Yeni nesil teknolojilerin tüm süreçlerde etkin bir şekilde kullanımını ifade eden dijital dönüşüm ve bu dönüşüme bağlı diğer süreçler, şirketlerin yanı sıra yeni süreçte etkin olmayı hedefleyen devletlerin de ana gündem maddeleri arasında yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dijital farkındalıkla ilgili Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Türkiye olarak gelişen dünyayı sadece uzaktan izlemiyor, son 18 yılda attığımız adımlar ve gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla yeni sürecin aktörlerinden biri haline geliyoruz. İnşallah milletimizin desteğiyle güçlü bir #DijitalFarkındalık oluşturacak, geleceğe umutla bakacağız.” ifadelerini kullandı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Dijital dünyadaki yerimizi sağlamlaştırırken teknolojiyi de yakından takip etmek zorundayız.” değerlendirmesinde bulunarak paylaşımında, “dünyada ve Türkiye’de sosyal medya kullanımı”, “dijital farkındalık ve siber vatan”, “dijital vatandaş”, “dijital diplomasi”, “dijital algı yönetimi”, “siber güvenlik” ve “yapay zeka” konularında bilgi kartlarına yer verdi ve dijital farkındalığın önemine vurgu yaptı.
“Uluslararası dijital tekellere karşı bilinçli olunmalı”
Pavotek ve IntelProbe Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Alper Özbilen, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, dijital dönüşümü dijital farkındalıkla tamamlayan, kendi verisini koruyan, veriyi hakkıyla işleyen ülkelerin 21. yüzyılın kazananları olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde teknolojik yerlileşme ve dijitalleşme konusunda son yıllarda edinilen kazanımların dikkati çekici bir büyüklüğe ulaştığını belirten Özbilen, “Bugün konuştuğumuz dijital farkındalık konusu, atılan bu adımların bir neticesi olup dijital düzene ve onun etki ettiği bütün alanlara yönelik yapılması gerekenleri tanımlamaktadır.” dedi.
Özbilen, dijital diplomasiden dijital vatandaşa, sosyal medya kullanımından siber vatana kadar açıklanan tüm başlıkların temelinin veriye dayandığını vurgulayarak, “Bu bağlamda ülkemizin dijital dönüşüm ve hemen ardından gelen dijital farkındalık hamleleri son derece isabetlidir. Bu isabet, zamanlama itibarıyla da doğrudur. Zira Kovid-19 süreciyle, öncesinde en az 10 yıl içinde gerçekleşmesi öngörülen dönüşümün çok daha kısalacağı görülmektedir. Dijital farkındalıkla tamamlanan dijital dönüşüm Türkiye’nin veri güvenliğini artıracak.” ifadelerini kullandı.
Birçok yerli girişimin son derece samimi çabaları ile bu dijital dönüşümün nüvesinin Türkiye’de mevcut olduğunu aktaran Özbilen, şunları kaydetti:
“Ülke olarak dikkatli davranmamız gereken husus ise gerek dijital altyapı gerekse dijital uygulama üretiminde baskın ve egemen olan ülkelerin bizleri daha fazla bağımlı kılmak üzere yürütecekleri stratejik satış ve pazarlama faaliyetlerine karşı bilinçli olmamızdır.
Uluslararası dijital tekel bizlere, ‘veriniz çalınacaksa biz çalarız, korunacaksa da biz koruruz’ şeklinde yaklaşmakta ancak bunu çok daha estetik bir dille ve yöntemlerle yaptıkları için niyetlerini kamufle edebilmektedirler. Dijital dönüşüm ve farkındalık, ‘daha fazla tüketim ve dışa bağımlı olan’ değil, aksine ‘kendi ihtiyaçlarını karşıma kapasitesine sahip olmak’ olarak algılanmalı, pratik yaklaşım böyle şekil almalıdır. Böylelikle Türkiye, her gün katlanarak artan veriyi anlamlandıran ve verisine sahip çıkarak kazanan bir ülke olacaktır.”
“Verinin işlenmesi gelecek dönemin kazananını belirleyecek”
Alper Özbilen, bugün “bilgi çağı” olarak adlandırılan dönemin eksik algılandığına dikkati çekerek, “Çoğumuz bilgi çağını, bilgiye erişim bağlamında değerlendiriyoruz. Halbuki bir sonrakinin hazırlayıcısı olan bu öncü dönem, sadece bilgiye erişimi değil, bilgi ile insanın, insan ile makinenin ve makine ile başka bir makinenin etkileşimini de kapsıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Verinin yapay zeka teknikleriyle işlenmeye başlandığı bu dönemin, gelecek dönemin kazanan ve kaybedenlerini belirleyeceğine işaret eden Özbilen, şunları kaydetti:
“Tarihinin akışının olağanüstü şekilde hızlandığı bu yüzyılda, birkaç 10 yıl içerisinde üstünlük dengesinin, dramatik ve geri dönüşü olmayacak şekilde değişeceği öngörülüyor. Bu sebeple büyük veri ve buna bağlı olarak yapay zeka temelinde hızla gelişen veri analitiği konusu hayati bir öncelik haline geldi. Birçok mesleğin geçersiz kalacağı yeni dönemde, veri bilimi şu anki öngörülerinin de üzerinde bir öneme sahip olacak.
Veriyi anlamak, ona şekil vermek, yığın ve kalabalık içinde fark edilmeyen birçok bilgiye erişebilmek, şirketlere ve ülkelere öncelikle karar üstünlüğünü getirecektir. Veri üzerindeki hakimiyet, gücün ve devamlılığın ana unsuru olacaktır. Bu ise etkin yöntemlerle üreten ve yön veren vasfına sahip olmak anlamına gelecektir.”