Ülkelerin güvenlik teknolojilerinde önemli bir konuma yükselen yüz tanıma teknolojisi konusunda endişeler artmaya devam ediyor. İngiliz The Guardian gazetesinde yer alan habere göre New York’un Lockport şehrinde, bu hafta uygulanmasına başlanan yüz tanıma teknolojisi eleştirileri de beraberinde getirdi.
Müfettiş Michelle Bradley yüz tanıma teknolojisine atıfla yaptığı açıklamada ülke çapında silahlı saldırıların devam ettiğini ve Lockport şehrinin en büyük önceliğinin güvenlik olduğunu belirtti. Projenin en büyük amacının, öğrencilere zarar verme potansiyeli olan ve okullara yaklaşması yasaklanmış kişilerin yüzünü tanımak ve o kişiler okul sınırlarında dolaştığında görevlileri haberdar etmek olduğu belirtiliyor.
Yüz tanıma teknolojisi Amerika Birleşik Devletleri’nde pek çok okulda kullanılmasına rağmen, Lockport şehri, kameraların sadece okul kapılarında değil, okul çevresine de yerleştirildiği ilk şehir oldu. Yerel görevliler tarafından yapılan açıklamada sistemin, öğrencileri, okul görevlilerini ve ziyaretçileri takip etmeyeceği, sadece sistemde ‘tehdit unsuru’ olarak görülen kişilerin hedef alınacağı söylense de şehir sakinleri kameraları özel hayata müdahale olarak yorumluyor.
San Francisco’da yasaklandı
Yüz tanıma teknolojisi ve mahremiyet üzerine yaşanan tartışmalar neticesinde Amerika’nın San Francisco şehrinde polis merkezleri de dahil belediyenin pek çok işletmesinde vatandaşların yüz tanıma teknolojisi ile takip edilmesi yasaklanmıştı.
Son yıllarda teknolojiye yaptığı yatırımlarla dikkati çeken Çin’de ise durum tam tersi istikamette. Ülkede sokaklardan kafelere kadar hayatın pek çok alanında yüz tanıma teknolojisi kullanılıyor ve kuralları ihlal eden vatandaşlar tespit ediliyor.
Kişilerin elektronik takip sistemi ile rıza dışı takip edilmesi dünya genelinde kişisel mahremiyet hakkının ihlali çerçevesinde tartışılıyor.
Bu kapsamda, kullanımı yaygınlaşmaya başlayan yüz tanıma teknolojisinin mahremiyet ihlali olup olmadığı konusunda tartışmalar devam ediyor.