Geçtiğimiz cumartesi-pazar, hem İngiliz futbolu, hem de global oyun için kritik bir hafta sonuydu. Sezon başından beri masa uyarısıyla hiçbir penaltı kararı alınmayan İngiltere’de, bir hafta sonunda 4 penaltı birden VAR müdahalesiyle verildi. İngiltere belli ki, ‘net ve bariz’ çıtasını biraz aşağı çekti bu haftayla birlikte. Ancak bir konuda taviz vermediler: Bu sezon Premier Lig’de oynanan 100 maçın hiçbirinde orta hakem monitöre gitmedi. Kulüpler karşı çıksa da İngiltere, ‘monitörsüz VAR mümkün mü’yü test ediyor şu anda… Aslında bu hikâyeyi doğru okuyabilmek için filmi belki de biraz geriye, geçen çarşambaya kadar sarmak gerek. 23 Ekim günü Zürih’te ‘IFAB teknik tavsiye kurulu’, VAR’ın geliştirilmesi dahil geniş bir gündemle bir araya gelmiş ama sonuçları açıklamayı 3 Aralık’ta Kuzey İrlanda’daki yönetim kurulu toplantısına bırakmışlardı. Zürih’te Figo ve Collina gibi şöhretli isimlerin de katıldığı o toplantıda ne konuşuldu bilemiyoruz elbette. Ama IFAB’ın (yani futbol oyun kurallarını belirleyen kurulun) Britanyalı ağırlıklı olduğunu biliyoruz. Bu toplantıdan sadece 3 gün sonra İngiltere Premier Lig’de VAR’la ilgili çok radikal değişimler olması tesadüf mü, bunu şimdilik anlamak zor.
500’DE 19 DEĞiŞiKLiK
Premier Lig’de ilk 9 hafta itibariyle VAR, 500 kadar pozisyonu incelemiş ve sadece 19’unu değiştirmişti. Bunların 14’ü zaten ofsayt kararlarıydı. VAR ilk 9 hafta itibariyle İngiltere’de ‘net ve bariz hata’ çıtasını öyle yukarıyla koymuştu ki, aslında gol üretimindeki elle oynamalar ve ofsayt dışında hiçbir şeye karışmamıştı. Premier Lig’in 10’uncu haftasında ne olduysa oldu, 10 maçta VAR tam 7 karar değiştirdi. VAR masası tek bir hafta sonunda 4 penaltı verdi, bir penaltı, bir de gol iptal etti. Norwich-ManU maçında James’in aldığı penaltı ya da Arsenal’lı Sokratis’in iptal edilen golü öyle sübjektif kararlardı ki, Ada’yı karıştırdı aslında. Özellikle Solskjaer’in kendi oyuncusu James’in lehine verilen penaltıyla ilgili, “Bir penaltı şüphesini incelemeniz asırlar sürüyorsa, o pozisyon net ve bariz değildir” eleştirisi mükemmel.
ANCAK HAYATi BELiRSiZLiK OLURSA…
İngilizler’in ‘net ve bariz’ çıtasını aşağı çekmesi aslında olumlu bir gelişme. Bu, UEFA turnuvaları ve yerel ligler arasında inceleme çıtası konusunda bir fikir birliği sağlanmaya yakın olunduğuna dair bir işaret. Ancak burada global oyunu etkileyebilecek esas detay, İngilizler’in ısrarla monitöre gitmemeleri. Premier Lig’de her statta VAR monitörü var. Ancak bu sezon oynanan 100 maçta bu monitörler tek bir kez bile kullanılmadı. Bunun sebebini de İngilizler şöyle açıklıyorlar: Kulaklıktaki bir VAR diyalogu ortalama 30, monitöre gidilen bir inceleme ise 90 saniye sürüyor. 90 saniye futbol için çok uzun bir süre. Oyunu baltalayacak düzeyde bir kesinti. O yüzden monitöre ancak hayati bir belirsizlik olduğunda gidilmeli. Bu strateji, bana iki sebeple çok mantıklı geliyor:
Video asistan hakem, isminden de anlaşılacağı üzere bir yardımcı hakem. Nasıl çizgideki yardımcı hakem sizi bir faullü hareket konusunda uyardığında siz bunu teyit ihtiyacı hissetmiyorsanız, masadakini de teyit ihtiyacı olmamalı. Zaten masadaki VAR’a, sadece ‘net ve bariz’ pozisyonlarda orta hakemi uyarması salık veriliyor. Masadaki hakem bir pozisyonun net ve bariz olduğunu düşünüyorsa, ona itimat etmekte nasıl bir sakınca olabilir? İngiltere’de monitöre hiç gidilmiyor. 100 maçta sıfır… Süper Lig’deyse VAR pozisyondan ne kadar emin olursa olsun, orta hakem muhakkak monitöre gidiyor. İngiltere’deki uygulama, futbolun tabiatına daha uygun gibi sanki.
Real Madrid’li Sergio Ramos’un, Club Brugge’e attığı golü hatırlıyoruz…