bu da bize bir evin müştemilatı olduğuna ilişkin izler sunuyor. Mekanda Erken Tunç Çağı’na ait seramik parçaları çıktı. Bu kadar üst kotlarda böyle bir mekanla karşılaşmamız bizi açıkçası hem şaşırttı hem de mutlu etti.
Önümüzdeki kazı çalışmalarında höyüğün konisinde çok daha büyük konutlarla karşılaşacağımızı bekliyoruz. Höyüğün alt kotlarında ise Kalkolitik ve Neolitik çağlara kadar inmeyi ümit ediyoruz.”