Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde reklamcılıkta başta AR (Artırılmış Gerçeklik), AI (Yapay Zekâ), IoT (Nesnelerin İnterneti), blockchain gibi teknolojilerin daha sık kullanıldığını göreceğiz. Son yıllarda hız kazanan mobil ve teknoloji bütünleşik reklam formatları, pazarlamada AI kullanımı, yüksek etkileşim ve görsellik sunan reklamların temelini oluşturuyor. Ancak bu yeni başlangıca rağmen reklamcılık özellikle dijital reklam endüstrisi dolandırıcılıktan şeffaflık eksikliğine kadar pek çok sorun yaşıyor. Bu sorunlara çözüm bulmak ise yine teknolojiye kalıyor.
AI ile reklamcılık, yalnızca maliyet tasarrufu değil, aynı zamanda tüketiciye kişiselleştirme ve alaka düzeyine göre reklamlar göstermeye olanak sağlıyor. Ayrıca AI sayesinde gerek TV gerekse farklı bir ortamda ürünü tanıyarak aratmak mümkün olabiliyor. Bir dizi seyrederken oyuncunun üzerinde gördüğünüz elbiseyi telefonunuzdaki uygulamaya tanıtarak ürünün satıldığı dijital mağazalara ulaşılabiliyor ve anında satın alabiliyorsunuz. AR ise ürünü uzaktan da olsa anında deneme şansı veriyor. Bu, bir ayakkabı, makyaj malzemesi, takı ya da bambaşka bir ürün olabilir.
IoT hem veri sağlıyor hem de yeni mecralar oluşturuyor. İnternete bağlı olan bilgisayardan buzdolabına hatta banyodaki aynaya kadar dünya artık reklam verenlerin oyun alanına dönüşüyor. Ayrıca IoT ’un sağladığı verileri AI ile işleyerek daha kişiselleştirilmiş ve daha doğru hedef kitle seçmek de mümkün oluyor. IoT sayesinde daha fazla veri ulaşmak mümkün olurken reklam kampanyaları gittikçe daha da akıllanıyor.
Fiziksel mağazalar da yeniden canlanıyor
E-ticarete hayli müşteri kaptıran fiziksel mağazalar da artık AR, VR gibi dijital dünya nimetlerinden faydalanmaya başladı. Dünya markaları bu mağazalarda satıştan çok müşterileri ile arkadaşça bağ kurma, marka sadakati oluşturma yolunda ilerliyor. Bilindik pek çok dünya devi marka, mağazalarında açtığı renkli stantları, gerçek ve sanal ürün deneyimi sunmayı amaçlayan bölümleri ile müşterilerinin “yakın arkadaşı” olarak konumlanmaya çalışıyor. Bunun için de daha fazla mağazadan çok amiral mağazalar konumlandırmaya ve insanları sadece alışveriş için değil iyi vakit geçirmeleri için de kendilerine çekmeye çalışıyorlar. Zamanında New York’ta Macy’s bunu yapmıştı ve açıldığı dönem düşünülürse gayet de başarılıydı. Şimdiki amiral mağazalarla arasındaki fark ise yeni mağazaların fiziksel ve sanal deneyimi bir arada sunuyor olması.
Mağazalara yerleştirilen AR sistemleri ile denediğiniz bir kıyafetin farklı renklerini, farklı aksesuarlarla kombinasyonunu anında görebiliyorsunuz. Akıllı kabinlerde size farklı ortamlar sunan kabin aynalarında giyiminizi test edebiliyorsunuz. Seçtiğiniz renk skalasındaki tüm makyaj malzemeleri ile yapılmış makyaj ise anında yüzünüzde belirebiliyor ya da spor ayakkabı mağazasında iş çıkışı egzersiz faaliyetine katılıp dev ekranlardan size sunulan etkinliklere iştirak edebiliyorsunuz. Tüm bu saydıklarım ise halihazırda uygulananlar. Gelecek ise çok daha fazla şey vaat ediyor.
Bu yeniliklerle birlikte kalabalıklaşan pazar nedeniyle gerek fiziksel gerek sanal mağazalara müşteri çekmenin maliyetleri de artış gösteriyor. İnternet hızında artış vaat eden 5G ise AR, VR reklamlar, herhangi bir platformdan ürün tanıma ve direkt satışa yönlendirme, interaktif reklamcılık gibi farklı deneyimlerin yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor. Önümüzdeki yıllarda sadece yaratıcılık değil teknoloji bilgisi de pazarlama alanında daha fazla gerekli olacak. Öne çıkacak ve etkileşim alacak işlerse, gerçekten yaratıcılığı teknoloji ile sanata dönüştüren projeler olacak gibi görünüyor. Bu nedenlerle gerek yayıncıların gerek reklamcıların gerekse markaların şimdiden hazırlanmaya başlamasında fayda var. Bu süreç biraz da sürdürülebilir marka olup ayakta kalabilenler ve geride kalanlar dönemi olabilir. Pazar kendi doğal elemesini kendisi yapacaktır. Tıpkı bundan önceki dönemlerde olduğu gibi.
Serap TORUN
twitter.com/seraptorun73