1950’de yazılan öyküye ismini veren gemiyi Saba, çocukken, 1910’ların ortalarında, Kalamış İskelesi’nde gördüğünü ve geminin burnundaki ismi tashihle Nevasir diye okuduğunu anlatır.
Neveser, yazardan sadece yedi yaş büyüktür. İki İstanbul gezgini, aynı yılların İstanbul’una doğmuş, yaklaşık aynı yıllarda hayata veda etmiş, yirminci yüzyılın ilk yarısının İstanbul’una yan yana tanıklık etmişlerdir. Can Yayınları’ndan Mustafa Çevikdoğan’nın haberine göre, Neveser vapurunun haikayesi bir hayli hazin..
Koltuklarına oturduğunda ayakları yere değmeyecek yaştayken tanıştığı geminin, yazarın hayatında apayrı bir yeri olmuş, en verimli dönemlerinden ıskartaya çıkarılacağı güne değin her ayrıntıyı bin bir titizlenmeyle bu öyküsünde anlatmıştı.
Neveser hep geç kalmasıyla ünlüydü ve Saba 1957’de öldüğünde de şaire yetişememiş, onu iki sene bekletmişti.
Ziya Osman Saba
BİRİNCİ NEVESER
Denizcilik tarihimizde iki Neveser var. Birincisi önce gazi sonra şehit Neveser. Bize son derece önemli İstanbul ve denizcilik kitapları armağan eden Eser Tutel, Gemiler… Süvariler… İskeleler… kitabında 39 baca no.lu bu geminin, 1890’da İngiltere’de imal edildiğini söylüyor.
836 yolcu kapasiteli Neveser 25 yıl Boğaz’da hizmet verdikten sonra Çanakkale Savaşları’nda Bahriye’nin hizmetine alınmış, 13 Aralık 1916 günü Rus denizaltısı Kit tarafından batırıldıysa da, ertesi yıl yüzdürülerek İstanbul’a çekilip onarılmıştı.
Ama 1917’de Zonguldak’tan İstanbul’a gelirken Sakarya Nehri’nin ağzının önlerinde bir mayına çarparak batmıştı.
Kaptanlarına sayısız övgü kazandıran efsane Neveser’in isminin ağırlığıyla göreve başlayan Ziya Osman Saba’nın “Neveser” yandan çarklısı ise 1903’te Budapeşte’de imal edilmiş, İhsan isimli ikiziyle birlikte denizcilik idaresi tarafından Boğaz hattında çalıştırılmak üzere satın alınmıştı.
Yine Eser Tutel’in Seyr-i Sefain kitabındaki bilgiye göre 54 metrelik gemi, 1940’ta araba vapuru haline getirildi, 1961’de ise hizmet dışı bırakıldı.
Neveser, Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamaya gidiyor. (1 Temmuz 1927)
GAZETE ARŞİVLERİNDEN
İlk haber hazin. Neveser şimdilik şikâyetlerle değil yolcularıyla haber oluyor. 8 Ocak 1931 tarihli Cumhuriyet’ten:
SABA’NIN NEVESERİ
Ziya Osman Saba’nın Neveser’i şimdiki vapurlar gibi, iskelelere ateş alırcasına yanaşıp kalkmıyor, hareket saatinden daha evvel gelip içindekileri İstanbul’a indirmek hizmetini gördüğü şu sahile serpiştirilmiş köşklerden çıkacak yolcularını, o gün bir iş bahanesiyle veya havayı güzel görüp şehre inmeye niyetlenmiş olanları adeta evvelden bilip bir bir bekliyor, kimseye koşturmuyor, kimseye vapur” kaçırtmıyordu.
BİR KAVGA VE YAPILMAYAN SEFER
1938’de tayfalarıyla haber oluyor gemi. 19 Haziran’ın Cumhuriyet’indeki habere göre İsmail Hakkı ve Mehmet isimli iki tayfanın kavgaları adliyelik olmuş, diğer tayfalar da şahit yazıldığından vapur bütün gün sefer yapamamıştır
1938’in 16 Kasım’ında geminin kış tarifesinde kadro dışı bırakıldığını öğreniyoruz. Zaten Saba da öyküsünde, “Neveser artık günün çoğu zamanını limanda bir şamandıraya bağlı geçirip sabah akşam şöyle birer sefer yapabiliyor, bazen bütün bir kış Haliç’te kalıp yazları daha fazla vapura ihtiyaç görüldüğünden olacak, tekrar vazifeye başlıyor” diye doğruluyor bu haberi.
“ACELESİ OLMAYAN YOLCULARIN GEMİSİ”
1945’e geldiğimizde Neveser yine çalışıyor. 1940’ta araba vapuruna çevrilmiş olan gemi, bu esnada kapsamlı bir tamirattan geçmiş olsa gerek ki Anadolu hattında yoluna devam edeceği yazılıyor 21 Mart 1945’teki haberde.
1949’da Neveser artık gazetelerin birinci sayfalarında kendine yer bulacak kadar popülerdir. 29 Ağustos tarihli Cumhuriyet’te Metin Toker, yazısına “Acelesi Olmayan Yolcuların Gemisi” başlığını uygun görüyor.
NEVESER TUTKUNU
Metin Toker de Ziya Osman Saba gibi bir Neveser tutkunudur belli ki. Ama Saba’nın gemiye yüklediği anlamları teslim etmekle beraber, gemiyi sarakaya almadan da duramaz.
Dünyanın en nüktedan insanı bile, bu yandan çarklı gemiye bundan daha uygun bir isim bulamazdı.
1951’e gelindiğinde yaşlı Neveser uzun zamandır bu türden bütün başlıklarda olduğu gibi Şehir Hatları Vapurlarında Tehlike Arz Edenler Var başlığında da kendine yer buluyor.
1951’den
SIRRA KADEM BASAN NEVESER
1959’a kadar Neveser hakkında başka haber yapılmıyor. 23 Mayıs 1959 tarihli haberden Neveser’in sırra kadem bastığını öğreniyoruz.
Yaşlı geminin, yukarıda kupürünü verdiğimiz 1951’deki kayboluşu ikincisi, buysa üçüncü kayboluşudur. İlk kayıp vakası ise 26 Şubat 1930 tarihli Akşam gazetesinden.
“NEVESER VAPURU KAYBOLDU”
Neveser vapuru kayboldu başlıklı haberin gövdesinde şu satırlar yer alıyor: “Su aldığından dolayı Kınalıada’da iskele vazifesini gören Neveser vapuru bu fırtınada bir sergüzeşt (macera) geçirdi. Sabahleyin vapura binmek üzere iskeleye gelen halk, garip iskelelerinin yerinde yeller estiğini gördüler. Keyfiyet (durum) derhal etrafa bildirilmiş, Neveser aranılmış ve bulunamamıştır. Taharriyat (araştırmalar) devam etmiş ve Marmara açıklarında bir müddet serseri dolaştıktan sonra Heybeliada’nın kuytu bir mahallinde gelip durduğu görülünce çekilip eski mahalline getirilmiştir.”
Ergül Tosun
Kitap sayfası için iletişim: