“Galatasaray, harikulâde bir seçim periyoduna girdi tekrar. Her manada fevkalâde. Hem tarih hem ortam inanılmaz. Sıkıntı bir dönemeçteyiz. Çok engebeli bir yola girmek üzereyiz. Kesinlikle eleştirilecek şeyler vardır, olur. İcraatin içinde bunlar yaşanır. Ben Burak Elmas ve gruplarına gıyaplarında teşekkür ediyorum. Bu iş ailenizden, işinizden fedakarlık yapmanızı gerektiriyor. Her türlü tenkide karşın bu sorumluluğu alan herkes bir teşekkürü, alkışı hak eder.”
“Ben kendimi bildim bileli bu toplulukta çeşitli kademelerde çalıştım. Son 3 yılımda müstesna kurumun divan başkanlığını yaptım. Çok fazla tecrübe biriktirdim, müşahedeler yaptım, sentez yapma fırsatı buldum. Topluluğumuzun içinde bulunduğu temel problemleri tespit ettim. Bunların bir kısmını son genel heyette anlattım. Tutarlılık, samimiyet, şeffaflık, kurumsal hafıza, hesap verilebilirlik, prestij idaresi ve marka bedeli. En büyük eksikliğimiz bunlardır. Bu eksikliklerden ötürü kulübümüz içinde bulunduğu durumdadır maalesef.”
“İçine düştüğümüz durum akılcılık, gerçekçilik ve fedakarlık eksikliği vardır. Günlük popülist yaklaşımlarla tribünlere oynayarak, pembe hayaller vaat ederek, gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatlerde bulunarak kulübümüzün bir yere gideceği yok. Bunu son yıllarda yaşıyoruz. Benim de edindiğim en değerli tecrübe ve müşahede budur. Galatasaray kesinlikle ve kesinlikle bu gerçeklerin farkına varmalı. Pembe tablolar, pembe hayallere götürüyor maalesef. Beklentiler arttıkça üyeler ortasındaki bağlantılar sertleşiyor. Ferdî yaralamalara kadar gidiyor bu.”
“Sosyal medya tesiriyle birlikte bir linç kültürü başladı. İnsanları sevmeyebilirsiniz ancak saymak zorundasınız. Eleştirebilirsiniz ancak hakaret ve küfür bahtımız yoktur. Maalesef ve maalesef, Galatasaray’ın en büyük zenginliğinin farklılıklar olduğunu unutuyoruz. Farklı oy kullananlar, cep telefonlarıyla resmedilerek linç edildiler. Bu bize yakışmaz. Galatasaraylılar Tevfik Fikret’in ‘İrfanı hür, fikri hür, vicdanı hür” mottosunu dikkate almalı.”
“Şimdi birlik olma vakti. Beyaz bir sayfa açma vakti. Bu Galatasaray’ı güçlü kılacaktır. Galatasaray kendi içindeki çekişmelerden ötürü dışarıya karşı zayıf düşmektedir. Bazen bu birleşmeyi sağlamak için kangren olan organları kesmek de zorunludur. Bu radikal kararları almaktan çekinmemeli Galatasaray genel şurası. Bunun hesabını da herkes verir. Galatasaray’da sorumluluk alan herkes baş üstünde taşınmalı. Geçmiş idareler ve bu türlü bir sorumluluk almak için yarışa girmiş sayın Metin Öztürk ve grubu, ben ve arkadaşlarım da istiyoruz. Biz sıkıntı durumda sorumluluk almak istiyoruz. Bizi kimse linç etmeye, parçalamaya çalışmasın. En azından ben kendi adıma ve arkadaşlarım ismine bundan taviz vermeyiz. Bu bu türlü bilinsin.”
“Galatasaray’da mali problemler daima vardı. Galatasaray bugün Türkiye’nin en büyük markası olduğu için en çok Galatasaray’ın mali problemleri konuşuluyor lakin emin olun, artık mali problemlerimizi halletme imkanımız kalmamaya başladı. Kendi aramızdaki idari eksikliklerden, dayanışma eksikliğinden ötürü… Galatasaray, öbür kulüpler üzere sermayesini kaybetmiş olabilir fakat asıl kaybettiğimiz şey ruhsal sermayeyi kaybettik. Özgüven, optimistlik, umut, motivasyon ve dayanıklılık. Topluluğumuz maalesef bunları kaybemiştir. Bizlere düşen bu ruhsal sermayeyi tekrar bir ortaya getirmeliyiz. Topyekün bu topluluğun konsolide olarak güçlü bir genel heyet iradesiyle güçlü bir lider ve idare seçmelidir. Geldiğimiz dönemeç, çok güç bir dönemeç. Köprüden evvelki son çıkışı geçmek üzereyiz. Bu Galatasaray topluluğunun kurtuluşu için son fırsattır. Bütün genel heyet üyelerimizi, 30 Nisan’da bu sorumluluklarını yerine getirmeye davet edelim. Tatile 1 gün sonra çıkın. Tercihiniz kim olursa olsun, demokratik hakkınızı kullanın. Yalnızca sportif ve mali başarısızlıklar değil son periyotta yaşanan türel süreci takip ediyorsunuz. Artık o etaba geldik ki Galatasaray genel heyetinin iradesine müdahale safhasına gelinmiştir. Bunun için de güçlü genel konsey, güçlü idare kaide. Şayet bu bölünmüşlüğümüzü sandığa yansıtırsak tüm idareler zora düşer. Burak Elmas’ın da dediği üzere hazır olan toplumsal medya gruplarına fırsat vermiş oluruz.”
“Herkes kulübün mali durumunu biliyor. Ben arkadaşlarımla birlikte bu yola çıktım. Finansal durum ve basındaki tabirle kasa kolaylığı çok konuşulan bir mevzu. Adayları da cazip kılan yıllardır budur. Bu cazibenin sonunda bu kulüp, bu duruma gelmiştir. Kulübün içinde bulunduğu durum kasa kolaylığıyla geçiştirilemeyecek kadar radikal tahliller beklemektedir. Süreksiz olarak enjekte edilen paraların sarhoşluğundan kurtulmamız lazım. En büyük problemimiz budur. Parayı veren düdüğü çalıyordu. Transferleri yapma keyfiyetini kendinde tanıdı. Kulübe sportif muvaffakiyet ve kendi imkanları dışında enjekte edilen para şeker tesiridir. Çok tatlı ve zevk verir evvel lakin sonra bünyenizi tahrip eder. Her kim ki gerçek dışı beyanlarla şu kadar parayla geliyorum derse inanmayınız. Bunu kısa mühlet evvel yaşadık. Bu artık ekonomik olarak da mümkün değil, kanunen de mümkün değil. Şu an bir taslağı geçmiş Spor Yasası var, Bankalar Birliği ile yapılan yapılandırma mukavelesi var. Kasa kolaylığı yasak. Verebilirsiniz lakin 9 yıl sonra geri alabilirsiniz.”
“Ne yapmak gerekiyor? Sponsorluk kontratı yapmak lazım. Kesinlikle ve kesinlikle artık, Galatasaray, sportif başarıyı satın almamalı. Her branşta kendi yıldızlarını yaratmak zorunda. Sportif başarıyı almaya kalkarsanız paranız boşa gidebilir. Sportif muvaffakiyetten finans yaratmalısınız. Galatasaray kısıtlı imkanlarıyla her branşta olduğu üzere futbolda da yarışmacı ruhunu kaybetmeden, kısıtlı ve hudutlu imkanlarını verimli kullanarak muvaffakiyete ulaşmak zorundadır. Acı reçete olabilir lakin gerçek budur. Altyapıya yatırım yapmak zorundadır. Sportif AŞ bünyesindeki atletler bir yatırımdır. Galatasaray’ın DNA’sına uygun, etik kıymetlerimize çabuk adapte olacak atletleri barındırıyor, yetiştiriyor, ederine satıyorsak bundan kaçınmamak lazım. Galatasaray futbol şubesi, profesyonel bir şubedir.”
