Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Müttefiklerimizin haksız ihracat kısıtlamaları yalnızca Türkiye’yi değil NATO’yu da etkiliyor” dedi.
Türkiye’nin NATO’ya, müttefiklere, dostlarına ve ortaklarına karşı üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini belirten Akar, “Türkiye, Balkanlar’dan Orta Doğu’ya, Afganistan’a ve Kafkaslar’dan Afrika’ya ve ötesine kadar NATO’nun etkin ve yapan bir üyesi olmaya devam edecektir” sözlerini kullandı.
Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, Katar’ın başşehri Doha’da “Yeni Periyot İçin Dönüşüm” temasıyla düzenlenen Doha Forum 2022’nin “Stratejik İttifakların Gelişen Görünümü” başlıklı panelinde açıklamalarda bulundu. Rusya ve Ukrayna savaşının, Türkiye’yi ve Türkiye’nin NATO üyeliğini etkilemesine ait konuşan Akar, “Tarihsel olarak devletler, tehditlere karşı emniyet ve güvenliklerini daha güzel sağlamak için ittifaklar içinde yer almayı seçmiştir. Bu ortada, güvenlik şartları süratle değişiyor, bu nedenle bir ittifakın değişen güvenlik şartlarına uyarlanması elzemdir. Bugün daha istikrarsız ve öngörülemeyen bir güvenlik ortamına girdik. Şu anda klasik tehditlere ek olarak yeni hibrit tehditlerle test ediliyoruz. Klâsik devletler ortası tehditleri biliyoruz. Artık ayrıyeten terörizm, aşırılıkçı ideolojiler, başarısız devletler, donmuş çatışmalar, kitlesel ve sistemsiz göç ve iklim değişikliği bulunmaktadır” diye konuştu.
“Küresel meselelerin global tahliller gerektirdiği çok nettir”
Dünya genelinde mülteci sayısının 85 milyona ulaştığını belirten Akar, “Dolayısıyla terör, aşırılık taban kazandı diyebiliriz. Bildiğiniz üzere geçmişte savaş öncelikle bir devlet faaliyetiydi. Artık devlet gibisi aktörler ve vekiller de değerli rol oynuyor. Maalesef üzülerek belirtmem gerekir ki birçok küme ya da vekil, güç kimi devletlerin ortağı olarak hareket ediyor. Ayrıyeten teröristler, toplumsal medyayı taraftar toplamak ve ideolojilerini yaymak için kullanıyor. Dezenformasyon yaymak için palavra haber, fotoğraf ve görüntüler kullanıyorlar. Yeni güvenlik ortamında yapay zeka, nano teknoloji ve otonom sistemlerin de dikkate alınması gerekiyor. Kaos teorisini hatırlayın. Kelebek tesiri. Global meselelerin global tahliller gerektirdiği çok nettir. Bu nedenle ittifakları sürdürmek, güvenlik ve barış için hala çok kıymetli olmaya devam etmektedir. Birebir formda diyalog ve çok taraflı iş birliği de” dedi.
“Türk savunma endüstrisi, kalite ve boyut olarak büyüdü”
Akar, tarihteki en değerli ve başarılı ittifakın NATO olduğunun herkesçe bilindiğini ve daha güçlü bir ittifak olmak için daha güçlü üyelere muhtaçlık duyulduğunu kaydederek, “Ancak belirtmeliyim ki bugünlerde müttefiklerimizin ülkemize yönelik haksız ihracat kısıtlamaları yalnızca Türkiye’yi değil, NATO’yu da etkiliyor. Düzgün yetişmiş işçi ile caydırıcı bir ordu olmak elbette mümkün lakin tıpkı vakitte güçlü bir savunma endüstrisine gereksiniminiz bulunmaktadır. Türk savunma endüstrisi, kalite ve boyut olarak büyüdü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde şimdiye kadar eksiksiz sonuçlar elde edildi. Halihazırda yerli üretim oranı yüzde 80’dir. Ayrıyeten 2000’li yılların başından itibaren Türk savunma endüstrinin satın alma modelinden çok daha bağımsız bir model olan güçlü bir araştırma ve geliştirme temeline sahip bir modele geçiş yapmış olduğunu belirtmek isterim” biçiminde konuştu.
“Türkiye, NATO’nun etkin ve yapan bir üyesi olmaya devam edecektir”
Türkiye’nin NATO kapsamındaki rolüne de değinen Akar, “Şüphesiz Türkiye NATO’ya, müttefiklere, dostlarına ve ortaklarına karşı üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye devam etmektedir ve bölgemizde ve dünyada barışa, güvenliğe, iş birliğine ve yeterli komşuluk münasebetlerine katkıda bulunuyor. Bunda kuşkuya yer yok. Ve Türkiye, Balkanlar’dan Orta Doğu’ya, Afganistan’a ve Kafkaslar’dan Afrika’ya ve ötesine kadar NATO’nun etkin ve yapan bir üyesi olmaya devam edecektir. Son 30 yılda Türkiye’nin etrafında birçok kriz yaşandı ve Türkiye’nin bu süreçte NATO, Avrupa Birliği ve Avrupa’nın güneydoğu sonlarını korudu. Tüm bu krizlerde Türkiye her vakit barış, istikrar ve güvenlik için çalışmıştır” dedi.
“Yaklaşık 60 tır dolusu acil insani yardım gönderildi”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başından beri Ukrayna ve Rusya önderleriyle temas halinde olduğuna, birçok defa yüz yüze yahut telefon ile her iki ülkenin başkanıyla görüştüğüne dikkat çeken Akar, “Benzer formda, Türk bakanlar ve yetkililer, Ukraynalı ve Rus mevkidaşları ile sistemli temas halindedir. Bu ortada Ukrayna ve Rusya dışişleri bakanları Antalya’da bir ortaya geldi. Bu değerli bir adımdı. Yalnızca Ukrayna ve Rusya için değil, Avrupa ve herkes için değerliydi. Ayrıyeten bir çıkış yolu bulmak için Ukrayna Savunma Bakanı Aleksey Reznikov ve Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile nizamlı temas halindeyim. Öncelikli olarak acil ateşkes ve ayrıyeten sivillerin tahliyesi gereklidir. Türkiye, Rusya’nın saldırısının başlamasından evvel insani yardım sağlamaya başladı ve insani yardım çalışmaları kapsamında 23 Şubat’ta iki A-400 kargo uçağı ile yardım gönderildi. Hava alanı kapatıldığı için bu uçaklar hala Ukrayna’da. Başta Ukrayna olmak üzere ilgili taraflarla uçaklarımızın inançlı bir halde Türkiye’ye dönüşü için daima temas çizgisindeyiz. Ayrıyeten yaklaşık 60 tır dolusu acil insani yardım gönderildi. Daha fazla yardım ise yoldadır” biçiminde konuştu.
“Şu ana kadar yaklaşık 60 bin Ukraynalı Türkiye’ye geldi”
Akar, NATO Tepesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve egemenliği dahil olmak üzere Ukrayna’yı destekleme taahhüdünü yinelediğini, Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımadığının altını çizdiğini hatırlattı. Ukrayna’dan yapılan tahliye çalışmalarına da değinen Akar “Şu ana kadar yaklaşık 60 bin Ukraynalı Türkiye’ye geldi. Bu ortada, Ukrayna’dan yaklaşık 16 bin Türk asıllı ve 13 bin öteki asıllı vatandaş geri ülkelerine gönderildi. Artık bir öteki değerli bahis, Montrö Kontratı bugüne kadar Karadeniz’de istikrar ve istikrarı sağlamıştır. Türkiye, mukaveleyi her vakit dikkatli, sorumlu ve tarafsız bir halde uygulamıştır. Tüm tarafların menfaati için bu halde devam etmelidir” tabirlerini kullandı. (İHA)
