Bilkent Üniversitesinden Prof. Dr. İhsan Gürsel, TÜBİTAK Covid-19 Türkiye Platformu çatısı altında yürütülen ve Faz 1 çalışmaları süren virüs benzeri parçacık (VLP) temelli aşıya ilişkin sorularını yanıtladı.
VLP tipi aşıların dünyadaki diğer aşı türlerinden farkının sorulması üzerine Gürsel, geliştirilen virüs benzeri parçacıkların, virüsü enfeksiyon oluşturmayacak şekilde taklit ederek bağışıklık tepkisi uyandırdığını ve hastalığa neden olmadığını belirtti. Gürsel, ayrıca virüsün 4 yapısal proteinini de aşı antijeni olarak kullandıklarını anlattı.
Tekniklerinde, virüsün proteinlerini hücrelerin üretmesinin ardından bunları bir araya getirerek önce VLP’leri oluşturduklarını ve sonra hücreden dışarıya salınmasını sağladıklarını belirten Gürsel, “Bu süreçte virüs, hastalık yapıcı özelliği olan genetik şifresi olmadan vücutta dolaşarak neredeyse aynı etkiyi yaratabiliyor. Bu nedenle VLP temelli aşımıza ben ‘dublör virüs’ diyorum” ifadesini kullandı.
Aşının toksikoloji çalışmalarının 56 gün sürdüğünü ve şu ana kadar herhangi bir yan etkiye sebebiyet verecek bir durumun meydana gelmediğini belirten Gürsel, şu bilgileri verdi: “Aşımız henüz Faz 1 aşamasında deneniyor. Bu çalışmaya toplam 36 kişi katılıyor. Klinik direktörü, gönüllülerde ciddi bir sorun gözlenmediğini belirtti. Faz 2’ye de 300 dolayında gönüllünün katılmasını bekliyoruz. Şu anda Faz 2’nin hazırlıklarını yapıyoruz. Elde ettiğimiz ürünlerle ilgili testler yaparak yeni metotlar geliştiriyoruz. Onların optimizasyonlarını yapıyoruz.
Şu anda doz ayarlamalarının yanı sıra, yeni varyantların karakterizasyon çalışmalarını yapıyoruz. Biz şu anda ürettiğimiz Covid-19’un spike proteinini, İngiliz varyantına uygun şekilde formüle ettik. İzlenimlerimiz, oldukça olumlu sonuçlar verdiği yönünde. Bu çalışmamızın hayvan deneylerine başladık. Güney Afrika ve Brezilya varyantlarına ait siparişlerimiz yapıldı ve Hindistan varyantının tasarımına da başladık. Şu anda önerimiz Faz 2 çalışmalarında aşımızın İngiliz varyantına karşı formüle edilmiş halini kullanabilmek, bunun için yetkililerle görüşüyoruz. Şu anda Çin’de görülen ilk Covid-19 türüne karşı bir dublör, İngiliz varyantına karşı da başka dublör virüsümüz var. Aynısı Güney Afrika, Brezilya ve Hindistan varyantlarına karşı da oluşturulacak.”
Prof. Dr. İhsan Gürsel, mutasyon olasılığı hesabından yola çıkılarak virüsün farklı bireyleri enfekte ederek, spike proteininde her ay ortalama iki amino asidin değişikliğe uğrayabileceğini aktardı.
Virüs çok sayıda yeni kişiyi enfekte ederken aynı zamanda mutasyon riskinin de arttığını anlatan Gürsel, şunları kaydetti: “Şu anki rakamlara bakıldığında Türkiye’deki pozitif vaka yüksekliğinin sadece İngiliz varyantı ile açıklanması pek mümkün değil. Bildiğimiz şekilde, İngiliz varyantının bulaşıcılığı, vahşi tip Covid-19’a karşı yüzde 70 daha fazla. Bu nedenle Türkiye’ye özgü bir varyantın ortaya çıkmasını göz ardı etmemeliyiz. Bunun var olması halinde de bizimle paylaşılmasını bekliyoruz. Böyle bir varyantın varlığını ortaya koymak için viral DNA dizilemesinin yaygın bir şekilde yapılmasını çok önemsiyorum.
Türkiye varyantının bulunup bulunmadığı, hastalardan izole edilen virüsün genetik şifresi dizilenerek çözülebilir. Bu varyantın bulunması halinde biz de VLP aşımızı, bu varyanta uygun şekilde çok hızlı uyarlayabiliriz. Eğer Türk varyantı adında yeni bir Covid-19 alt tipi bulunursa teknik olarak 2 hafta gibi bir sürede aşımıza bu proteini dekore ederiz.”
İhsan Gürsel, “Şu an başımızı kaşıyacak zamanımız yok. Çalışmalarımız Nobel İlaç’ta büyük bir ekiple son sürat ilerliyor. VLP temelli aşının adını ‘CoviBel’ olarak düşünüyoruz.” dedi.