COVID-19’un ilk günlerinde marketlere koşarak, rafları boşaltan tüketicilerin İtalya ve Fransa’da yaşananların Türkiye’de yaşanmadığını görerek son 2 haftada stoklamaktan vazgeçtiklerini anlatan Çak, COVID-19 sürecinde tüketicilerin ihtiyaçlarına yetişmek için yaptıklarını, gıdanın bozulmadan hızla teslim edilmesinin önemini anlattı.
Koronavirüs salgını sürecinde en önemli konulardan biri de gıdaya ulaşmak oldu. İlk vakanın açıklanmasından sonra ne kadarlık bir artış oldu?
Koronavirüs sadece Türkiye’de değil tüm dünyada aslında gıda tedarikinin önemini en somut biçimde gözler önüne serdi. İlk günleri düşünelim. Salgının Çin’de ortaya çıktığı günleri. Aslında belki hiçbirimiz bu kadar kısa süre içinde, yani sadece birkaç ayda dünyanın en gelişmiş ülkelerinin bu hastalık karşısında bu kadar çaresiz hale geleceğini beklemiyorduk. Virüsün Avrupa’ya gelmesiyle birlikte bence kamuoyundaki algı da değişti. Tabii özellikle Avrupa ülkeleri için, bu tarz salgınlar ve salgınlar karşısında alınan önlemler hiç alışmadıkları türden. Çok radikal… İtalya’yı, İspanya’yı düşündüğünüzde, sosyalleşmenin onlar için ne kadar önemli olduğu ortada. Yani siz ne tedbir alırsanız alın, insanların en büyük ihtiyacı gıda. Bunun en zor durumda bile karşılanabiliyor olması kritik önemde. Türkiye’de ilk vakanın açıklanmasıyla birlikte, tabii biz de gıda tarafında ciddi bir taleple karşılaştık. Özellikle gıda perakendecileri olarak adlandırdığımız ya da kamuoyunda süpermarketler olarak bilinen satış noktalarında talep sadece bir hafta içinde yüzde 100’e yakın artış gösterdi.
RAHATLAMA OLDU
2 ay geride kaldı. En çok neler talep edildi?
Mart ve nisan aylarını toplu olarak değerlendirdiğimizde de salgın öncesi döneme göre gıda tedarikine yönelik araç hareketlerimizde günlük yüzde 50’ye varan artışlar olsa da özellikle son dönemde bunun normale döndüğünü söyleyebiliriz. Bu dönemde de gıda perakendecileri tarafından en çok talep edilen ürünler arasında sebze ve meyve, et ürünleri, raf ömrü uzun paket gıdalar, kuru tahıllar, pirinç, makarna ve ton balığı gibi konserve ürünlerin öne çıktığını söyleyebiliriz. Temizlik ürünleri kategorisinde de tabii sabun, dezenfektan, kağıt havlu ve tuvalet kağıdı ön planda oldu. Vatandaşları tabii ki anlıyoruz ama inanın bu süreçte, panik yapıp marketlere koşmanın; ürün stoklamanın bir anlamı yok. Türkiye bu anlamda rahat olsun. Şu anda marketlerde raflara baktığımızda belki normal zamanların bile üstünde ürün bulunurluğu ve reyon seçenekleri görüyoruz.
Lojistik sektörünün ne kadar stratejik olduğunu gördük.
Kesinlikle. Biz sektör olarak hep bunu dile getirdik. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri buna değer verir. Çin’in Modern İpek Yolu projesi de tamamen bir lojistik projedir. Dünyanın herhangi bir yerinde hayat durma noktasına gelse bile, tüm lojistik hizmetleri, özellikle de gıda lojistiği her şekilde devam etmek zorunda. Sonuçta, üreticinin elinden çıkan ürünlerin nihai tüketiciye ulaşabilmesinin yolu, lojistiğin uçtan uca sağlıklı bir şekilde işlemesinden geçiyor.
TEKNOLOJİNİN ROLÜ?
Siz bu süreçte çalışanlarınız, lojistik filonuzla neler yaşadınız?
Önce sağlık geliyor. Tüm tedbirleri aldık. Ayrıca bu hizmetleri verirken teknolojinin rolü çok önemli. Lojistiğin teknolojiyle entegrasyonu için her yıl milyonlarca lira yatırmıştık. Bu süreçte sistemimiz çok iyi çalıştı.