Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrasında yüz yüze iletişimin yerini almaya başlayan ve güvenilirliği sorgulanan online video konferans uygulamaları konusunda uzmanlar vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, yaptığı açıklamada, insanların daha çok evde vakit geçiriyor olmasının, internet üzerinden eğitim uygulamalarına, telekonferans veya video konferans uygulamalarına ilginin artmasına neden olduğunu belirtti.
Özellikle iş görüşmelerinin ve derslerin sanal ortam üzerinden yürütülmeye başlandığını ifade eden Kırık, bu durumun “sanal dolandırıcılar ve siber korsanlar için bir fırsat yarattığına” dikkati çekti.
Kırık, kullanıcılar için sanal dünyada özellikle de telekonferans uygulamalarında kişisel verilerin sızdırılması ve ele geçirilen şifrelerin satılmasının en önemli tehditler arasında yer aldığını belirtti.
“Kişisel verilerin sanal ortamda gelişigüzel şekilde paylaşılıyor olması, özellikle elektronik posta bilgilerinin adreslerinin çalınması, telekonferans uygulamalarının en büyük zararları arasında yer alıyor.” değerlendirmesinde bulunan Kırık, izinsiz şekilde toplantılara katılabilen kişilerin müstehcen içerik paylaşması, argo ve küfürlü kelimeler yazması nedeniyle uzaktan eğitim alan öğrencilerin de risk altında olduğuna dikkati çekti.
Kırık, iş görüşmelerine gelişigüzel katılan “trol” tabir edilen kişilerin toplantının gidişatını bozduğunu ve sanal ortamın verimsiz bir hale geldiğini belirterek güvenliğin de son derece düştüğüne vurgu yaptı.
Kullanıcıların önlem alması gereken birkaç noktanın bulunduğunu dile getiren Kırık, şu uyarılarda bulundu:
“Telekonferans veya video konferans uygulamalarının sürekli güncel tutulması büyük önem arz ediyor. İkinci olarak, zorunlu olmadıkça bu tarz uygulamaların kullanılmaması ancak kullanılıyorsa bile daha çok yaygın bir şekilde kullanmadığımız elektronik posta adresleriyle kayıt yapılması son derece önemli. Yine, toplantıya katılan isimlerin listeden kontrol edilmesi ve tanınmayan kişilerin bloke edilmesi de son derece önem arz ediyor. Görüşmeden çıkarılan kullanıcıların tekrar görüşmeye alınmaması dikkat edilmesi gereken bir diğer unsurdur. Kimliği doğrulanmamış kullanıcıların hiçbir şekilde derse ve toplantıya kabul edilmemesi önemlidir. Şifrelerin güçlü tutulması, özel karakterlerin, harflerin, büyük-küçük harflerin kullanılması da şifre güvenliğinin ve korumanın minimum düzeyden maksimum düzeye çıkmasına sebebiyet verecektir. Dolayısıyla bu tarz uygulamaların sayısal olarak artışı siber dolandırıcıların ekmeğine yağ sürmektedir. İşte burada dikkatli olmak ve kullanıcıların bu noktada videolarını gelişigüzel bir şekilde, dosyalarını gelişigüzel bir şekilde bu ortamda paylaşmaması son derece önemlidir.”
“Bilmediğimiz programları, uygulamaları kesinlikle kullanmamamız gerekiyor”
Sosyal medya uzmanı Deniz Unay da evde izole olunan bu günlerde iş arkadaşları, aile üyeleriyle görüşmek veya sanal ortamdan eğitim almak için ücretsiz kullanılan video konferans uygulamalarının bazılarının “hack”lendiğini anlattı.
Telefon veya bilgisayardaki özel bilgilerin, verilerin, fotoğraf veya videoların “internetin karanlık dünyası”na satılıp dağıtıldığına dikkati çeken Unay, şunları kaydetti:
“Bu dağıtılan bilgiler de maalesef aleyhimizde de kullanılabilir veya bu bilgilerle beraber mail adreslerimiz, cep telefonlarımız güvende olmayabilir. Buna karşın ortaya çıkan yeni uygulamalara dikkat etmemiz gerekiyor. Doğrudan ve tüm detaylı bilgileri telefonumuzdaki bütün izinleri vermek yerine bu programların güvenilir olup olmadığını öncelikle araştırmamız gerekiyor. Bilmediğimiz programları, uygulamaları kesinlikle kullanmamamız gerekiyor.
Eğer bu programa girişte kullandığımız şifrelerle mail adreslerimizin şifreleri aynıysa hızlıca mail adreslerimizin şifrelerini değiştirmemiz gerekiyor. Özellikle görüntülü görüşmelerde veya video konferanslarda bankacılık, kredi kartı bilgilerimiz, mail adreslerimiz ya da şifreleri gibi çok özel kişisel verilerimizi de paylaşmamamız gerekiyor. Artık hayatımızda yapay zeka denilen bir gerçek var. Sesleri görüntüleri analiz edip kaydederek ayırt edebilen ve bunları kategorize eden bir sistemle karşı karşıyayız. Dolayısıyla kesinlikle görüntülü, sesli ve yazılı olarak bilgilerimizi karşımızdaki kişiye paylaşmamızda fayda var.”