DİCLE, DİYARBAKIR (AA) – Dünyaca ünlü piyanist ve bestekar Tuluyhan Uğurlu, dengbejlerle dünya turnesine çıkmayı planlıyor.
Uğurlu, Diyarbakır‘da, lisanlara destan sevdaları, aşkları, doğayı, hüznü, acıyı ve birden fazla vakit gidenin akabinde yakılan ağıdı bölgede “stran” olarak bilinen türkülerle anlatan Kürt kelamlı edebiyatının temelini oluşturan dengbejler ile bir ortaya geldi, piyano ezgileri ile türküleri ve uzun havayı buluşturdu. Uğurlu’nun bu performansı ile Dicle Irmağı için yazdığı “Dicle’nin Efsaneleri” yapıtını de birinci defa seslendirdiği konseri büyük ilgi gördü.
Bugüne kadar birçok farklı yerde konser veren bestekar ve piyanist Uğurlu, AA muhabirine, konserlerine ve çalışmalarına ait açıklama yaptı.
Diyarbakır’ın Anadolu, Mezopotamya ve bütün insanlık için çok kıymetli bir yer olduğunu söz eden Uğurlu, Dicle Irmağı için yazdığı “Dicle’nin Efsaneleri” yapıtının çıkış hikayesine değindi.
Uğurlu, şunları kaydetti:
“İnsanlığın isminin konulduğu yer Diyarbakır. Tarihin, kültürün, sanatın, estetiğin yaşandığı ve yaşatıldığı bir yer. Binlerce yıldır gelen görenekleri notalara dökmek benim için başka bir memnunluk. ‘Dicle’nin Efsaneleri’ni onun için besteledim. ve su canlılara hayat verir ancak ayrıyeten kendisi de canlıdır. Suya seslenirsiniz ve suyun formu değişir. Sevince nazaran hüzne nazaran su değişir. Dicle gittiği yerlerde neler gördü, neler yaşadı. Kardeşi Fırat ile birlikte neler gördüler. Aslında bu insanlık tarihini anlatan bir çalışma. Yalnızca Dicle’nin Diyarbakır’ın ya da Şanlıurfa’nın değil. Hasebiyle temelinde insan var.”
“Dinleyenler hayran oldu, dünyanın her tarafına taşıyacağız bunu”
Dengbejlerle gerçekleştirdiği çalışmaya ait de Uğurlu, bunu yaparken zorlanmadığını, doğaçlamanın karakteri olduğunu aktardı.
Uğurlu, hazırlık yapmadan saatlerce piyano çalabileceğine işaret ederek, “Mehteran takımıyla dünya genelinde konserler veriyorum. Dengbejler ile de birebirini yapacağız. Proje çok sevildi ve çok isteyen var. Dinleyenler hayran oldu. Dünyanın her tarafına taşıyacağız bunu.” dedi.
Temasında Anadolu gelenekleri olan yeni projeleri devam ettireceğini lisana getiren Uğurlu, Hazreti Mevlana’nın Vuslat Yıldönümü Memleketler arası Anma Törenleri’ne ait de kimi projelerinin olacağını söz etti.
Uğurlu, “Her keresinde Şeb-i Arus’da birebir şeylerin yapılmasından bir Konyalı olarak bıktım mesela. Birebir bireyler, birebir ilahiler, birebir şeyler… Mevlana demek yenilik demek. Hacı Bektaş-ı Veli yenilik demek. Yunus ve Mevlana yeniliktir, devrimciliktir. Konya ile alakalı enteresan çalışmalar gerçekleştireceğim.” sözlerini kullandı.
“Z nesli safsatasına inanmıyorum”
Toplumda farklı bölümlerin sıkça kullandığı “Z kuşağı” kavramına ait de değerlendirmede bulunan Uğurlu, şöyle devam etti:
“Z nesli safsatasına inanmıyorum. Z alfabenin son harfi. Kıyamet mi kopuyor ki bunlar bir anda Z nesli oldu. Bunlar birkaç Amerikalı zenginin, bilgisayardan para kazanmış, artlarına sistemin gücünü almış adamların konuşurken uydurdukları şeyler bunlar. En mükemmel nesil 68 nesliydi. 68 jenerasyonundan hippilerden neler bekleniyordu, ‘dünyayı değiştirecekler’, ‘özgürlük’… Ne oldu? Kıymetli olan emperyalizme karşı durabilmek. Yaptığımız iş bu topraklara basacak. Asıl konuşulması gereken ise müziğin değiştiği. Müzik tahminen de tek bir melodinin saatlerce yapılan varyasyonları olacak. Tahminen melodi bile olmayacak. Bu türlü şeyler geliyor. Bunları konuşmak lazım. Yenilik bunlar. Tuluyhan Uğurlu da kendisini bu türlü şeylere adapte ediyor.”
Gençlere tavsiye: “Bu toprağın evladı olsunlar”
Bilgisayarı müzikte en erken kullanan bireylerden biri olduğuna dikkati çeken Uğurlu, elektronik müziği ve teknolojiyi yakından takip ettiğini belirtti.
Uğurlu, rap müziği sevdiğini ve dinlediğini anlatarak, “Protesto, sokağın sesi her vakit kutsaldır. Art sokaklar her vakit özel. New York’taki Harlem’de vakit geçirmeyi çok seviyorum. Beni Harlem’de bulabilirsiniz. İnsanlardaki şefkatli bakışları yaşamak için oraya gideceksiniz.” dedi.
Gençlere tavsiyelerde de bulunan Uğurlu, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Kendileri olsunlar. İstedikleri dünya görüşünden olabilirler. İstedikleri inancın sahibi olabilirler, hiç değerli değil. Bu toprağın evladı olsunlar. Bu toprağın evladı olduktan sonra gerisinde hiçbir sorun yok. Başı bu topraklarda olacak. Kafayı kiraya vermesinler. O vakit rahatça küreselleşirsin.”