Gazeteci-yazar Murat Ehil, ”Almanya’nın Türkiye siyasetinde de değişiklik “küçük d harfiyle” olacak üzere, esaslı değişiklik beklenmiyor” fikrini lisana getirdi.
Ehil yazısında, ”Scholz devrinde, bilhassa Yeşil ve liberallerle koalisyon olursa Avrupa’ya Türkiye üzerinden göçmen akınından yatırımlara, demokratik özgürlüklere dek bakışın nasıl değişir?
Almanya’nın Türkiye siyasetinde değişiklik olup olmaması üzerine görüşlerine başvurduğum Alman diplomatik kaynaklarının söyledikleri şöyle özetlenebilir: ”Her koalisyon mutabakatında, her koalisyon ihtimalinde muhakkak mevzularda küçük değişiklikler her vakit beklenebilir. Lakin değerli olan Merkel-sonrası periyotta ileri derecede devamlılık, Alman dış siyasetinin belirleyici özelliği olacaktır. (Bu nokta geçtiğimiz hafta BM genel Heyeti sırasında Cumhurbaşkanı Steinmeir ve Dışişleri Bakanı Heiko Mass tarafından da vurgulanmıştı.) Buna siyaset önceliklerimiz ortasında sayılan Türkiye ile çok özel münasebetlerimiz dahildir.” Yani Almanya’nın Türkiye siyasetinde de değişiklik “küçük d harfiyle” olacak üzere, esaslı değişiklik beklenmiyor.” tabirini kullandı.
Ehil şunları kaydetti:
‘‘Scholz, seçilmeden birkaç gün evvel bir basın toplantısında Almanya’daki Türkler için “Siz artık bizdensiniz, başka gayrımız yok” gibilerinden konuşarak Almanya’daki Türkleri rahatlattı ancak aslında Erdoğan’ın içten içe haz etmeyeceği bir şey söyledi. Bunun sonucunda Almanya “Ya Türkiye’de ya burada oy kullanacaksınız” üzere bir kural getirebilir mi?
Bir not daha: Almanya’nın Türkiye siyasetinin nasıl olacağı, “küçük d” ile olsa da nelerin değişebileceği biraz SPD’nin kimlerle koalisyon kuracağına bağlı. Yeşiller ve liberallerle bir üçlü koalisyon mu, yoksa Hristiyan Demokratlarla ikili “büyük koalisyon” mu? Ve hangisi olursa olsun, Dışişleri Bakanlığını hangi partiden, kimin üstleneceği.
Alman toplumsal demokratları her vakit Türkiye’nin Avrupa ile yakınlaşmasına daha yakın, yabancı düşmanlığına ise uzak durdular. İkili vatandaşlık konusuna da o denli. Koalisyon kurulur, toz duman dağılırsa onu da göreceğiz.”