(Ayrıntılar ve görüş eklendi)
Nevzat Devranoglu
ANKARA, 17 Eylül (Reuters) – Hazine bugün düzenlediği iki ihale ile Eylül ayı iç borçlanma programını hedeflerini aşarak tamamlarken, borçlanma maliyeti %25'lerden gerilese de geçen yılbaşında 70 aya ulaşan iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama vadesi ise Hazine'nin tercihleriyle sert düşüş göstererek 30 ayın altında kalmaya devam ediyor.
Öte yandan iç borçlanmada 2018 sonunda sıfır olan döviz ve döviz cinsi borçlanmanın ağırlığı da %25'e yaklaşmış durumda. Devam eden altın ihraçlarıyla bu oran artış eğiliminde.
Hazine bugün 7 Ekim 2020 itfalı kuponsuz tahvili ve 6 Ağustos 2025 itfalı 6 ayda bir kupon ödemeli değişken faizli tahvili yeniden ihraç etti. 13 ay vadeli kuponsuz tahvilin ilk ihracında ortalama bileşik faiz %15.18, 6 yıl vadeli değişken faizli tahvilin (FRN) yeniden ihracında ise ortalama fiyat 102.536 oldu.
Bu ay toplam 10 milyar TL'lik iç borç servisine karşılık 3.7 milyar TL'si piyasadan 6.5 milyar TL iç borçlanma programlayan Hazine, dün iki ihale 2.6 milyar TL'si piyasadan yaklaşık 4 milyar TL borçlanma gerçekleştirmişti.
Bugünkü ihaleler de dahil edildiğinde piyasadan borçlanma yaklaşık 5.5 milyar TL'ye ulaşırken, toplam borçlanma ise 7.7 milyar TL oldu. Öte yandan Hazine iç piyasada kurumsal yatırımcılara altın ve altına dayalı kira sertifikası ihraç edeceğini de açıkladı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan verilere göre 2018 Ocak'ta 71.4 ay olan iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama vadesi bu yıl ortalamada 28.9 aya düşmüş durumda. Buradaki belirleyici faktör ise Hazine'nin artan borçlanma maliyetlerinin uzun vadede borç stokuna etkisini sınırlamak adına uzun vadeli sabit faizli borçlanmayı tercih etmemesi.
Hazine verilerine göre TL cinsi sabit faizli iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama maliyeti ise Ocak 2018'deki %12.8'den 2019 Nisan itibarıyla %25.8'e kadar yükseldikten sonra düşüş eğiliminde. Hazine'nin güncel verisine göre Temmuz'da %20.4 olan TL cinsi sabit faizli iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama maliyeti bankacıların yaptığı hesaplamaya göre bugünlerde çift hanenin altına gerilemiş durumda.
Ancak Hazine son dönemdeki düşüşe karşın 10 Temmuz 2018'den bugüne kadar 10 yıllık gösterge tahvil ihracı yapmadı. özellikle de yabancıların talebi ise uzun vadeli tahvillere yönelik.
Bir bankanın tahvil bono masası yetkilisi, “Hazine'nin uzun vadeli borçlanmama eğiliminin iki sonucu var. Hazine bunun açık açık uzun vadede borç stokuna etkisini sınırlamak adına yaptığını söylüyor. Faizlerin düştüğü ortamda da bir süre sonra da bu eğilimden vazgeçeceği aşikar. Hazine'den zamanlama konusunda bilgi verilmese de beklentimiz yılsonuna doğru tekrar uzun vadeli ihraçların başlaması.”
“Hazine'nin borç stokuna etkisini azaltacak olan kısa vadeli borçlanmanın bir olumsuz tarafına ise dikkat çekmek gerekiyor. Bu şekilde kısa vadeli borçlanma yapıldığında önümüzdeki yıllarda belli dönemlerde borçlanma ihtiyacı ciddi şekilde artacak olması. Döndürülmesi gereken borcun artması ve bir dönemde ağırlık kazanması Hazine için dezavantaj yaratabilir.”
Reuters'ta Mayıs ayı sonunda yer alan bir analiz haberde de dikkat çekildiği üzere azalan yabancı payı ve artan maliyetler sonrası Hazine, bankaların TL cinsi devlet iç borçlanma senetlerine (DİBS) daha çok ilgisini beklediğini bankalara iletirken, bankalar ise buna karşın Hazine'den başta 10 yıllık gösterge olmak üzere uzun vadeli ihraçlar beklediği belirtilmişti.
Hazine Mayıs ayından bugüne henüz uzun vadeli sabit kupon ödemeli ihraç gerçekleştirmedi.
Hazine'nin borçlanma maliyetlerini artıran iki en önemli etken ise TL'deki değer kaybı sonrası enflasyondaki sert yükseliş ve artan bütçe açığının finansman ihtiyacı.
Türkiye ekonomisinin makro anlamda, özellikle de benzer ülkelere kıyasla, en güçlü olduğu alanların biri olan bütçe dengesi, 2016'da yaşanan darbe girişiminin etkilerini azaltmak için alınan önlemlerle kısmen bozulmaya başladı.
Bunun yanı sıra başta Kuzey Irak ve Suriye olmak üzere jeopolitik gelişmeler ve 24 Haziran 2018 seçimleri öncesi kamu emekli ve çalışanlarına yönelik atılan genişlemeci adımlar ise harcamalar tarafındaki yükselişin kalıcı olarak hızlanmasına neden oldu.
Tek seferlik gelirlere rağmen bütçe açığı bu yılın ilk 8 ayında geçen yıl aynı dönemdeki 50.8 milyar TL'den 68.1 milyar TL'ye yükseldi. bütçe giderleri ile birlikte yavaşlayan büyüme ile birlikte gelirlerin güçlü bir artış göstermemesi de Hazine'nin finansman ihtiyacını tetikleyen en önemli gelişmeler oldu.
Ekonomistler ve ekonomi yönetimi geçmişte GSYH'ya oranlar %1-1.5 aralığında bulunan bütçe açığının bu yıl ve önümüzdeki yıllarda %3'ün hemen altında kalacağını öngörüyor.
Piyasada Hazine'nin uzun vadeli borçlanmaya ne zaman başlayacağı yakından takip ediliyor