Mona Kitap etiketiyle yayımlanan ÇÖL, Ankaralıların ve yolu başkentle kesişmiş olanların kendilerinden ve geçmişlerinden çok şey bulacağı bir Ankara romanı olarak karşımıza çıkıyor. Küçük hayallerinin peşi sıra yürüyen genç bir kızın dramıyla başlayan ÇÖL, yazgının cilvesiyle yolları kesişen Ayşegül ve Cenk üzerinden insan olmak, büyümek, güzelleşmeyen yaralar ve hayat hakkında bir kıssa anlatıyor.
AŞKIN BİLİNMEZLİĞİNİ SORGULUYOR
Aygen Yenigün kitabında aşkın bilinmezliğine, yolların getirdiklerine ve çocukluk izlerinin tesirine dair okuyucuya yeni bir pencere açarken birini sevmenin ne demek olduğunu sorguluyor.
ANKARA’DAN MARDİN’E UZANAN BİR KISSA
Okuyucu müellifle birlikte sürükleyici bir gezintiye çıkıyor. Ankara’nın yokuşlarında, parklarında yürüyor, Mardin’in taş binalarına, Midyat’ın dar sokaklarına giriyorlar. Aşk, hüzün ve endişelerin mahzur olamadığı büyük umutlar ortasında dolaşırlarken onlara unutulmayan müzikler eşlik ediyor. Daima birlikte hem tanıdık hislerle tekrar karşılaşıyor hem de Türkiye’nin ve hayatın gerçekleriyle yüzleşiyorlar.
Okur, Aygen Yenigün’ün alışılmadık kurgusuyla merak uyandıran bir kıssanın içine dalarken, adım adım kendisini bekleyen sürpriz sona yaklaşıyor.
Kitabın sürükleyici sayfalarından birkaç cümle ise şöyle:
“Ayşegül hiçbir şey söyleyemeden başını bu defa engebeli Ankara’ya çevirdi. Kuşbakışı bakınca içi kabarmış birinin bol nazarlı, dedikodulu kahve falına benziyordu kent; sistemsiz ve karmaşık. Doğup büyüdüğü, bırakıp giden birçok arkadaşının bilakis hâlâ sevdiği ve içinde kendini inançta hissettiği Ankara üç vakte kadar ona neler getirecekti sanki?”