Balık yakalamak için balıkların geçtiği, yaşadığı ve yemlendiği yerlere kurulan bir çeşit tuzak anlamına gelen dalyanların sayıları teknolojinin gelişmesi ile birlikte hızla azaldı.
Beykoz Yalıköy’de biri küçük biri büyük olmak üzere iki dalyan ile Filburnu ve Rumeli Feneri’ndeki dalyanlar, bu mesleğin İstanbul’daki son temsilcileri olarak biliniyor.
BOĞAZ’DAKİ BALIK TRAFİĞİ
İstanbul’un ortasından geçen Boğaz; jeopolitik, stratejik ve görsel zenginliğiyle dünya şehirlerinin içinde farklı bir öneme sahip. Uluslararası ve şehir içi geçiş noktasında bulunan Boğaz’da bu öneme paralel bir de balık trafiği yaşanıyor. Çünkü İstanbul ve çevresindeki sular yerleşik ve göçmen balık çeşitliliği açısından eski içeriğine sahip olmasa da halen cazibesini koruyor.
DALYANLARIN TAPUSU VARDI
Eski dönemlerde dalyan kurulan yerler belirli ve sahipliydi. Tıpkı bir gayrimenkul gibi işlem görürlerdi ve birer tapu senetleri bulunurdu.
(Bebek Dalyanı, 1843)
BALIK EMİNİ DALYANLARI TEMSİLE YETKİLİYDİ
Klasik Osmanlı sisteminde İstanbul’da balıkçılık bostancı hasekilerinden Balık Emini “yıllık mukataa” yani devlet harcamalarında finansman aracı olan gelir ile işletilen Boğaz’daki dalyanların temsil yetkisine sahipti.
(Kireçburnu Dalyanları)
1915 YILINDA İSTANBUL’DA 64 VOLİ YERİ BULUNUYORDU
İstanbul’da Boğaziçi’nde Avrupa ve Anadolu yakaları boyunca pek çok balık avlanma noktası bulunuyordu.
Günümüze ulaşan kaynaklardan “Dünya Bülteni”nde, 1915 yılında İstanbul’da 64 voli yeri bulunduğunu yazıyor.
Reşat Ekrem Koçu’nun hazırlamış olduğu 1961 tarihli “İstanbul Ansiklopedisi”ndeki “Dalyan Maddesi”nde ise Marmara Suları ve Boğaziçi’nde kurulan dalyanların isimleri ve sayıları dikkat çekiyor.
(Topkapı Sarayı’nın Sarayburnu’na bakan duvarındaki Bakıkhane Kapısı)
BOĞAZİÇİ’NDEKİ DALYANLAR
Koçu’nun eserinde yer alan dalyanlar şöyle sıralanıyor:
“Karaburun Dalyanı, Kilyos Dalyanı, Uzuncaburun Dalyanı ve Marmaracık Dalyanı (Boğaz dışında Rumeli Yakası’nda), Öreke Dalyanı (Rumeli Feneri önünde), Bağlaraltı Dalyanı (Rumeli Feneri, Garipçe arasında), Büyükliman Dalyanı, Karataş Dalyanı, Mavromolus Dalyanı ve Sırataş Dalyanı (Yukarı Boğaz Rumeli Yakası’nda), Otuzbirsuyu Dalyanı (Rumeli Kavağı’nda), Telli Tabya Dalyanı ve Pazarbaşı Dalyanı (Yenimahalle’de), Mesarburnu Dalyanı, Bülbül Sokağı Dalyanı, Barutçubaşı Dalyanı ve Kirka Dalyanı (Büyükdere’de), Çayır Dalyanı, Büyükdere Dalyanı, Kefeliköyü Dalyanı, Kalender Dalyanı (Tarabya’da), Yeniköy Dalyanı, İstinye Dalyanı, Bebek Dalyanı, Küçükbebek Dalyanı, Salıpazarı Dalyanı, Ahırkapı Dalyanı, Kumkapı Dalyanı, Yedikule Dalyanı, Salistre Dalyanı, Şabka Dalyanı ve Kiri Dalyanı (Caddebostanı), Üsküdar Dalyanı, Çengelköyü Dalyanı, Vaniköy Dalyanı, Kanlıca Dalyanı, Toptaş Dalyanı ve Karacaburun Dalyanı (Beykoz’da), Beykoz Dalyanı, Beykoz Kasrı Dalyanı, Umuryeri Dalyanı, Anadolu Kavağı Dalyanı, Filburnu Dalyanı ve Anadolufeneri Dalyanı (Yukarı Boğaz-Anadolu Yakası’nda) Soğan Adası Dalyanı (İrva-Yomburnu arasında).”
(Beykoz Dalyanı)
EN ÇOK KULLANILAN AVLANMA NOKTALARI
Sayıları giderek azalan bu yataklardan Boğaz’da Avrupa Yakası’nda en çok kullanılan avlanma noktaları ise Sarıyer, Arnavutköy Akıntı Burnu, Bebek, Emirgan, Hisarönü, Fındıklı Parkı, Tarabya ve en klasik yer olan Galata ve Unkapanı Köprüsü üstleri olarak tarif ediliyor.
Anadolu Yakası’nda Beykoz Fil Burnu, Selvi Burnu, Anadolu Kavağı, Çubuklu, Küçüksu, Vaniköy, Kandilli, Paşalimanı, Çengelköy, Beylerbeyi ve Kuzguncuk da önemli balık avlama noktaları arasında sayılıyor.
(Boğaz’daki son kalan Beykoz Dalyanı’na Sarıyer’den gelerek sezonluk olarak yerleşen ve çalışan balıkçılar toplu halde.)
DALYAN ÇEŞİTLERİ
İstanbul’da balıkçılar arasında “Şıra Dalyanı” ve “Kurt Ağzı Dalyanı” olarak adlandırılan iki çeşit dalyana rastlanıyor.
Şıra Dalyanı, iki farklı şekilde kuruluyor. Biri Boğaziçi’ne özgü, diğeri ise Marmara Denizi kıyılarında kurulu. Bu dalyana büyükse “Tam Şıra”, küçükse “Yarım Şıra” adı veriliyor.
İlkbaharda balıklar Boğaz’dan yukarıya doğru çıkarken, dalyanın girişini güneye; sonbaharda Boğaz’dan Marmara’ya inerken kuzeye doğru çevirmek gerektiği belirtiliyor. Bunu sağlamak için kurulan dalyana ise “Kurt Ağzı Dalyanı” adı veriliyor. Bunun tek istisnası konumu itibariyle Beykoz’daki dalyandır.
(Beykoz’da dalyan kurulan bölgenin sezon dışındaki görüntüsü.)
BEYKOZ DALYANI, EVLİYA ÇELEBİ’NİN SEYAHATNAMESİNDE GEÇİYOR
Evliya Çelebi’nin seyahatname notları arasında da özellikle kılıç ve orkinos avlanmasıyla ünlü Beykoz Dalyanı yer alıyor.
Evliya Çelebi, Boğaz’daki dalyanları anlatırken İstanbul’da 300 adet dalyanın bulunduğunu, burada 700 balıkçının çalıştığını ve en büyük dalyanın ise bugün de var olan Beykoz İskelesi’ndeki kılıçbalığı dalyanı olduğunu aktarıyor.
(Kireçburnu Dalyanları, 1854)
20 DALYAN HAZİNE’YE AİTTİ
Seyyaha göre bu dalyanlardan 20’si miri mal, yani hazineye ait olarak not alınmış.
BÜYÜKÇEKMECE GÖLÜ’NDEKİ DALYAN
İstanbul’da Boğaz dalyanlarının dışında Büyükçekmece Gölü’nde de dalyanlar kurulduğu biliniyor. Bu göl dalyanları ağlı olmayıp, ağ gibi düzenlenmiş çitlerden oluştuğu ve adlarına da “Çit Dalyanı” deniliyor.
VOLİ AĞLARI
Voli ağı kıyıya yakın yerlere atılıp kıyıdan çekilmek suretiyle toplanan bir ağın adı. Voli ağının atılacağı yerlerin zemininde ağların çekilirken takılabileceği engebelerin olmaması, yani balıkçı tabiriyle zeminin “ilişkensiz” olması gerekli. Voli ağı kıyılarda bol balık yapan, ilişkensiz, voli yeri denen belli bölgelere atılırdı. Voli yerleri her yıl belli balıkçılar tarafından kiralanır, başka balıkçılar buralarda, ancak voli sahibinin izniyle ve tutulan balığın 10’da birini vermek şartıyla avlanabilirlerdi.
(“Gözcü” veya “vardacı” denilen nöbetçilerin önemi büyüktü.)
DALYANCILARIN ÇALIŞMA ŞEKLİ
Dalyancının mesaisi sabahın erken saatlerinde gözetleme direğindeki gözcünün, balığın dalyana girdiğini gördüğü anı haber vermesi ile birlikte hareketlilik başlardı.
Geçmişte dalyanlarda bulunan direklere çıkan ve oradan karadaki balıkçıları yönlendirerek balıkların gelişini haber veren “gözcü” veya “vardacı” denilen nöbetçilerin önemi büyüktü. Onların uyarısı ile nöbetteki dalyan balıkçıları dalyanın ağzını kapatırlardı.
Gözcü, kapanı kaldırıp, sürünün havuzdan çıkmasını engeller ve tayfalar ağı toplamaya başlardı.
(Sarıyer’de av zamanı balıkçılar.)