Hangi şehirde olursanız olun, kafayı kaldırdığınızda muhakkak bir Erdoğan propagandasıyla karşılaşıyorsunuz. En çok da İstanbul’da. Viyadüklerin, yaya geçitlerinin üzerinde peş peşe yapılan yatırımlar sıralanıyor. Otoyollar, köprüler, yeni havalimanı. Büyük hizmet olarak sunulan bu projelere bakıp, “İnönü zamanında ekmek karneyle dağıtılıyordu. İşte Erdoğan farkı” diyen bir seçmen kitlesi var. Erdoğan’ın seçmenleri, kar yağdığında uçuşlara kapanan yeni havalimanının da, Kuzey Marmara Otoyolu’nun da kendi cebinden çıkan parayla yapıldığını ya bilmiyor, ya da idrak etmek istemiyorlar. Kamunun, yani kendilerine ait paranın Hazine’den Erdoğan’ın neredeyse kadrolu hale gelen müteahhitlerine kredi olarak akıtıldığını, bu projeler üzerinden bu şirketlere vergi muafiyetleri tanındığını da. İnşaat için kredi verdiği şirketlere, yolları kullanmak için yüksek meblağlar ödemeye devam ediyor seçmen. Yıl sonunda yapmadığı geçişlerin parasını da, hükümetin vadettiği şekilde dolar cinsinden ödemek zorunda kalıyor. Erdoğan’ın kendi icraatı olarak övündüğü bu projeler, resmi adıyla Kamu-Özel İşbirliği projeleri, vatandaşı borçlandırıp, geleceğine, hatta çocuklarının geleceğine ipotek koyuyor. Sonra da bunun adı “yatırım” oluyor.
Yatırım değil, seçim yatırımı
Doğru, bunların her biri önemli birer yatırım, ama seçim yatırımı. Erdoğan’ın 2023’te, Cumhuriyet’in 100. yılında yapmayı planladığı seçimlere doğru son dönemece girerken, bu yatırımlara daha yakından bakmak gerekiyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi.
Kılıçdaroğlu, Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demiryolu Hattı İnşaatı’nın ihalesinde usulsüzlük yapıldığını iddia etti. Kılıçdaroğlu ilk kez 2018’de 3 milyar 198 milyon 743 bin TL bedelle açılıp iptal edilen ihalenin, 2 yıl sonra, 9 milyar 449 milyon 995 bin 834 TL’ye kadrolu müteahhit şirketlerden Kalyon İnşaat’e verildiğine dikkat çekmiş, bunun da Erdoğan’ın imzasıyla yapıldığını öne sürmüştü.
Banu Güven
20 milyar TL’lik şaibe
CHP’nin genel başkan yardımcılarından Balıkesir milletvekili Ahmet Akın da, önceki yıl, Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demiryolu Hattı dahil olmak üzere 9 ihalenin şartlar oluşmamasına rağmen pazarlık usulüyle yapıldığına, dolayısıyla şaibeli olduğuna dikkat çekmişti. Açık kaynak olan, yani herkesin ulaşabileceği 2020 yılına ilişkin Sayıştay raporunda yer alan, bedelleri 20 milyar TL’yi bulan ihaleler şunlardı:
-Bakanlık hizmet binalarının bakım ve onarım işi
-Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Yüksek Standartlı Demiryolu Hattı
-Mersin-Gaziantep Hattı Kontrollük, Danışmanlık, Mühendislik Hizmetleri
-Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demiryolu Hattı İnşaatı
-Kayseri-Anafartalar YHT Tramvay Hattı İnşaatı
-Kayseri-Anafartalar YHT Elektromanyetik Sistemleri ile Araç Temini
-İstanbul Yeni Havalimanı Metrosu 176 Araç Temini
-Ulaştırma Bakanlığı kapalı otopark ve halı saha düzenleme işi
-Rize İyidere Lojistik Limanı İnşaatı.
Bunlar sadece Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na ilişkin denetim raporunda yer alan bazı ihaleler.
Vatandaşın devlete emanet ettiği parası ve geleceğini iktidar böyle harcıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, muhalefet partisi lideri bunu telaffuz edince “Bay Kemal” oluyor.
Trabzon’daki toplu açılış töreninde mikrofon uzatılan ufaklığın kimi örnek aldığı belli. Geleceğini ipotek altına alan Cumhurbaşkanı Erdoğan ona rol model olmuş. O yüzden hiç tanımadığı, bilmediği Kemal Kılıçdaroğlu’na “hain” diyebiliyor. Çocuğun ağzından bu sözler dökülürken Erdoğan’ın yüzünde donuk bir gülümseme var. Çocuk daha küçük. Rol modelinin kendisini nasıl borçlandırdığını bilmiyor.
Banu Güven
©Deutsche Welle Türkçe