SADECE Türkiye’nin değil dünyanın da en eski tenis turnuvalarından biri olan American Express İstanbul Challenger TED Open, pazar günü gerçekleşecek final maçı öncesinde iş dünyasının iki önemli isminin katıldığı oldukça çekişmeli bir dostluk maçına sahne oldu. Bankalar arasında bir tenis turnuvası düzenlenmesini sağlayacak kadar tenis sporuna gönül vermiş olan QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı (TFF) Nihat Özdemir’i Tenis Eskrim ve Dağcılık (TED) Kulübü’nde yeni tenisçilerin yetişmesine katkı sağlayacak bir fon oluşturulması amacıyla gerçekleşen bu dostluk maçına davet etti. İş dünyasından önemli isimlerin de bağış yaparak izlediği maçtan sonra Aras ve Özdemir şirketlere, “Ekonomik şartlar ne olursa olsun, zarar yazacak olsanız bile küçücük de olsa spora yaptığınız desteği çekmeyin” çağrısında bulundu.
100 bin TL’nin üzerinde bağışın toplandığı maç sonrasında Özdemir ve Aras ile bir araya geldik. Şirketlerde, kurumsal sosyal sorumluluk projeleri gibi spora verilen desteklerin de ekonomideki dalgalanmalardan ilk etkilenen bütçeler olduğunu hatırlattığımız Özdemir, “Büyük-küçük ayırmadan tüm şirketlerin spora kesintisiz olarak belli bir bütçe ayırmaları ülkenin geleceği açısından bana göre son derece önemli. Anadolu’nun neresinde olursa olsun, Diyarbakır, Adana, Mersin, Trabzon, Rize, Samsun her bir ilimizde faaliyeti olan, her boyuttaki şirketlere nerede olurlarsa olsunlar spora ve bilhassa altyapıya, tesislere destek olmaları çağrısında bulunuyorum. İşler biraz sıkışık da olsa, zarar da yazsalar büyük-küçük dememeleri lazım ve mutlaka spora desteklerini sürdürmeleri lazım. Çünkü bu geleceğimize yatırım” dedi.
Dostluk maçı sonrasında arkadaşımız Hülya Güler ile birlikte poz veren Aras ve Özdemir, sporseverleri pazar günü Sarıyer’deki TED Kulübü tesislerinde oynanacak 71. American Express İstanbul Challenger TED Open final maçına davet etti.
İMAJIMIZA KATKI
Spora yapılan yatırımın Türkiye’nin geleceğine yatırım anlamına geldiğini vurgulayan Ömer Aras da, Türkiye’de futbolun sponsorluklar açısından aslan payını aldığını belirterek, “Özel sektörün sporun her dalını desteklemesi son derece kritik öneme sahip. İhtiyaçları bildiğim için özellikle tenis için söylüyorum, sponsorluk için gerekli rakamlar çok küçük büyük değil. Bankalar için, büyük şirketler için aslında bunlar çok cüzi bütçeler. Geri dönüşü tahmin edilemeyecek kadar büyük olan katkılar bunlar. Türkiye’den dünyada ilk 50’ye giren tenisçimiz olduğunu düşünün. Bu tenisçimizin elde ettiği uluslararası başarılar Türkiye’nin imajına çok müthiş katkılar sağlar. Bugün futbola inanılmaz paralar dökülüyor. Bunun yüzde 1’i, hatta binde 1’i gibi bütçelerle teniste inanılmaz büyük bir fark yaratılabilir ve ülkemizin tanıtımına büyük katkılar sağlanabilir” diye konuştu.
SPOR VERGİDEN MUAF OLMALI
DÜNYADA da özel sektörün spora her zaman desteğini sürdürdüğünü hatırlatan Nihat Özdemir, şirketlerin spora yaptıkları katkıların vergiden muaf tutulması çağrısını yaparak, şunları söyledi: “Spora yatırım ülkemizde ne yazık ki yeterli düzeyde değil, Milli Eğitim, Maliye ve Genlik ve Spor Bakanlığı hepsi bu işin içinde olmalı. Spora destek bir bütün olarak ele alınmalı. Dünyadan da örnekler incelenerek bir model geliştirilmeli. Şirketlerin spora katkılarını artırmanın yolu bulunmalı. Spora destek kolaylaştırılmalı, teşvik edilmeli. Nasıl okul yapıldığında vergiden düşülüyorsa, sporda sponsorluklar konusunda da aynı şekilde vergiden düşecek bir düzenlemeye ihtiyaç var. Özellikle altyapıya yapılan katkıların, ferdi spora ayrılan bütçelerin de vergiden muaf olması ya da gidere yazılması şirketleri daha fazla teşvik eder.”