◊ Biz sizi ‘Zeliş’ rolüyle tanıdık. 15 yıllık “Arka Sokaklar” serüveni öncesinde başka bir işte oyunculuk yapmış mıydınız?
– “Arka Sokaklar”dan önce “Yabancı Damat”, “Hayat Bilgisi” ve Hamdi Alkan’ın “Yumurcak TV” projesinde oynadım. “Yabancı Damat”ta rol aldığımda dizinin son sezonuydu ve “Arka Sokaklar diye bir projeye başlıyoruz, bizimle devam etmek ister misin?” diye sordular. Böylece Erler Film’le yolculuğuma devam etmiş oldum. Sonrasında da başka bir projeye fırsatım olmadı zaten.
◊ 15 yıl, dile kolay. Bu başarının sırrı ne sizce?
– 15 yıl boyunca hep zirvedeydi “Arka Sokaklar”. Bu hafta da birinci olduk hatta. İzleyicimiz sağ olsun, bizleri bırakmıyor.
Bana sorarsanız; gerçekten önemli olan şey hikaye. Bir de son zamanlarda yayınlanan işlere baktığında; diziler bir star çıkarıyor ortaya. Bizde böyle bir kavram yok. Biz hepimiz hikayeye hizmet ediyoruz. Herkes ortada.
◊ Sizin dizinizde herkes ayrı bir star…
– Dediğim gibi herkes hikayeye hizmet etmek için var. Hikaye işin bence en dinamik ve en can alıcı kısmı. Bu da “Arka Sokaklar”ı 15 yıldır zirvede tutuyor. Aynı zamanda kahramanların da her biri star oluyor.
15 SENEDİR DÜZENLİ PARA KAZANIYORUM MEMUR GİBİYİM
◊ Peki bunca yıl boyunca size neler kattı “Arka Sokaklar”?
– Var olan her şeyi. Şu an 29 yaşındayım, hayatımda ne varsa bu dizi sayesinde. Birçok şeyi değiştirdi hayatımda. Dizideki rolümden memnunum, Zeliş’le bütünleştim artık.
◊ Hiç zorlandığınız dönemler olmadı mı?
– Asla olmadı. Öyle bir tempoya alıştık ki biz, biterse zorlanırım gibi geliyor.
Ben hayatımda hiç iş beklemedim, bunun ne demek olduğunu bilmiyorum. İş telaşına düşmeyi, oturup iş beklemeyi, oyunculukla ilgili yaşanan sorunları hiç yaşamadım, bilmiyorum…
Bunun maddi kısmı da var. “Oyunculukta çok parasız kalınır” derler. Ben onu da yaşamadım. 15 senedir düzenli para kazanıyorum, memur gibiyim.
◊ Peki hiç dezavantajı olmadı mı 15 yıl boyunca aynı işte yer almanın?
– Şöyle bir dezavantajı var sadece; farklı karakterler oynama şansım olmadı. Ama onun yerine başka bir konfor verildi aslında.
Bir de okurken sosyal hayatım olmadı. Sanat tasarım fakültesi mezunuyum. Okul bittikten sonra 7 yıl tasarım yaptım bir reklam ajansında.
Hem sete hem oraya devam ediyordum. Sonra şirketten ayrıldım, tiyatroya başladım. Baba Sahne’de “Don Kişot’um Ben” oyununda oynadım. Bir gün bu dizi biterse, tüm düzenim değişir.
Bunu bildiğim için, çok fazla etkilenmeyeyim diye kendimi psikolojik olarak şimdiden hazırlamaya çalışıyorum.
KENDİMİ KOMEDİYE ÇOK YAKIŞTIRIYORUM
◊ Dizideki rol arkadaşlarınızın hayatınızdaki yeri nedir? Aile gibi olmuşsunuzdur artık…
– 15 sezondur çalıştığımız için bütün oyuncu kadrosu benim için çok değerli elbette. Kardeşlerimi oynayan Furkan ve Onur, babamı canlandıran Özgür Abi, her ne kadar diziden ayrılsa da annem rolündeki Figen Abla ve teyzemi oynayan Nazlı Abla, aile olarak bütünleştiğimiz için daha farklı paylaşımlar yaşadığım insanlar. Bir de Şevket Abim var, tiyatrodayken patronumdu. Benim gelişimimde, ilerlememde çok büyük rolü var. Keza büyük usta Zafer Ergin. Her birinin, yönetmenimiz ve bütün ekip arkadaşlarımın bende yeri ayrıdır.
◊ Geleceğe dair hedefleriniz, planlarınız neler?
– Son dönemde iş hayatım en büyük motivasyonum oldu. Mesleğim için elimden geleni yapıyorum. Bazen bazı şeyler için geç kaldığımı düşünüyorum. Gençken, o telaşla seni besleyecek şeyleri tam anlayamıyorsun. Ama zamanla nereden besleneceğini, mesleğinin ciddiyetini anlıyor, senelerin getirdiği olgunluğu elde ediyorsun. Sonra da planlar başlıyor. Senelerdir dizide oynuyorum, film çekememek gibi bir sıkıntım var zaman açısından. Çok güzel bir film çekmek isterim. Oyunculuğumu doyurabileceğim, festival yolculukları olan bağımsız bir film istiyorum.
◊ Sadece oynamak mı? İşin perde arkasında yer almayı, mesela bir senaryo yazmayı düşünmediniz mi hiç?
– Yazdığım senaryo yok, fakat yazmayı severim, denemelerim var. Yazdıklarım bir hikayenin altında toplanır, roman olur diye düşünüyorum.
◊ Özellikle oynamak istediğiniz bir rol var mı?
– Ben kendimi komediye çok yakıştırıyorum. Çok severim gülmeyi, gülmek için yaşıyorum diyebilirim.
İYİ ŞEYLER OLSUN DİYE YALNIZLAŞTIM
◊ Dünya salgınla mücadele ediyor. Pandemi sizi nasıl etkiledi?
– Biz sete çok fazla ara vermedik. Sokaklarda kimse yok, bakkallar bile açılmazken biz çalışıyorduk. İş açısından pek etkilenmedik ama çok endişeliydik tabii. Bir dönem maskeyle oynadık. Sonra testler hayatımıza girdi, işler biraz daha kolaylaştı.
Bu süreçte özel hayatımla ilgili de çok ciddi kararlar verdim. Hayata bakış açım değişti. “Ben nasıl vazgeçerim bundan” dediğim şeylerden bir günde vazgeçtiğim oldu. Ben son 4 senedir spiritüel konularda eğitim alıyorum. Bence yeni bir döngünün içine girmek durumunda kaldık…
◊ Yeni bir yıla da giriyoruz. 2021’den beklentileriniz nelerdir?
– İlk defa yeni yılı sabırsızlıkla bekliyorum. 2021’e girince tüm dünyanın sorunlarından anında kurtulmasını beklemiyorum tabii. Fakat hayatta bazı motivasyonlarımız var. İlk defa bu sene tarih değiştiriyor olmak bir anda hepimiz için çok önem kazandı. 2021’den bu zamana kadar verdiğim kararların sonuçlarını görmeyi bekliyorum, ektiğimi biçmek istiyorum.
◊ Ne gibi?
– Çok fazla fedakârlıkta bulundum hayatımda. İyi şeyler olsun diye çok yalnızlaştırdım kendimi. Kendimle baş başa kaldım. O yüzden bu durumun bana güzel dönüşleri olsun istiyorum. Eminim öyle olacak. Emek verdiğin her şey sana mutlaka güzel bir şekilde döner çünkü.
◊ Buradan evrene mesaj göndermiş oldunuz…
– Kim alıyorsa, mesaj ona…
◊ Bu yılbaşı kutlama olmayacak. Planınız nedir?
– Uzun süredir ailemle kutlamıyordum, bu sene ailemle birlikte olacağım. 4 gün set olmayacak. Sokağa çıkma yasağı da var. Umarım güzel geçer.
SİZ TELEVİZYON MUSUNUZ?
◊ 15 yıl boyunca sokakta başınıza gelen, unutamadığınız komik anılarınız olmuştur mutlaka. Bizimle de paylaşır mısınız?
– Bir gün metrobüsteyim. Hani çok sıkışık olan iki kişilik koltuklar var ya, 1.5 kişilik hatta. O zaman pandemi yok tabii. Biri geldi, yanıma oturdu. Biz yan yana 15 durak gittik. Sonra ben döndüm, kapı için “Düğmeye basar mısınız?” dedim. Adam bana “Siz televizyon musunuz?” diye sordu. (Gülüyor) Ben tabii onu çok net şekilde anladım, “Evet” dedim. “A inanmıyorum ilk defa televizyon birini gördüm, saatlerdir yan yana gidiyoruz inanmıyorum” falan dedi. Sonra inerken kolumdan tuttu, “Ya siz kimdiniz?” diye sordu. Bu sefer de ben triplere girdim. (Gülüyor) Beni hatırlıyorlar da metrobüste gördükleri için mi çıkaramıyorlar acaba…
OZAN GÜVEN’LE AŞK YAŞAMADIK
◊ Tiyatroda “Don Kişot’um Ben” oyununda rol aldığınız dönem, Don Kişot’u oynayan Ozan Güven’le görüntülendiniz. Aşk yaşadığınıza dair dedikodular vardı ama siz susmayı tercih ettiniz. Neden?
– Bu durumun gerçeklikle alakasının olmaması, böylesi bir olayın ilk kez başıma gelmesi ve ne söyleneceğini bilemiyor olmam sebepleriyle sessiz kalmayı tercih ettim. O insanlar benim saygı duyduğum ekip arkadaşlarım. İlk kez sahneye çıktım ve hepsi bana çok destek oldu. Bizim aramızda da hiç konuşulan bir konu olmadı bu. Konuşma gereği bile duymadık. Çok güzel vakit geçirdiğim bir dönemdi. Hepsine saygı ve sevgi duyuyorum.
◊ Hayatınızda biri var mı?
– Hayır, yok.