– 20 yıldır ahşaba hayat veriyor
ANKARA – 20 yıldır ahşap oyma sanatını icra eden ve ahşaptan heykeller yapan Nevzat Özbay, yapıtlarının kanılarının dışa vurumu olduğunu söyledi. Özbay, “Neyi düşünüyorsam dışavurumum odur. Tenkitlerimi açık yaparım. O aleniyettir ve tenkitlerimi de yontu yoluyla yapıyorum. İç dünyam dış dünyam birdir benim. Tabiat anayı seviyoruz, doğayı seviyoruz” dedi.
Ulucanlar Cezaevi Sanat Sokağında yontu atölyesi bulunan ve burada vakit zaman öğrenci yetiştiren Özbay, atölyesinde hem iç hem de dış dünyasını yansıtan eserler ortaya çıkarıyor. Bunun yanı sıra dünyaca ünlü ressamların tablolarını da tahtanın ruhuna üfleyerek adeta canlandırıyor. Pablo Picasso’nun dünyaca ünlü yapıtı Guernica‘yı, 19 ay ihtimamla işleyen Özbay, bu yapıtını ‘ustalık’ yapıtı olarak isimlendiriyor. Birebir yapıtı yapmak isteyen sanatkarlara da kapısının açık olduğunu, herkesin inceleyerek yapmaya çalışabileceğini belirten Özbay, 20 yıla yakındır ahşap oyma sanatı ile uğraştığını tabir ederek, “20 yıla yakındır ahşap heykelle uğraşıyorum. Benim doğup büyüdüğüm yer bozkırdır. Orada ağaç çok pahalıydı. Zira dikili ağaç dahi yoktu. Artık köylüler, büyük bir uğraşla ağaç yetiştirdi. İklim de yumuşadığı için. Biz orada daima ağaç hasreti çektik. Büyük bir plato, çaylıklar var. Lakin fidanlar, meyve ağaçları hiçbir şey yok. Orada küçücük bir ağaç bile çok değerlidir” diye konuştu.
“Okuryazar değilken çekiç keser kullanıyordum”
Ahşap oymacılığında babasından da etkilendiğini belirten Özbay, “Babam köy enstitülerinde eğitimler vermiş, oradan diploma almış biriydi. 1936’dan 1952’ye kadar eğitimci olarak çalıştı. Ancak tıpkı vakitte güzel bir ustaydı. Meskende de her türlü alet vardı. Kapalı iktisat yaşandığı için, bizim vaktimizde kırsalda az çok herkes ustaydı. O pratikle başladım. Hatta pratik teori dahi denilebilir buna. Okuryazar değilken çekiç keser kullanıyordum. Daha sonra okuryazar olduk, teoriyi öğrendik. Derken pratik ve teori bir ortaya geldi ve usta olduk. Lise ve üniversiteyi de daima çalışarak okudum ben. Aile takviyesini reddedip, ‘özgür bir biçimde yaşayacağım’ dedim. Çok değişik işlerde çalıştım. Derken bir birikim oldu. Bir de kitap hastasıyım ben önemli bir kütüphanem var. Kitaplardan da çok şey öğrendim bilhassa tarihten. Bilimsel olanı pratikten hareketle çözümlediğimi söyleyebilirim. Bu da beni yanıltmadı. Bir de tabiat ana var ortada. Neden metali seçmedim, taşı seçmedim de ağacı seçtim? Her tarafta en çok boş yere harcanan şey ağaçtır, ormandır aslında. Bir de çevreciliğim de var. Kırsalda yokluk içinde büyüdüğümüz için tabiat anayı da severim. O manada da ağacı bu halde kıymetlendiriyor olmam çevreciliğe usta olarak bir katkımdır” tabirlerini kullandı.
Yapıtlarını yaparken geçmişte yaşadığı ve gelecek için düşlediği şeylerin ona ilham verdiğini, bir manada da aslında olması gerekeni, gerçek olanı yapıtlarına yansıttığın vurgulayan Özbay, “Ben niyetlerimin pratiğini yaşarım. Neyi düşünüyorsam dışavurumum odur. Tenkitlerimi açık yaparım. O aleniyettir ve tenkitlerimi de yontu yoluyla yapıyorum. İç dünyam dış dünyam birdir benim. Tabiat anayı seviyoruz, doğayı seviyoruz” halinde konuştu.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Mustafa Cenik
