Avustralya Başbakanı Scott Morrison, Kasım ayında İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılacak ve iklim krizinin tahlili için yapılabileceklerin masaya yatırılacağı kritik tepeye (COP26) katılmayabileceğini söyledi. Avustralya; kömür kullanımına devam etmesi ve karbon salımını azaltmak için gerekli adımları atmaması nedeniyle bir müddettir çevrecilerce eleştiriliyor.
COP26, Birleşmiş Milletler öncülüğünde düzenlenecek.
West Australia Gazetesi’ne konuşan Avustralya Başbakanı Scott Morrison ise “Zirveye katılma konusunda kesin bir karar vermediğini, bunun bir yük olduğunu” söyledi.
Morrison, “Kıtalararası bir seyahat daha… Üstelik karantinada çok fazla vakit harcadım” dedi.
COP26 (Conference of the Parties), global ölçekte iklim krizinin yıllar sonra konuşulacağı en büyük tepe olacak.
12 gün sürmesi planlanan toplantılarda dünya önderleri karbon emisyonunu azaltmak, global ısınmanın önüne geçmek ve ısınmayı 1.5 derecenin altında tutmak için gereken tedbirleri masaya yatıracak.
‘Covid salgınına odaklanmalıyım’
Lakin Morrison, Avustralya’nın hudutlarını yine açmak üzere farklı öncelikleri değerlendireceğini söyledi:
“Buradaki gelişmelere ve Covid salgınına odaklanmalıyım. Avustralya tam da birebir vakitlerde yine açılmaya başlayacak. Yönetim edilmesi gereken birçok problem olacak ve ben de bu birbiriyle çelişen talepleri yönetmek zorundayım.”
Dünyanın en büyük kömür ve doğal gaz ihracatçısı Avustralya, tepede 2030 karbon emisyonu kesintisi maksatlarını dorukta sunması beklenen 200’e yakın ülkeden biri.
Morrison, Avustralya’nın sıfır emisyona “mümkün olan en kısa zamanda” ulaşmasını dilediğini söyledi lakin bu maksada ulaşabilmek için rastgele bir plan ortaya koymadı.
2050’de sıfır karbon emisyonu amacına karşı
Morrison hükümeti, 2050 yılında sıfır karbon emisyonu maksadına karşı çıktı. Bu gaye ABD, İngiltere üzere birçok gelişmiş ülke tarafından kabul edildi ve planlar yapılmaya başladı.
Avustralya bu bahisteki isteksiz adımları ve yavaş ilerlemesi sebebiyle tenkitlerin maksadında. Bilhassa de kömür santralleri merkezli güç üretimine bağlılığı, ülkeyi, nüfus bazında dünyaya en fazla karbon salımı yapan ülke pozisyonuna getiriyor.
Canberra idaresi, fosil yakıta dayalı sanayi konusunda da kendinden emin formda müdafaacı davranıyor. Kömür madenciliğini ve kirli yakıtları da, Asya’dan talep olduğu sürece ithal etmeye devam edeceğini söylüyor.
Temmuz ayında yayımlanan bir Birleşmiş Milletler (BM) raporunda Avustralya, iklim krizine verilen karşılıkta tesirlilik sırasında tüm ülkeler ortasında 170. sırada yer aldı.
Avustralya’nın tam zıddı tezlerine rağmen BM, ülkenin İklim Paris Mutabakatı’nda verdiği kolay kelama bile uyamayacağı bir düzeyde olduğunu söylüyor.
Paris İklim Mutabakatı’nda Avustralya, 2030’da, 2005’teki karbon emisyonu düzeyinin yüzde 26-28 aşağıda olacağı taahhüdünü vermişti.
Türkiye’nin onaylayacağını açıkladığı Paris İklim Muahedesi nedir?
2018’de başbakanlık koltuğuna oturan Morrison, o vakitten beri ısrarla ülkesinin iklim değişikliğini önlemek için attığı adımların kâfi olduğunu savunuyor.
Ülke, 2019-2020 yazında fecî tesirleri ve sonuçları olan çok geniş çaplı yangınlarla karşı karşıya kaldı. Bu sırada Morrison, iklim krizinin yangınlar üzerindeki tesirini önemsememesi ve yangınların en fazla arttığı noktada, krizin doruğunda ailesiyle tatil yapmak üzer Hawaii’ye gittiği için büyük reaksiyon almıştı.
Bu yıl Haziran ayında İngiltere’deki G7 tepesi dahil çok sayıda yurt dışı ziyarete giden Morrison, son olarak Hindistan, Japonya ve ABD önderleri ile birlikte katılacağı toplantı için Washington’daydı.
Avustralya Dışişleri Bakanı Marise Payne, Pazartesi günü ABD televizyonuna yaptığı açıklamada Morrison’ın iklim tepesine katılmaması durumunda ülkenin yeniden de üst seviye biçimde temsil edileceğini söyledi.
Marise Payne, “Son anda doruğa iştirak olmaması üzere bir durum kelam konusu olmayacak. Avustralya, tepede, hangi temsilcinin katıldığından bağımsız olarak çok güçlü biçimde temsil edilecek. Taahhüdümüz çok açıktır” dedi.